2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 25.03.2017 06:42
  • Güncelleme Tarihi :

Resmi boşanma dini boşanma sayılır mı?

Erkeğin veya her iki tarafın beraberce açtığı dava sonucu, mahkemece boşanmış olan eşler, dinen de boşanmış olurlar. Ancak, daha önce eşler arasında başka boşanmalar olmamış ise mahkemenin boşaması, bir boşama sayılır.

Bu bir boşama ile üç olan haklarından birini kullanmış olurlar. Tarafların istemeleri halinde tekrar evlenmelerinde dinen bir sakınca yoktur. Ama bu sefer üç talak hakları olarak değil iki talak hakları kalarak evlenebilirler.

Promosyon bir malı satın almak caiz mi?

Öncelikle şunu bilmek gerekir ki alış verişi cazip hale getirmek için meşru olmak kaydı ile verilen her şey dinen caizdir. Bu anlamda promosyon sürümü artırmak için satılan malla beraber ilave olarak para, eşya ve benzeri bir şeyi bedava olarak müşteriye vermektir.

Herhangi bir şart olmaksızın ve verilen promosyon meşru olmak kaydıyla satışla beraber promosyon verme de bir sakınca yoktur. Çünkü alıcı neye para verdiğini, satıcı da neyi pazarladığını bilmektedir. Örnek olarak; televizyon telefon verilmesi gibi bir alışveriş dinen sakıncalı değildir.

Burada en önemli nokta; alıcıyı aldatacak bir unsura yer verilmemesidir.

Alkol kullanan kişi ibadet ettiğinde ibadeti kabul olur mu?

Bir Müslüman yediği gıdaların maddi temizliğine dikkat ettiği gibi, manevi temizliğine de dikkat etmelidir. Manevi temizlik haram ve şüpheli şeylerden kaçınmakla olur. Çünkü bunlar insanın yaptığı ibadetin makbuliyetine büyük bir engeldir.

Midesine haram bir lokma indiren kulun kırk gün hiçbir ibadeti veya hayırlı ameli kabul edilmez nitekim sevgili peygamberimiz, “Haram yiyen kişinin 40 gün ibadeti kabul olmaz” buyurmaktadır.

İbadet ve hayırlı amel kabul edilmez derken yani bunlardan sevap elde edemez demektir. Ancak sevabı olmasa da yine de ibadetler bir farz ve sorumluluk olduğundan terk edilmemelidir. Zira içki içmek büyük günahtır. Bunun yanında ibadetler de terk edilirse kişi ibadetleri de yerine getirmediğinden ayrıca günahkar oluş olur.

Salat-u selam nedir?

Salât ve selam kelimelerinden oluşan “salat-u selam” terkibi, Hz. Peygamber için okunan ve Allah’ın rahmet ve selamının onun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir.

Kur’an-ı Kerim’de, “Allah ve melekleri şüphesiz Peygambere salât ediyorlar. (O halde) ey iman etmiş olanlar, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (Ahzab, 33/56) buyurulmaktadır.

Hz. Peygambere, Allah’ın salat etmesi rahmet, meleklerin salat etmesi şanının yüceltilmesini dilemeleri; müminlerin salat etmesi ise dua etmeleri anlamına gelmektedir.

Hz. Peygambere en kısa şekilde, “Allahümme salli ala Muhammed” veya “Sallallahü aleyhi ve sellem” ya da “Allahumme salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve barik ve sellim” diye salat-u selam getirilir.

Sahabeler sana nasıl salat getirelim diye sorduğunda Sevgili Peygamberimiz onlara cevaben şöyle demiştir:

“Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve onun ailesi üzerine salat ettiğin gibi salat et! Şüphe yok ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. (Buhari, Enbiya,10)

Günün Ayeti

Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir. Derilerine: Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz derler, onlarda: “Her şeyi konuşturan Allah bizi de, konuşturdu” derler.

Günün Hadisi

Bir günaha düşmüşsen, arkasından hemen bir iyilik yap ki, o günahı siliversin.

Günün Duası

Allah’ım hesabını veremeyeceğim ya da hesabını verirken zorlanacağım bir malı bana nasip etme.

Günün Sözü

Hiçbir insan işini sevmeden başarılı olamaz.

David Sarnoff

Bunları biliyor muyuz?

Hayrü’l-Beşer Nedir?

İnsanların en hayırlısı, her bakımdan en iyisi demektir ki Peygamber efendimizin lakaplarından birisidir.

Günün Nüktesi

Niçin Ağlıyorsun?

Günün birinde kabile reisi, bu pek sevgili atına atlayarak tek başına çöle gezmeye çıkmış. Hayli zaman at koşturduktan sonra dönmek üzere iken uzaklarda bir kımıltı dikkatini çekmiş. Bir insan, yerde yatıyor. Belli ki çok hasta veya ölmek üzere. Yardıma muhtaç.

Hemen oraya yaklaşıp atından inerek yerdeki adama yardıma gitmiş. Hala nefes aldığını görünce sevinip atının terkisinden su kırbası almak üzere iken, yerdeki mecalsiz ve hasta adamı, o herkesten kıskandığı değerli atın üzerinde görünce şaşırıvermiş. Adam atı topuklayıp erişilemeyecek kadar uzaklaştıktan sonra dönüp, alay edercesine bakmış atın sahibine. Fakat bir gariplik var; atın sahibi ardından koşarak bağırıp çağırmıyor; sadece durduğu yerde ağlıyor.

- Ne oldu diye seslenmiş hırsız, Zoruna gitti de ondan ağlıyorsun değil mi? Sen ki bu atı kendi gözünden, evladından bile kıskanırdın ama bak, aklım ve çevikliğim sayesinde şimdi benim oldu atın; ne kadar ağlasan yeridir!

Atın sahibi gözyaşlarını silmiş; demiş ki, “Hayır ey hırsız, atımı çok severdim, doğrudur; senin onu benden çalman elbette gücüme gitti, fakat onun için ağlamıyorum.”

- Yaa, niçin ağlıyorsun öyleyse, kadınlar gibi?

- Şunun için: Bu haber yarın etrafta duyulduğunda, senin nasıl bir hile ile atımı elimden kapıp çaldığın dilden dile gezdiğinde bundan sonra çölde hiç kimse, ölmek üzere olan gerçek bir ihtiyaç sahibine bir damla su vermeye çekinecektir. Üzüntüm ondan!

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık