Sayfa Yükleniyor...
Ahirette isimlerimiz değiştirilecek mi?
Yeni doğan çocuğa güzel bir isim koymak anne ve babaların en önemli görevlerindendir. Çocuğa konulan isim hem bu dünyada hem de ahirette geçerlidir.
Hz. Peygamber sadece çocukların değil, büyük insanların ismiyle dahi ilgilenmiştir. Kötü bulduğu bazı isimleri değiştirme yoluna gitmiştir. Yine konulması gereken güzel isimler hakkında bilgiler vermiş, zaman zaman bizzat kendileri çocuklara isimler vermiştir.
Hz. Peygamber güzel isim koymanın önemini bir sözünde şöyle ifade etmektedir: Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyun.
Bu çağırma işlemini Allahın görevlendirdiği bir melek Allahın izniyle yapacaktır. Hiç kimse kıyamet günü Allahın hoşlanmayacağı isimle ahirete gitmek istemez. Öyleyse kötü olan isimlerin çocuklara verilmemesi gerekir. Çünkü ahirette bu dünyada sahip olduğumuz isimlerle diriltileceğiz.
Ölmeden malı çocuklar arasında paylaştırmak caiz mi?
İslamiyet de ölüm hak, miras helal diye bir söz vardır. Kişi ölmediği sürece malı miras olmaz ve yakınlarına miras olarak intikal etmez. Yaşamakta olan mal sahibi malını, helal ve caiz olmak şartıyla dilediği gibi harcar, tüketir ve akrabası olsun, olmasın istediğine verir. Yakınlarının ona, Bizim mirasımızı azaltıyor veya yok ediyorsun deme hakları yoktur.
Mümin, yakınlarına miras bırakmakla yükümlü değildir, ihtiyaç içinde iseler onların nafakaların (geçimlerini) temin etmekle yükümlüdür. Nafaka temin ödevini yerine getirmekte olan bir mümin, geriye kalan malı üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir.
Buna göre kişi ölmeden önce malını istediği gibi kullanma hakkına sahiptir. Kişi ölmeden önce ister malını dağıtır, ister yer, ister miras bırakır, isterse de çocukları arasında ölmeden dağıtabilir. Bütün bunlar caizdir ve de geçerlidir.
Harama harcayacağı kesin olan birisine yardım etmek caiz mi?
Bir günlük yiyeceği bulunan kimsenin dilenmesi dinen haramdır. Sıhhati yerinde olan, çalışacak ve ticaret edebilecek halde olan kimsenin de, yiyecek, içecek veya bunları almak için para istemesi, dilenmesi uygun değildir. Ancak aç veya hasta olanın yiyecek istemesinde bir sakınca yoktur. Fakat parasını harama sarf edene sadaka verilmez. Yani fakir diye dilenci, diye birisine para veriliyorsa o da gidip bu parayla içki içiyorsa, kumar oynuyorsa ona para verilemez.
Buna göre eli ayağı tutan, çalışabilecek sıhhatte olanın bir günlükte olsa iaşesi olanın dilenmesi dinen uygun değildir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta bir hadis-i Şerifinde şöyle buyurmaktadır: Muhtaç olmadan dilenen, ateş koru yutan kimse gibidir.
Kişinin bedenini gösteren elbise ile kılınan namaz geçerli olur mu?
Kadınların el, yüz ve ayakları dışında kalan bütün bedeni, erkeklerin ise göbek ile diz kapağı (bazı mezheplere göre ise diz altı) arası avret mahallidir. Buraların, namazda ve namaz dışında yabancılara karşı örtülmesi ve giyilen elbisenin vücut hatlarını belli edecek şekilde dar, tenini gösterecek şekilde ince olmaması gerekir.
Bu şartları taşımayan elbise ile kılınan namaz Hanefi ve Şafii mezhebine göre geçersizdir. Yeniden kılınması gerekir.
Günün Ayeti
Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız.
Nisa, 4/31.
Günün Hadisi
Ticaretin içerisine boş söz ve yalan karışabilir. Bu sebeple ticaretinizi sadaka vererek temizleyin.
(Nesai, Eyman, 3)
Günün Sözü
Kalpleri müteferrik olanların akılları birleştirilemez.
Günün Duası
Allahım bugün beni ve ailemi günah işlemekten koru.
Bunları biliyor muyuz?
Ulema-i Rasihin:
Kuran-ı Kerimin ve Hadisi-i Şeriflerin derin ve ince manalarını, işaretlerini anlayan alimlere denir.
Günün Nüktesi
Beş Vakit Namaz
Bir gün Hz. Peygamber yanındakilere:
Ne dersiniz, birinizin evinin önünden bir nehir aksa ve her gün o nehirde beş kez yıkansa, bu durum o kişide kir namına bir şey bırakır mı? diye sordu.
Oradakiler; Yok, o kişide kir namına bir şey bırakmaz dediler.
Bunun üzerine Allah Resulü, İşte günde kılınan beş vakit namaz da böyledir. Allah onunla hataları siler buyurdu.
(Buhari, Mevakit, 6.)