2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 20.08.2015 06:08
  • Güncelleme Tarihi :

Allah'ını seversen şu işimi yap diyenin işini yapmak zorunda mıyız?

Bu söz yemin olan sözlerden biri değildir. Yemin olan sözlerden olmadığı gibi böyle söz söyleyen kimsenin isteğini yerine getirmek zorunda da değiliz. Hele yapılması istenen iş eğer dine muhalif bir iş ise hiç yapılmaz.

Aynı şekilde bir insana Allah rızası için şu isteğimi yerine getir dendiği halde yerine getirmemesinden dolayı mesul olmadığı gibi yerine getirmek zorunda da değildir. Ancak meşru bir istek ise yapmak zorunda olmamakla birlikte dilerse yapabilir.

Bütün ilahi kitapların adı Kur'an-ı Kerim'de geçiyor mu?

Allah’u Teala, Kur'an-ı Kerim'de üç büyük ve hak kitap dediğimiz Tevrat, İncil ve Zebur’u zikretmiştir. Geri kalan ilahi kitapları ise topluca zikretmektedir. Nitekim Allah’u Teala bu hususta Kur’an-ı Kerim’de farklı ayetlerde mealen şöyle buyurmaktadır:

"Allah... O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Diridir ve kayyûmdur. O sana kitabı hak ile ondan öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. Tevrat ve İncil'i de indirdi. Bundan önce insanlara (birer) yol gösterici olarak." (Al-i İmran, 3/2-4)

"Davud'a da Zebur'u verdik." (en-Nisa, 4/163)

"Yoksa ona Musa'nın ve ahdine bağlı İbrahim'in sahifelerinde olan (şu hükümler) haber verilmedi mi?" (en-Necm, 53/37)

"Andolsun ki biz peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik. Onlarla birlikte insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye kitabı ve mizanı indirdik." (el-Hadid, 57/25)

Hz. Peygamberin son peygamber olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de delil var mı?

Evet, Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamberin son peygamber olduğu hususunda delil vardır. Nitekim Allah’u Teala mealen şöyle buyurmaktadır: "Muhammed sizin adamlarınızdan hiç kimsenin babası değildir; fakat o Allah'ın Rasûlü ve peygamberlerin sonuncusudur." (el-Ahzâb, 33/40)

Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de delil olduğu gibi aynı şekilde hadis-i şeriflerde de delil vardır. Nitekim sevgili peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:

"Gerçek şu ki; benden sonra otuz tane yalancı ortaya çıkacak ve bunların her birisi kendisinin peygamber olduğunu iddia edecektir. Oysa ben hatemü'n-nebiyyînim (peygamberlerin sonuncusuyum). Benden sonra peygamber yoktur."

Hz. Peygamber, bir başka sözünde Hz. Ali’ye şunları söylemiştir: "Senin bana göre durumun Harun'un Musa'ya göre durumu gibi olmasına razı değil misin? Şu kadar var ki; benden sonra bir peygamber gelmeyecektir."

Cennet ve cehennemin ebediyen kalacağının delili var mı?

Cennet ve cehennem ebediyen yani sonsuz olarak kalacaktır. Hiçbir zaman cennet ve cehennem yok olmayacaktır. Çünkü ahret hayatı sonsuzdur. Ahret hayatı sonsuz olunca ahret hayatının yaşandığı yer olan cennet ve cehennem de sonsuzdur.

Allah’u Teala, cennet hakkında mealen şöyle buyurmaktadır:

"Bunlar için orada ebediyyen kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler hazırlanmıştır. İşte bu en büyük başarıdır." (et-Tevbe, 9/100)

Cehennem ateşi hakkında da aynı şey söz konusudur. Allah cehennem hakkında şöyle buyurmaktadır:

"Muhakkak Allah kâfirlere lanet etmiş ve onlar için alevli bir ateş hazırlamıştır. Onlar orada ebediyyen kalıcıdırlar. Hiçbir veli (dost) ve yardımcı da bulamayacaklar." (el-Ahzab, 33/64-65)

"Kim Allah'a ve Rasûlüne isyan ederse hiç şüphesiz onun için cehennem ateşi vardır. Onlar orada ebediyyen kalacaklardır." (el-Cin, 72/23)

Yüce Allah bu ayet-i kerimelerde ve benzerlerinde cehennemin, cehennem ehli olan kimseler için yaratıldığını, kendilerinin de onun için yaratıldıklarını, onların orada ebediyyen kalacaklarını bildirmektedir.

Allah’u Teala: "Onlar oradan çıkacak değillerdir." buyruğu ile oradan çıkmayacaklarını belirtirken, "azab onlara hafifletilmez" buyruğu ile de cehennem azabının kesilmeyeceğini "sonra orada hem ölmeyecek, hem de hayat bulmayacaktır." (el-A’la, 87/13) buyruğu ile cehennemliklerin orada yok olmayacaklarını haber vermektedir.

Hz. Peygamber de bu hususta şöyle buyurmaktadır:

"Cehennem ehli olan cehennemliklere gelince; onlar orada ne ölürler, ne de hayat bulurlar."

"Cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme girdikten sonra ölüm bir koç suretinde alınarak cennet ile cehennem arasında bir yere getirilip sonra boğazlanır. Daha sonra bir münadi şöyle seslenir: Ey cennet ahalisi, artık ölüm olmayacaktır ve ey cehennem halkı, artık ölüm yoktur. Bu sebeple cennetlik sevinçlerine sevinç katar, cehennem ehlinin kederlerine keder katılır."

Günün Ayeti

Allah’a ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Aksi halde başarısızlığa uğrarsınız ve kuvvetiniz yok olup gider.

Günün Hadisi

İnsanların Allah'tan en uzak olanı, katı kalpli kimselerdir."

Tirmizî, "Zühd", 61

Günün sözü

Ahiret gününde nereye gitmek istiyorsan ona göre yaşa.

Ömer b. Abdülaziz

Günün Duası

Allah’ım bugünümü kazasız belasız bitirmeyi bana nasip et.

Bunları Biliyor muyuz?

Arasât nedir?

Kıyametin kopmasından sonra diriltilecek olan insanların, dünyadaki inanç, söz, fiil ve davranışlarından sorguya çekilmek üzere sevk edilecekleri yerin adına denir. Bu mekâna mahşer ve mevkif de denir.

Günün Nüktesi

Günaha dalmışa dua edin…

Hz. Ömer'in huzurunda bulunan müminlerden biri anlatıyor: "Şam ehlinden güçlü kuvvetli, nüfus sahibi bir kimse vardı. O adam zaman zaman Hz. Ömer'in yanına gelirdi. Bir ara Hz. Ömer o kimseyi göremez oldu. Çevresindekilere sordu. 'Falan zat ne yapıyor, artık görünmez oldu?'

Cemaat şöyle dedi: 'Ey Müminlerin Emiri! O kendini içkiye verdi.'

Bu sözü duyan Hz Ömer hayli üzüldü ve kâtibini çağırarak, 'Bu adama şöyle yaz: Ömer b. Hattab'dan falan kimseye... Selam sana! Kendisinden başka ilah olmayan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı çetin ve ihsanı bol olan Allah'a hamd ederim. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur, dönüş ancak O'nadır.'

Hz. Ömer mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına dönerek, 'Allah'a yönelmesi ve Allah'ın tevbesini kabul buyurması için kardeşinize dua ediniz!' dedi. O zat Hz. Ömer'in mektubunu alınca 'Allah günahları bağışlayan, tevbeleri kabul edip, azabı çetin olandır' cümlesini tekrar tekrar okudu ve 'Allah beni hem azabı ile korkutmuş, hem de günahlarımı affedeceğini vaat etmiş' diyerek ağladı ve güzelce tevbe etti.

Hz. Ömer o zatın tevbe ettiğini haber alınca sevindi ve şöyle dedi: 'Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde onu doğru yola getirmeye, Allah'ın affına güvenmesini sağlamaya çalışınız. Tevbe nasip etmesi için Allah'a dua ediniz. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayınız.'

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık