Sayfa Yükleniyor...
Promosyon bir malı almak caiz mi?
Öncelikle şunu bilmek gerekir ki alış verişi cazip hale getirmek için meşru olmak kaydı ile verilen her şey dinen caizdir. Bu anlamda promosyon sürümü artırmak için satılan malla beraber ilave olarak para, eşya ve benzeri bir şeyi bedava olarak müşteriye vermektir.
Herhangi bir şart olmaksızın ve verilen promosyon meşru olmak kaydıyla satışla beraber promosyon verme de bir sakınca yoktur. Çünkü alıcı neye para verdiğini, satıcı da neyi pazarladığını bilmektedir. Örnek olarak; televizyon telefon verilmesi gibi bir alışveriş dinen sakıncalı değildir.
Burada en önemli nokta; alıcıyı aldatacak bir unsura yer verilmemesidir.
Eşinin kabrine defnedilmeyi vasiyet eden kişinin bu vasiyetini yerine getirmek gerekir mi?
Normal şartlarda bir kabre, yalnız bir cenaze defnedilir. Önce defnedilmiş olan cenaze, tamamen çürüyüp toprak haline gelmedikçe, bir zaruret olmaksızın kabrin açılması ve bu kabre ikinci bir cenazenin defni caiz değildir. Cenaze çürüyüp toprak haline geldikten sonra ise, aynı kabre başka bir cenaze defnedilebilir.
Bu cenazelerin karı-koca veya akraba olup olmaması şart değildir. Daha önce konulan cesedin çürüdüğü zannıyla açılan kabirde eğer çürümemiş bazı kemikler vb. şeyler bulunuyorsa bu takdirde bunlar bir kenara çekilip araya topraktan bir set yapmak suretiyle ikinci cenaze defnedilebilir.
Ama yine de bir zaruret veya ciddi bir gerekçe yoksa bir cenaze başkasının üzerine koyulmamalıdır.
Ölümden sonra ruh tekrar bedene döner mi?
Her ölü, ister bir kabre defnedilsin, ister denizlerin derinliklerinde kaybolup gitsin, isterse hayvanlar tarafından parçalanıp yenilsin, ahirette mutlaka ya nimetler içinde olacak veya azab görecektir.
Kafirler ve asî olan bazı müminler azab görecekler; salih müminler ise Allah Teala'nın dilediği şekilde nimet içinde bulunacaklardır. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de "Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler. Allah'ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızklara mazhar olmaktadırlar." ayeti ile Nuh kavmi hakkındaki: "Onlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular..." (Nuh Suresi, 25) anlamındaki ayetler birer delil teşkil etmektedir.
Hz. Peygamber Efendimiz de; "Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur" diye buyurmuşlardır.
Kabir azabı hem ruha, hem de cesede yapılacaktır. Ölen insanın ruhunun, kabirdeki cesediyle ilişkili olacağı sahih hâdislerde belirtilmektedir. Nitekim insanın uyku halinde gördüğü güzel veya korkunç rüyalar bunu açıklamaktadır. İnsan korkulu rüya görünce elem; İyi rüya görünce de zevk duyuyor. Halbuki bu acı veya tatlı rüyayı görenlerin yanında bulunanlar, onların ne acılarına ve ne de zevklerine muttali olabiliyorlar. İşte bunun gibi ölüler de kabirlerinde ya büyük bir neşe ve zevk içindedirler, ya da çeşit çeşit azaplara maruz kalıyorlar. Fakat biz onların bu hallerine muttali olamıyoruz.
Kısaca ölümden sonra ruh tekrar bedene geri gelecek ve ya nimet ya da azab görecektir.
Günün Ayeti
Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız.
Günün Sözü
Başarı hiç bir zaman tesadüf değildir. Başarılı olanlar, herşeyden önce ona inananlardır.
Dominique Glocheux
Günün Hadisi
Ailenin nafakası için harcananın hepsi Allah yolunda harcanmış gibidir
Günün Duası
Allahım bugün maddi ve manevi, dünyevi ve uhrevi sıkıntılarımızı gider
Bunları biliyor muyuz?
İrşâd Nedir?
Müslümanlara doğru yolu göstermek ve onları dinî görevleri hakkında aydınlatmaktır.
Günün Nüktesi
Küçük Bir Çamur Denizi Sulandırmaz
Sultan Ahmedle Aziz Mahmud Hüdayi birbirlerini o kadar sever sayarlar, birbirlerine o kadar bağlıdırlar ki, bu sevgi saygı ve bağlılıktan kaynaklanan birçok olay ilgili kitaplarda yer almıştır
Sultan Ahmed, Şeyhi Aziz Mahmuda bir hediye sunmak istiyordu Mürşidinin kendisinden bu hediyeyi kabul etmesi onu çok mutlu edecekti Sultan Ahmed bir gün kendine uygun gördüğü bir hediyeyi Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerine gönderdi. Ama Şeyh Hazretleri kabul etmedi. Şüphesiz bu kabul etmeyiş, sultana karşı bir tavır anlamına gelmiyordu. Gerçek din büyüklerinden çoğu prensip olarak hediye kabul etmezdi. Bu, büyük insanların dünya malına hangi gözle baktıklarını, başkaları için ulaşılmaz sayılan şeylerin nazarlarında hiçbir değer taşımadığını ifade etmenin bir yoluydu.
Sultan Ahmed şeyhi Hüdayinin kabul etmediği hediyeyi yine bu devrin maneviyat ulularından Abdülmecit Sivasîye gönderdi. Sivasî kabul etti. Kendisine, padişahın aynı hediyeyi Aziz Mahmud Hüdayie sunduğu ama kabul etmediği de hatırlatıldı. Sivasi Hazretleri gerçek büyüklere yakışır bir tutum ortaya koydu: Hüdayi Hazretleri bir karga değildir ki leşi kabul etsin. Dedi Aziz Mahmud Hüdayiye de Sizin kabul etmediğiniz hediyeyi Şeyh Sivasî kabul etti dediler. Onun tepkisi de şöyle oldu: Onun için hiç bir sakıncası yoktur. Çünkü o öyle büyük bir umman (okyanus) dur ki bir parçacık çamurun kendini bulandırmayacağını bilir.