2

İnsan ve din


  • Oluşturulma Tarihi : 18.12.2016 08:08
  • Güncelleme Tarihi :

Cennette hastalanmak var mıdır?

Cennete girenler ölümsüz hayatın zevkini ve sevincini yaşarlar. Orada hastalık, ihtiyarlık, keder, sıkıntı ve buna benzer şeyler yoktur. Sayısız nimetler ve gençlik vardır. Yaşlanmak, ölmek, kederlenmek yoktur.

Nitekim sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Cennetlikler cennete girince bir kimse şöyle seslenir: Siz cennette ebediyen kalacak hiç ölmeyeceksiniz; hep sağlıklı olacak hiç hastalanmayacaksınız, hep genç kalacak, hiç yaşlanmayacaksınız; hep nimet ve mutluluk içinde yaşayacak hiç keder ve sıkıntı çekmeyeceksiniz.”

Cuma günü camide namaz kılacak yer bulamayan kimse yerde seccadesiz namazı kılması caiz mi?            Temiz olan her yerde namaz kılınır. Hz. Peygamber bu hususta şöyle buyurmaktadır. “Yeryüzü bana mescit kılındı.” Dolayısıyla namaz kılarken illaki seccadenin üzerinde namaz kılmak zorunda değiliz. Dağda, bayırda, çimende, temiz toprakta ya da evde temiz bir halının üzerinde… Namaz kılmada hiçbir sakınca yoktur. Yeter ki namaz kılınan mekan temiz olsun, üzerinde bir pislik, necaset olmasın.

Durum bu olmakla beraber seccadenin üzerinde namaz kılmak daha iyi ve güzeldir. Hele evdeysek seccadenin üzerinde kılmamız daha doğru olur.Dolayısıyla Cuma günü kalabalıktan cami içinde seccadenin üzerinde namaz kılacak yer bulamayan kimse temiz olmak kaydıyla yerde namaz kılmasında bir sakınca yoktur.

Kişi borcunu ödediğinde borcundan fazla verse bir sakıncası var mı?

Borç alırken bir fazlalık şart koşulmadığı takdirde ödemede verilen fazlalığın bir sakıncası yoktur. Hatta Şafiî mezhebine göre böyle bir davranış sünnettir. Zira kişi bir iyilik yapmıştır siz de pazarlık ve şart olmadığı halde gönlünüzden gelmiş ve borç verene bir jest yapmış olduğunuzdan caizdir.Ancak borcu verirken başta böyle bir fazlalığı şart koşmak caiz değildir. Çünkü böyle bir fazlalık faiz olur faiz ise İslam’ın yasakladığı ve haram kabul ettiği büyük günahlardan bir günahtır.

Eğri olan dişleri düzeltmek dinen caiz mi?

İslam dini, insanın yaratılıştan var olan güzelliklerini daha belirli hale getiren, takı takma, saçları tarama, meşru ölçüde süslenme, güzel giyinme gibi davranışları mubah kılmıştır. Ancak, fıtraten yani yaratılıştan verilmiş özellik ve şekillerin değiştirilmesini yasaklamıştır.  Nitekim Rasulüllah Efendimiz, süslenmek maksadıyla vücutlarına dövme yapan veya yaptıranlara, dişlerini yontarak seyrekleştiren ve şeklini değiştirenlere lanet etmiştir.

Buna göre, Allah’ın yarattığı şekli beğenmeyerek, ameliyatla bazı uzuvların şekillerini değiştirmek, tabiî güzelliğin fevkinde güzellik aramak dinen caiz değildir. Kur’an-ı Kerim, şeytanın “Şüphesiz onlara emredeceğim de Allah’ın yaratılışını değiştirecekler” (Nisa, 119) dediğini naklederek, bu tür davranışları şeytani işler olarak nitelemektedir.Ancak dişleri sağlık açısından tedavi ettirmek gerekir. Bu anlamda eğri olan dişleri düzeltmek için tel takmada dinen bir sakınca yoktur.

Günün Ayeti

Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve artık faizin peşini bırakın, eğer gerçekten müminler iseniz. Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin.

(Bakara 278-279)

Günün Hadisi

Hayırlar içerisinde sevabı en çabuk olanı, iyilik yapmak ve akraba ziyaretinde bulunmaktır.

Günün Sözü

“Herkes tarih yapabilir. Sadece büyük adamlar tarih yazabilir.”

Oscar Wilde

Günün Duası

Allah’ım bugünümü kazası belasız bitirmeyi bana nasip et.

Bunları biliyor muyuz?

Darü’l- İslam Nedir?

İslam memleketi veya başka bir ifade ile İslâm ahkâmının (kânunlarının) tatbik edildiği yer demektir.

Günün Nüktesi

Semerkand’da bir semerci ustası…

Oğluyla beraber hem semer yapar, hem de eskiyen semerleri tamir eder, baba-oğul hayatlarını böylece devam ettirir giderlermiş.

Semerci ustası, mesleğinin alametlerinden olacak ki; çalışırken üzerinde oturduğu koltuğunu da semerden yapmış.

Bu semerin gizli bir bölmesini de para kasası olarak kullanmaktaymış.

Fakat semerde kasa olduğunu oğlu bile bilmezmiş.

Gel zaman git zaman, çalışılır kazanılır, paralar bu kasada biriktirilirmiş.

Baba tüccarın bir aylığına Semerkand’dan ayrılması icap etmiş. Depodaki semerleri ve dükkânı oğluna emanet etmiş baba tüccar. Seyahate çıkmadan önce de oğluna, kendi kullandığı semerin asla satılmamasını sıkı sıkı tembihlemiş.

Babası yokken oğul, babasının tembihlediği semerin haricindeki bütün semerleri satmış.

Fakat bir akşam, yolcunun biri gelmiş ve semer almak istemiş. Adamın ısrarlarına dayanamayan oğul, biraz da kâr ederim düşüncesiyle 10 akçe olan semeri 30 akçeye satıvermiş.

Baba tüccar seyahatten döndüğünde semerden yapma koltuğunun olmadığını görünce koltuğunun nerede olduğunu sormuş.

Oğul, satmak zorunda kaldığını ama üç katı kâr ettiğini heyecanla söyleyince babası şaşkına dönmüş.

Kimseye bir şey söylemese de için için yanmaya başlayan baba, işi gücü bırakmış.

Semerkand, Buhara, gezmedik yer, uğramadık han bırakmamış; ama ne çare ki semerini bulamamış.

Tüccarın kaç ay, kaç yıl gezdiği bilinmez. Ama yorulduğu belli ki şu beyit dökülmüş dilinden:

“Dizimde kalmadı takat nasip arayı arayı.

Dolandırdı bizi kısmet, Semerkand’ı Buhara’yı.”

Semeri bulamayacağına kanaat getiren baba eve dönerek işe koyulmuş. Semer satmaya ve tamir etmeye devam etmiş.

Gel zaman git zaman, bir semer eskitecek kadar vakit geçmiş.

Bir gün, bir adam semer tamir ettirmek için dükkâna gelmiş.

Tüccar, yıllar önce kaybettiği semerini tanımış; ama hiç belli etmemiş. Semer sahibine “Bu semer çok eskimiş, ben size yeni bir semer vereyim; bu bende kalsın” deyip semeri geri almak istemiş. Bu duruma çok sevinen semer sahibi, yeni semeri alıp gitmiş. Hemen semerini kontrol eden tüccar, parasını yerinde görünce sevinmiş ve şu beyti mırıldanmış:

“Ne lazımdır sana gezmek Semerkand’ı, Buhara’yı.

Sana taksim olan kısmet gelir arayı arayı.”

İnsan ve din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık