Sayfa Yükleniyor...
Karı koca birbirine kan verse nikahlarına zarar gelir mi?
İslam dininde kan kardeşliği diye bir şey yoktur. Karı kocanın birbirine verdiği kan aralarında evliliğe dair her hangi bir engel ya da kardeşlik oluşturmaz. Evliliğe engel olan kardeşlik kan kardeşliği değil gerçek kardeşlik ile sütkardeşliğidir.
Dolayısıyla karı kocanın ya da bir başkasının birbirine verdiği kan aralarında kardeşlik oluşturmaz. Nikaha zarar vermez. Evliliğe de engel teşkil etmez.
Kişi malını istediği bir fiyata satabilir mi?
İslamın ekonomik anlayışında serbest piyasa anlayışı vardır. Bu anlayışta isteyen istediği oranda mal alır ve satar. Bu malı da istediği fiyata alır ve satar. Tabi olağan durumlar için geçerlidir. Ancak olağan üstü dönemlerde deprem, afet, kıtlık Dönemlerinde devlet gerektiğinde malın hem stokunu, karaborsasını, önlemek hem de kıtlıktan dolayı insanların mağdur duruma düşmemeleri için fiyatlara fıkhi bir tanımla narh koyabilir. Yani fiyatlara sınırlama getirebilir.
Lakin bugünkü piyasa koşulları gibi zamanlarda fiyatlara sınırlama getirilmez. Fiyatlara sınırlandırma getirilmediği gibi aynı zamanda kar oranlarına da bir sınırlandırma getirilmez. Çünkü istenilen bütün temel ihtiyaçlar her yer de var. Günümüzde de serbest rekabet piyasası var. Bir markette ya da iş yerinde satılan malının fiyatını beğenmeyen vatandaş hemen diğer marketten ya da iş yerinden ihtiyacını alabiliyor.
Kıtlık ve karaborsa olmadığından fiyatlara ve kar oranlarına bir oran koyulmaz. Tabi her ne kadar dinen fiyatlara bir oran koyulmasa da Müslüman yakışan başta ticaretinde olmak üzere hayatın her alanında ehli vicdan olmasıdır.
Adaklarımız dişi hayvandan kesmemizde bir sakınca var mı?
Eti yenilmesi helal olan bütün büyük baş ve koyun keçi gibi küçükbaş erkek ve dişi hayvanlardan hem adak hem de kurban olur. Kurban ya da adak hususunda caizlik anlamında erkek ile dişi hayvan arasında bir fark yoktur. Her iki hayvan cinsinden de kurban ve adak olur.
Fakat Peygamberimizin mümkün mertebe koç kesmesini dikkate alan fakihler, koç kesmenin koyun kesmeye göre daha faziletli olduğunu söylemişlerdir. Bunun da sebebi hayvan neslinin devamı içindir. Dişi hayvanlar doğurduğu için kesilmesi ikinci planda bırakılmıştır.
Kul Hakkının Tövbesi Olur mu?
Kul hakkının tövbesi hak sahibi ile helâlleşmektir. Yani kul hakkı hususunda asıl olan hak sahibi ile helalleşmektir. Diğer günahlar gibi, tövbe etmek kul hakkını silmez.
Hak sahibi hakkını helal etmediği sürece de kişi tövbe de etse bu günah ya da haktan kurtulamaz. Onun için kişinin kul hakkı varsa o ödenmeli ödenme imkanı yoksa helallık dilenmeli. Hak helal edildikten sonra da Allaha tövbe edilmelidir.
Günün Ayeti
Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa güzel bir amel işlesin
Günün Hadisi
Kim başkasında gördüğü bir ayıbı kınarsa, o ayıp onun da başına gelmeden ölmez.
Tirmizî, Kıyame, 53
Günün Sözü
Üç şeyi kötü günlerinde dene, dostunu, eşini ve sabrını.
Günün Duası
Allahım niyetimizde ve kalbimizde olan hayırlı istekleri bize nasip et.
Bunları biliyor muyuz?
Mîzan Ne Demektir?
Mahşerde hesap görüldükten sonra herkesin amellerinin tartılacağı ilahi adalet
Günün Nüktesi
Bizi niye tanıştırmadınız?
Kanuni, bir gün kayıkla Boğazda gezmeye çıkmıştı. Ortaköy hizâsına gelince kıyıya yanaşıp, bir adam göndererek Yahyâ Efendiyi çağırttı. O da yanında bir ahbâbı ile gelip kayığa bindiler. Birlikte giderlerken, Yahyâ Efendinin ahbâbı, devamlı olarak Kânûnînin parmağında bulunan çok kıymetli bir yüzüğe bakıyor ve bu bakış dikkati çekiyordu. Kânûnî bu hâli fark edince, parmağındaki o kıymetli yüzüğü çıkarıp;
-Siz galiba, bunu merak ettiniz, alıp daha yakından, bakıp inceleyiniz, dedi.
O zât yüzüğü aldı. Evirip çevirdikten sonra, denize atıverdi. Yahyâ Efendi hâriç, kayıkta bulunanlar çok hayret ettiler. Biraz sonra o kişi inmeği arzu etti
Bir müddet gittikten sonra, o zât inmek istediğini bildirince,
Padişah kayıkçıya;
-Kıyıya yanaş, dedi.
Kayık kıyıya yanaştı. O zât, ineceği sırada denizden bir avuç su alıp Sultana uzattı. Avucunda biraz önce denize attığı yüzük vardı. Yahyâ Efendi hâriç, kayıkta bulunan herkes, yine çok hayret ettiler. Kanuni, elini uzatıp yüzüğü alınca, o zât birdenbire gözden kayboluverdi.
Kanuni, Yahyâ Efendiye dönüp;
-Ağabey, ne oluyor, bu olanlar nedir ki? dedi.
O da;
-Efendim gördüğünüz, Hızır aleyhisselâm idi, dedi.
Bunun üzerine Kânûnî;
-O hâlde, bunu ne için, daha önce demediniz, bizi niye tanıştırmadınız? deyince,
Yahyâ Efendi;
-O kendini, tanıttı hükümdarım, lâkin siz tanımakta, geç kaldınız hünkârım, buyurdu.