İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 26.08.2015 06:08
  • Güncelleme Tarihi :
İnsan ve Din yazının resmi

Üvey anne dinen anne gibi kabul edilir mi?

Üvey anne, İslam dini nazarında anne, üvey evlat da normal evlat hükmündedir. Dolayısıyla üvey anne üvey oğlunun yanında başını aça bilir dinen de hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü bunlar dinen anne ve evlattır.

Nitekim Allah Teâlâ Nur Suresinin 31. Ayetinde bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: “Mümin kadınlara söyle: gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, kendiliğinden görünen kısım dışında süslerini göstermesinler; başörtülerini yakalarının üzerini de kapayacak şekilde salsınlar. Babaları, kayınpederleri, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, Müslüman kadınlar, cariyeler, erkekliği kalmamış tabiler (yani yardıma muhtaç hale gelmiş ve erkekliği kalmamış yoksul ve düşkünler) ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak çağa gelmemiş çocuklardan başkasına süslerini göstermesinler.”  

Ayetten de anlaşıldığı gibi kadınlar, kocalarının başka kadından olma oğullarının yanında başları açık durabilirler.

Nisa Suresinin 22. ayetinde ise şöyle buyrulmuştur: “Babalarınızın nikâhladığı kadınları nikâhlamayın. Geçmişte olan oldu. O çirkin, çok iğrenç ve pek kötü bir yoldur!”

Buna göre üvey annelerle üvey çocuklar birbirlerine ebediyen haramdır. Haram oldukları için de üvey annenin üvey evladın yanında başı açık bırakmasında bir sakınca yoktur.

Karides yemek caiz mi?

Kur'an-ı Kerim'de denizden elde edilen yiyeceklerin helal olduğu bildirilmektedir. Nitekim yüce mevla Kur'an'ında mealen şöyle buyurmuştur: "Deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı." (Maide 96) Hazret-i Peygamber de "onun suyu temiz, ölüsü helaldir." buyurmuştur.

İslam fıkıhçıları bu nasslara dayanarak bütün balık türlerini yemeği caiz görmüşlerdir. Bu konuda görüş birliği olmakla beraber balık türleri dışında kalan midye, kalamar, yengeç, karides gibi deniz ürünlerini yemek hususunda ihtilaf etmişlerdir.

Hanefi mezhebi fıkıhçılarına göre kalamar,  yengeç, karides yemek haramdır. Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre ise bu deniz ürünlerini yemek helaldir.

Hac için Kâbe’ye gitmenin hikmeti nedir?

Mekke’de bulunan ve yeryüzünde Allah’a ibadet için inşa edilen ilk mabet özelliği taşıyan aynı zamanda da namazlarımızda kıblemiz olan Kâbeyi Hac’ın mekanı olarak Allah tayin etmiştir. Bu konuda Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulmaktadır:

“Gitmeye gücü yetenlerin Kâbe’yi haccetmeleri insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır.” (el-Âl-i İmran, 97)

İslâm dininin doğup yayıldığı, vahyin indiği, Hz. Peygamber ve ashabının bin bir güçlük ve sıkıntı ile mücadeleler verdiği, ayrıca Hz. Adem’den beri bazı peygamberlerin uğrak yeri olmuş kutsal toprakları görmek, muhakkak ki mü’minlerin dini duygularını güçlendirir ve İslâm’a olan bağlılıklarını artırır. Bundan dolayı Kâbe, hac için olabilecek en doğru mekandır.

Bu ve benzeri hikmetlerden olsa gerek Allah’u Teala hac için Müslümanların Kabeye gitmelerini kendilerine farz kılmıştır.

Günün Ayeti

Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

Yasin 62.

Günün Hadisi

Akşama erdin mi, sabahı bekleme, sabaha erdin mi akşamı bekleme.

Buhârî, Rikak 2

Günün Sözü

En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir

NIETZSCHE

Günün Duası

Allah’ım ömrümün geri kalanını geçmiş ömrümden hayırlı ve bereketli eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Huşû Nedir?

Mütevâzi, ihlaslı ve itâatkâr bir şekilde Allah'a yönelerek ibâdet etmek demektir.

Günün Nüktesi

Bunlardan hangisi daha üstündür?

Devrin padişahı bir gün vezirine sordu: İstanbul’da velî var mıdır? Vardır şevketli padişahım! Haydi gidip bir ziyaret edelim. Emredersiniz sultanım! Yanına gideceğimiz bu zatın gerçekten velî olup olmadığını nasıl anlayacağız? Hiç merak buyurmayın, gayet kolaydır. Dedi vezir.

Padişah ile veziri tebdil-i kıyafet ederek sokağa çıktılar ve kapalı çarşıda bir dükkana girdiler. Vezir selamdan sonra kumaşları görmek istediklerini söyledi ve top top kumaşlar önlerine indirildi. Her birini uzun uzun incelediler. Vezir, bir top kumaşı işaret ederek: “Şundan bana yarım arşın kesebilir misin?” dedi. Dükkan sahibi memnuniyetle müşterilerinin bu arzusunu yerine getirdi.

Vezir: Bu galiba biraz az oldu, yarısı kadar daha kesebilir misin, dedi. Bu arzuları da yerine getirildi. Vezir, başka bir top kumaşı göstererek: Bu kestiğin parçaları beğenmedim. Şundan yarım arşın kesebilir misin, dedi. Dükkan sahibi, bu teklifi de reddetmedi. Kısacası birçok toplardan böyle yarımşar arşın ve daha az kestirdiler.

Sonunda vezir: Bunların hiçbirisi kesildikten sonra hoşuma gitmedi, almayacağım diyerek dükkandan çıkmaya davranınca, kumaşçı büyük bir sükunetle: Fesübhanallah! diye gülümsedi. Padişah ile veziri bir çok kumaş kestirdikleri halde, hiç birini satın almadan dükkandan çıktılar.

Padişah vezirine: Şu kumaşçı gerçekten de velîlerden imiş. Acaba makamı bundan daha yüksek olan başka bir velî var mıdır, dedi. Vezir: Beli (evet) sultanım vardır cevabını verdi ve birlikte Sultanahmet’te karpuz satan bir velînin sergisine gittiler. Vezir, karpuz yığınlarının arasına girdi. Rast gele karpuzları almaya, ellerinin arasında sıkıştırmaya, onu bıraktıktan sonra bir başkasını alıp sallamaya başladı. Böylece birkaç karpuz elledikten sonra, karpuzcu hafifçe vezirin omzuna dokundu: Bana bak efendi, dedi. Ben, o kumaş satan zat değilim. Verdiğin zararı ödemezsen, ensene öyle bir vururum ki, neye uğradığını anlayamazsın!

Padişah gerek kumaşçının, gerekse karpuzcunun zararlarını ödedi. Saraya dönerken vezirine sordu: Bunlardan hangisi daha üstündür? Bu defa da vezir gülümsedi, soruyu şöyle cevaplandırdı:

Yerine göre sultanım dedi. Adam olmaya kabiliyeti ve istidadı olan kimse, kumaşçının eliyle irşad edilir.

Düşüncesi kıt, irfanı kısır olan şahıs da karpuzcunun terbiye şekliyle irşad olunur.

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık