Sayfa Yükleniyor...
Evlilikte sıra şartı var mı?
Dinimizde evlilik sırası diye bir sıra söz konusu değildir. Böyle bir sıra mecburiyeti yoktur. İslam dinin de büyükler beklerken küçüklerin evlenmesi caiz olmaz yahut ta günah ve saygısızlık olur diye bir hüküm mevcut değildir. Bu, daha ziyade örf, adet meselesidir yani bir anlamda örfün din haline getirilmesidir. Onun için böyle bir sıraya uyulursa örfe uyulur, uyulmazsa adete uyulmamış olunur.
Duruma dini açıdan bakacak olursak şöyle düşünmek de mümkündür. Denebilir ki: Allah küçüğün kısmetini önce göndermiş, büyüğünki ise ondan sonraya tehir etmiştir. Bu sebeple kısmeti çıkanın, evlenmesinde sakınca söz konusu olmaz. Dolayısıyla kısmeti çıkan evlenir, kısmeti yolda olan da kısmeti gelinceye kadar bekler.
Haram kaça ayrılır?
Haram, bir şeyin yapılması, kullanılması, yenilip-içilmesi İslama göre kesin yasak olandır.Bu yasaklama yani haram, haram liaynihi ve haram ligayrihi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Liaynihi Haram: Asıl itibariyle herkes için haram olan şeydir. İçki gibi.
Ligayrihi haram: Aslında helal olup başkasının hakkından dolayı haram olan şeydir. Hırsızlık yolu ile alınan mal gibi. Haramın anlamı ve ayırımı bu olmakla birlikte bir Müslümana yakışan ve kendisinden beklenen daima Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçınıp haramın bu iki kısmından da uzak durmasıdır.
İslamda affı olmayan günah var mı?
İslam dini, inanç, ibadet ve muamelat olmak üzere üç kısımdan oluşur. İnanç kısmını inkar etmek yani imanının altı esasından birini Allahı, Peygamberi inkar etmek küfürdür dinden çıkmadır. Diğer konularda haddi aşmak ise günahtır. İçki içmek, namaz kılmamak, yalan söylemek gibi.
Kişi kafir olmadıkça günah işlemekle dinden çıkmaz. Küfür dışında günah işleyen kişi, ne kafir ne de münafık olur, imandan çıkmaz. Ama günahkar olur. İşlediği günahın büyüğüne göre de asi olur. Bu anlamda ibadet ve muamelat kısmında işlenen günah insanı kafir yapmaz günah işlendiğinde tövbe etmek gerekir. Tövbe edildiğinde de günahın işlenmemiş gibi affedileceğine inanırız. Çünkü Allah, Kuran-ı Kerimde günah işleyenleri "Ey iman edenler, samimi bir tövbe ile Allah'a dönün." (Tahrim, 66/8) hitabı ile tövbeye ve halis bir pişmanlığa çağırmaktadır.
İmanlı olmak kaydı ile işlenen günah tövbe edilmekle silinir ama dinden çıkmayı gerektiren bir fiil işlenmişse yani Allah, Peygamber, Ahiret, Kader inkar edilmişse bunun tövbesi öncelikle tekrar imana ve İslam dönmek için iki şahadeti getirmektir. Ondan sonra tövbe ve istiğfar etmektir.
Var olan kul hakkını affettirmek için de tövbe etmek yetmez. Çünkü tövbe etmekle kul hakkının sorumluluğundan kurtulmaz. Bunun için de hak sahibinin hakkını ödemek ve helalleşmek gerekir.
Günün Ayeti
Şüphesiz ki kötülükten sakınanlar güvenli bir makamdadırlar.
Duhan 51
Günün Hadisi
Sizden biriniz yatağına girdiğinde, şöyle dua etsin: Rabbim! senin adınla yan tarafıma uzandım, senin adınla da kalkarım. Eğer ruhumu alırsan, bana merhamet et. Eğer ruhumu geri verir (uyandırır) sen, salih kullarını koruduğun gibi beni de koru!
Günün Sözü
Verilen söz, vaktinde verilmesi gereken bir borçtur.
Hz. Ali
Günün Duası
Ya rabbi bugün bana dünya ve ahretle ilgili yanlış bir karar verdirtme.
Bunları biliyor muyuz?
Çilehane Nedir?
Tarikat yapılarında dervişlerin çile dönemleri için yapılmış, yalnızca küçük bir kapısı bulunan, penceresiz ve dar oda.
Günün Nüktesi
Bu bir Keramet
Yahya baba, II. Bâyezîd Han zamanında, Edirne Bâyezid Külliyesi'nin aşçılarından biridir. Arkadaşları hoşaf, kebap sebze, bakliyat pişirir. Ama onun ihtisası pilavdır. Mübarek işe girişti mi, ibadet ettiğini sanırsınız. Pirinçleri salâvat getire getire ayıklar, yağını tekbirlerle eritir. Tuzunu Besmele ile suyunu Fatihalarla salar. Zaman zaman gözünü yumar, enbiyayı, evliyayı aracı yapar, Allah'tan bereket arzular. Onun pilavı herkese yeter, hatta artar. Ancak o tek pirinç tanesine bile kıyamaz; artanı Tuna nehrine atar. Balıklar onun geleceği saati bilir, köprübaşında toplanırlar.
Kilerci, bakar pilav artıyor; pirinci aşçıya az vermeye başlar. Ama Yahya Baba bir kere bile "Bu pirinç yeter mi?" demez. Kilerci şaşkındır. Her gün pirinç miktarını biraz daha kısar ama pilav azalmaz, aksine çoğalır. Yine herkes doyar, Tuna'nın balıkları bile nasibini alırlar.
Kilerci, bunu izah edecek tek kelime bilir: "Bu bir keramet!" Çok dener ve emin olunca Padişaha çıkar. "Bu Yahya Baba boş değil sultanım der, hâlbuki biz ona amele muamelesi yapıyoruz." Bâyeziîd-i Veli gönül ehlidir ve aşçı ile tanışmak ister.
Kilerci ile bir plan yaparlar. O gün Yahya Baba'ya çok az, hatta gülünç denilecek kadar az pirinç verilir. O her zamanki gibi okur, âlemlerin Rabbi'nden Halil İbrahim bereketi diler. Pilavı çok lezzetli olur, üstelik kazanlara sığmaz. Yahya Baba artanları yine yüklenir, Tuna'nın yolunu tutar. Tam kepçeyi daldırıp balıklara atarken Padişah ortaya çıkar. "Ne oluyor bre der. Yoksa devlet malını israf mı edersin?" Yahya Baba tutulur kalır. Ancak balıklar kafalarını sudan çıkarıp; "Ayıp olmuyor mu sultanım derler. Koca devletin artığını bize çok mu görüyorsun?"
Yahya Baba öylesine mahcup olur ki, anlatılamaz. Utancından secdeye kapanır, Allah'a sığınır, sultan Bâyezîd, onun kalkmasını bekler, ama geçmiş ola... Mübarek çoktan ruhunu teslim edip kavuşmuştur rahmet-i Rahmana.