2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 25.08.2015 07:25
  • Güncelleme Tarihi :

Yurt dışında zorda kaldığımızda gayrı Müslimlerin mabetlerinde namaz kılmamız caiz mi?

İbadetler hususunda bizim diğer ümmetlerden farkımız yeryüzünün bize mescit kılınmasıdır. Yani temiz olduktan sonra her yerde namaz kılmamız caizdir. Gayrı Müslimlerin mabetleri de bu mekanlardan biridir. Temiz olduktan sonra kilisede, havra da ya da bir başka mekanda namaz kılmamızda bir sakınca yoktur.

Ancak zaruret bulunmadıkça buralarda namaz kılmak mekruhtur. Fakat namaz kılacak başka bir yer bulunamadığı takdirde, temiz olmak kaydıyla bu mekanlarda namaz kılmada dini bir mani yoktur.

Aynı şekilde Kilise, Havra vb. gayri Müslimlere ait mekanlar satın alınarak veya başka yollarla camii haline getirilirse bu mekanlar mescit hükmünü alır. O yerde de namaz kılmakta hiçbir sakınca kalmaz.

İğne yaptırmak abdesti bozar mı?

Hanefi mezhebine göre abdestliyken vücudun her hangi bir yerinden kan çıksa kişinin abdesti bozulur. Buna göre iğne vurulduktan sonra kanama olmuyorsa kişinin abdesti bozulmaz, kişi bu abdestle istediği kadar namaz kılar, ibadet eder. Ancak iğneden sonra herhangi bir kanama olursa abdest bozulur.

Şafii mezhebine göre ise çıkan kan abdesti bozmaz. Bozmadığı için de iğneden sonra kan çıksa da abdest bozulmaz.

Cünüp olan kimse havuza veya denize girip çıkmakla gusül abdesti almış olur mu?

Guslün Hanefiler göre bütün vücudu yıkamak, ağzı çalkalamak ve burna su çekmek olmak üzer üç, Şafiilere göre ise niyet ve bütün vücudu kuru yer kalmayacak şekilde yıkamak olmak üzere iki şartı vardır. 

Buna göre, havuza veya denize cünüpken gusül abdesti almak niyeti ile giren bir kimse, ağız ve burnunun içini yıkaması halinde Hanefilere göre, niyet ederek yıkanması halinde ise Şafiilere göre gusül etmiş kabul edilir. Tabi bedeninde hiç bir yerin kuru kalmaması şartı ile bu gusül geçerli olur.

Kendisine hac farz olmasına rağmen hacca gitmeyen kimse öldükten sonra birisi hacca yerine gidebilir mi?

Üzerine hac farz olup da, bunu yerine getiremeden ölen kişi, vasiyet etmişse, vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir. Vasiyet etmemişse, varisleri isterlerse onun adına hac yapabilirler.   

Nitekim hacca gitmeyi adayan, fakat edâ edemeden ölen bir kadının kardeşi, ne yapması gerektiğini öğrenmek amacıyla Hz. Peygamber'e sorduğunda Hz. Peygamber, "ölen kardeşinin borcu olsaydı öder miydin?" diye sormuş, adam da, "evet ya Rasulallâh!" deyince, Allâh Resulü: "O halde Allâh'a karşı olan borcunu da öde! Çünkü o ödenmeye daha lâyıktır." buyurmuştur.

Buna göre kendisine hac ibadeti farz olduğu halde eda etmeden ölen kişinin yerine hacca gidilebilir.

Ancak ölünün yerine gidecek kimsenin Şafii Mezhebine göre daha önceden hacca gitmiş olması gerekir. Şayet daha önceden hacca gitmemiş ise başkasının yerine hacca gidemez. Fakat Hanefi mezhebine göre daha önce hacca gitmemiş kimse başkasının yerine hacca gidebilir.

Günün Ayeti

Herkesin yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir.

Günün Hadisi

“İnsanların en kârlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır.”

Tirmizî, Zühd 21

Günün Sözü

Arkadaşının veya başkalarının ayıplarını söylemek istediğin zaman, kendi kusur ve ayıplarını hatırla.

Hz. İbn-i Abbas

Günün Duası

Allah’ım kalbimde kine, nefrete, kıskançlığa ve cimriliğe yer verme.

Bunları biliyor muyuz?

Haremeyn Nedir?

İki Harem anlamına gelen kelime, Mekke ve Medine şehirlerini birlikte ifade etmektedir.

Günün Nüktesi

Niçin ağlıyorsun?

Çölde yaşayan zengin ve muktedir bir kabile reisinin dillere destan, eşi-menendi az bulunur bir atı varmış. “Günün birinde kabile reisi, bu pek sevgili atına atlayarak tek başına çöle gezmeye çıkmış. Hayli zaman at koşturduktan sonra dönmek üzere iken uzaklarda bir kımıltı dikkatini çekmiş. Bir insan, yerde yatıyor. Belli ki çok hasta veya ölmek üzere. Yardıma muhtaç. “Hemen oraya yaklaşıp atından inerek yerdeki adama yardıma gitmiş. Hâlâ nefes aldığını görünce sevinip atının terkisinden su kırbası almak üzere iken, yerdeki mecalsiz ve hasta adamı, o herkesten kıskandığı değerli atın üzerinde görünce şaşırıvermiş. Adam atı topuklayıp erişilemeyecek kadar uzaklaştıktan sonra dönüp, alay edercesine bakmış atın sahibine. Fakat bir gariplik var; atın sahibi ardından koşarak bağırıp çağırmıyor; sadece durduğu yerde ağlıyor.

“- Ne oldu diye seslenmiş hırsız, “Zoruna gitti de ondan ağlıyorsun değil mi? Sen ki bu atı kendi gözünden, evlâdından bile kıskanırdın ama bak, aklım ve çevikliğim sayesinde şimdi benim oldu atın; ne kadar ağlasan yeridir!”

“Atın sahibi gözyaşlarını silmiş; demiş ki, “Hayır ey hırsız, atımı çok severdim, doğrudur; senin onu benden çalman elbette gücüme gitti, fakat onun için ağlamıyorum.”

“- Yaa, niçin ağlıyorsun öyleyse, kadınlar gibi?

“- Şunun için:

Bu haber yarın etrafta duyulduğunda, senin nasıl bir hile ile atımı elimden kapıp çaldığın dilden dile gezdiğinde bundan sonra çölde hiç kimse, ölmek üzere olan gerçek bir ihtiyaç sahibine bir damla su vermeye çekinecektir. Üzüntüm ondan!”

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık