Sayfa Yükleniyor...
Canına kıyan kimsenin namazı kılınır mı?
İntihar etmek İslam dininde büyük günahlardan bir günahtır. Ancak, günahkâr olmak, imansız olmak demek değildir. İntihar etmiş bir kimse eğer ki Müslüman ise günahkâr mümin olarak vefat etmiş demektir. Günahkâr müminin ise cenazesi de yıkanır, namazı da kılınır. Yeter ki, işlediği günahın haram olmadığını iddia etmesin, günah olmadığını ileri sürecek bir irtidad durumuna düşmesin.
Hatta şunu söyleyebiliriz intihar eden kimse büyük günah işleyerek asi gittiğinden bu kimsenin duaya namaza ve sevaba daha çok ihtiyacı var.
Bu ihtiyaca binaen bu kimsenin namazını kılmak affedilmesi için ona dua etmek yerinde bir davranış olur.
Bir topluma selam verildiğinde orada bulunan herkes selama cevap vermek zorunda mı?
Dinimizce selam vermek sünnet onu cevaplandırmak ise farzdır. Bir topluma selam verildiği zaman o toplumdan sadece bir kişi bu selama karşılık vermesi bu farzı yerine getirmek için yeterlidir. Şayet cevap verilmese o toplumda oturan her Müslüman günahkâr olmuş olur.
Selamı o toplumun içinde oturan bir kimsenin ismini zikrederek verme durumunda ise ismi geçen kimse bu selama karşılık verme zorunda diğerleri için bir şey söz konusu değildir.
Selam, benden sana bir zarar gelmez, anlamına geldiğine göre her Müslüman bu güzel uygulamayı günlük hayatında yaşaması ve yaşatması lazım. Selam verdiği gibi verilen selama da karşılık vermesi gerekir. Çünkü Kur'an-ı Kerim de Allah'u Teâlâ mealen şöyle buyurmaktadır: 'Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin.' (Nisa 86)
Geçici bir niyetle kıyılan nikah geçerli olur mu?
İslam dini, evliliğin devamlı olmak üzere kurulmasını öngörmüş ve akdin sıhhati için bunu şart koşmuştur. Bu itibarla, evden uzak olmak, yolculuğa çıkmak gibi çeşitli mazeretlerle geçici veya belli bir zaman için kıyılan nikah batıldır.
Bu bağlamda, geçici nikahın ücret karşılığında yapılması anlamına gelen mut'a nikahı ise, kesinlikle caiz değildir. Çünkü mut'a nikahı, bir ücret karşılığında belirli bir süre için nikahlanmaya denir.
İslamın Arap yarımadasında ilk yayılmaya başladığı dönemde caiz olan mut'a nikahı müminin suresinin 6. ve 7. ayetlerinin inmesiyle haram kılınmıştır. Bu ayetler "övülmeye layık olan müminlerin eşleri dışındakilerden mahrem yerlerini korudukları ifade edilmektedir."
Ayrıca mut'a nikahı ile evlenen kadın, erkeğin hanımı sayılmaz. Zira bu kadınla erkek arasında miras ilişkisi bulunmamakta, boşanma veya fesh söz konusu olmadan nikah sona ermektedir.
Hz. Peygamber de mut'a evliliği konusunda şöyle buyurmaktadır: "Ben sizin kadınlarla mut'a nikahıyla evlenmenize izin vermiştim. Ancak Allah, mut'a nikahı ile evlenmeyi kıyamet gününe kadar haram kılmıştır.
İslam dininin fıkhına göre haram olan mut'a nikahı, evlilik müessesesini, kadının onur ve itibarını da zedelemekte olup, İslamın temel ilke ve amaçlarına da aykırıdır. Bundan dolayı da geçici bir niyetle kıyılan nikah geçersizdir.
Günün Ayeti
"Ey kavmim! Ölçerken ve tartarken adaleti yerine getirin. Halkın malına densizlik etmeyin ve yeryüzünde fesatçılık yaparak fenalık etmeyin.
Hûd, 85.
Günün Hadisi
Aza şükretmeyen çoğa da şükretmez. İnsanlara teşekkürde bulunmayan Allaha da şükretmez.
(Tirmizî, Birr 35)
Günün Sözü
İnsan konuşacağı şeyden kırk kat fazlasını bilmiyorsa, konuşmamalıdır.
(Dale Carnegie)
Günün Duası
Allahım bugün beni şerden ve kötülüklerden uzak hayra ve iyiliğe yakın eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Zındık Kime Denir?
Müslüman olmadıkları halde Müslüman görünen, müminleri inandıkları dinî değerlerden soğutup uzaklaştırmaya ve onları ifsat etmeye çalışan kimseler hakkında kullanılan bir terimdir
Günün Nüktesi
Tasavvuf ve Kapıları
Öğrencilerinden biri Mevlana´ya sormuş;
"Efendim, bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum.
Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?"
"Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve
hepsi rahlelerine eğilmiş.
Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım."
Öğrenci gitmiş, birincinin ensesine bir tokat akşetmiş.
Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir
okatla Mevlana´nın öğrencisini yere yıkmış. Öğrenci dayağı yemiş,
geri dönecek ama
hocasına itaat var.
Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat akşetmiş. O da derhal ayağa
kalkıp elini kaldırmış.
Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş.
Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış.
üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş.
Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına
devam etmiş.
Öğrenci Mevlana´ya dönmüş, olanları anlatmış.
Mevlana; "İşte sana istediğin örnekler....
- Birinci, şeriat kapısını geçememiş biri idi.
Şeriatta kısasa kısas olduğu için, tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.
- İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam
tokadı iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi.
"Sana kötülük yapana bile iyilik yap".
Onun için döndü, oturdu.
- Üçüncü, marifet kapısına kadar gelmiştir.
İyinin ve kötünün tek Yaradandan geldiğini bilir, inanır.
Yaradan buna hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir
dönüp baktı.
- Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir.
İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir.
Onun için dönüp bakmadı bile..."