İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 09.01.2017 08:41
  • Güncelleme Tarihi :
İnsan ve Din yazının resmi

Ölü için yedi yemeği vermek dinen zorunlu mu?,

İslâm’da, Peygamber Efendimizin sünnetinde ve İslâm âlimlerinin tatbikatında “Ölünün yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecesi” gibi bir âdet ve ibadet şekli yoktur.

Bu yemek ya da anma diğer kültür ve inançlardan Müslümanların hayatına sokulmuş bir adettir. Bu yemeğin İslam’da yeri olmamakla beraber her zaman ve her gün ölülerimiz için yemek verebilir. Mevlitler dualar, Kur’an-ı Kerim okunabilir. Ancak bunu belli bir güne hasretmek doğru değildir.Bu okuduklarımız onların ruhunu serinletecek, kabirlerini nurlandıracak,  varsa üzerlerindeki kabir azabını hafifletecektir diye temenni ederiz.

Ölmeden mirası dağıtmak caiz mi?

İslamiyet de ölüm hak, miras helal diye bir söz vardır. Kişi ölmediği sürece malı miras olmaz ve yakınlarına miras olarak intikal etmez. Yaşamakta olan mal sahibi malını, helal ve caiz olmak şartıyla dilediği gibi harcar, tüketir ve -akrabası olsun, olmasın- istediğine verir. Yakınlarının ona “Bizim mirasımızı azaltıyor veya yok ediyorsun” deme hakları yoktur.

Mümin, yakınlarına miras bırakmakla yükümlü değildir, ihtiyaç içinde iseler onların nafakaların (geçimlerini) temin etmekle yükümlüdür. Nafaka temin ödevini yerine getirmekte olan bir mümin, geriye kalan malı üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir.Buna göre kişi ölmeden önce malını istediği gibi kullanma hakkına sahiptir. Kişi ölmeden önce ister malını dağıtır, ister yiyer, ister miras bırakır, isterse de çocukları arasında ölmeden dağıtabilir. Bütün bunlar caizdir ve de geçerlidir.

Kan kardeşliği İslam’da bir takım haklar sağlar mı?

İslam dininde kan kardeşliği diye bir şey yoktur. Karı kocanın birbirine verdiği kan aralarında evliliğe dair her hangi bir engel ya da kardeşlik oluşturmaz. Evliliğe engel olan kardeşlik kan kardeşliği değil gerçek kardeşlik ile sütkardeşliğidir.

Dolayısıyla karı kocanın ya da bir başkasının birbirine verdiği kan aralarında kardeşlik oluşturmaz. Evliliğe de engel teşkil etmez.  Kan kardeşliği, evliliğe engel teşkil etmediği gibi dinen hiçbir hak da sağlamaz.

Ev almak için biriktirilen paranın zekâta var mıdır?

Aslî ihtiyaçlar; ev, ev eşyası, giyecek, ulaşım ve yiyecek gibi hayatın güvenli ve sağlıklı bir şekilde devamı için gerekli olan şeylerdir. Bu ihtiyaçları temin etmek için biriktirilen paralarla onları karşılamak üzere sözlü ya da yazılı herhangi bir taahhüde girilmişse o takdirde bu paralardan zekât vermek gerekmez. Çünkü sözlü ya da yazılı taahhüde girildiğinde bu para, artık temel ihtiyaç için harcanmış demektir.

Yani kişi ev almak için bir kişi ile anlaşmışsa ya da kaporasını vermiş ise artık o para ile ev alınmıştır. Dolayısıyla buna zekat gerekmez.Ancak böyle bir taahhüde bağlanmamış paranın, nisap miktarına ulaşması ve  üzerinden bir yıl geçmesi halinde, zekâtının verilmesi gerekir.

Günün Ayeti

Bu dünya hayatına düşkünlük, aldatıcı bir zevkten başka birşey değildir.

Al-i İmran 185

Günün Hadisi

Evden çıkarken “Bismillahi, tevekkeltü alallahi, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah” diyen, tehlikelerden korunur ve şeytan ondan uzaklaşır.

Günün Sözü

Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan önce kendisinden başlamalıdır.

Sokrates

Günün Duası

Ya Rab, bugün bana insanların yüzünü güldürmeyi, gönüllerini almayı, senin rızanı kazanmayı nasip et.

Bunları biliyor muyuz?

Takva Nedir?

Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakınmak, yani Allah’tan korkmak demektir.

Günün Nüktesi

Ey kardeşim sana ne oldu?

Sahabelerden bir zat hastalanır, Hz. Peygamber ziyaretine gider. Sahabeyi solgun ve bitkin gören efendimiz sorar: Ey kardeşim sana ne oldu?

Sahabe cevap verir:

Allah’a şöyle dua ettim. “Allah’ım ahirette çekeceğim azabı bana bu dünyada ver” Ettiğim bu duadan sonra da böyle hastalandım.

Hz. Peygamber sahabeye kızar ve der ki: “Be adam dilin dönüp de diyemedin mi: “Allah’ım bana bu dünyada da iyilik ve güzellik ver. Ahrette de iyilik ve güzellik ver, bizi ateşin azabından koru.”

 

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık