Sayfa Yükleniyor...
Kadın erkeğin kaburgasından mı yaratıldı?
Kuran-ı Kerimin açık ifadesiyle ilk insan Hz. Ademdir. Allah, onu topraktan yaratmıştır. Allah, Hz. Ademe bir can yoldaşı olması hem de insan nevinin üreyip çoğalması için Havva validemizi yaratmıştır. Nisa Suresinin 1. ayet-i kerimesinde bu yaratılış, O insandan eşini vücuda getirdi mealindeki ifade ile vurgulanır.
Kuran-ı Kerimi tefsir eden alimler bu ayeti şöyle tefsir etmişlerdir.
Allahu Teale, Havvayı Hz. Ademin sol kaburga kemiğinden yarattı. O sırada Hz. Ademi hafif bir uyku tuttu. Bir müddet sonra uyandığında Hz. Havvayı gördü. İlk anda şaşırdı, sonra çok sevindi. Kalbi hemen ona ısındı ve aralarında bir ünsiyet ve ülfet meydana geldi.
Bu mesele hadis-i şeriflerde açıkça beyan edilir. Nitekim bu hususta rivayet edilen iki hadis-i şerifin meali şöyledir: Ebu Hüreyre rivayet ediyor. Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: Kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. O, memnun olacağın bir tarzda dosdoğru devam edemez. Eğer ondan faydalanmak istiyorsan bu eğri haliyle birlikte faydalanırsın. Tam arzuna göre düzeltmeye kalkarsan onu kırarsın. Onun kırılması da boşanmasıdır.
Hz. Ebu Hüreyrenin başka bir rivayetinde de Peygamber Efendimiz şöyle buyururlar:
Allaha ve Ahiret gününe iman eden, bir meseleye şahit olduğu, gördüğü zaman ya hayır konuşsun veya sussun. Kadınlar hakkında iyilik ve hayır tavsiye ediniz. Çünkü onlar kaburga kemiğinden yaratılmışlardır. Kaburga kemiğinin en eğri tarafı da üst tarafı, uç kısmıdır. Eğer onu doğrultup düzeltmeye kalkışırsanız, onu kırarsınız. Kendi halinde bırakırsanız daima eğri kalır. Öyle ise birbirinize, kadınlara iyi davranmayı tavsiye ediniz
Hadis-i şerif, ilk kadın olması itibariyle Hz. Havvanın, dolayısıyla bütün kadın sınıfının hem maddi bakımdan yaratılışına, hem de huy, karakter, tabiat, mizaç ve bünyesine işaret etmektedir. Hz. Havva ilk kadındı. Allah, onu bir hikmet eseri olarak Hz. Ademin bir parçasından yaratmıştı. Daha sonraki bütün kadın ve erkekler bu iki insandan türemiş, çoğalmıştır.
Ele, yüze dövme yaptırmak caiz midir?
Gerek ele, gerekse yüze olsun dövme yaptırmak, birtakım çizgilerle süslenmek caiz değildir. Rasulullah Efendimiz, bedenin herhangi bir yerine böyle süslemelerle dövme yapmayı menetmiştir.
Değil insan bedenine, hayvanların dahi yüzlerine, hatta sırtlarına ve arkalarına böyle dövme yapmayı uygun bulmadığını ashabına haber vermiş, yapanları da azarlamıştır.
Buharî deki bir hadîste, dövme yapan ve yaptırana Allah lanet ettiği haber verilmektedir. Onun için her müslümanın lanete sebep olan bu davranıştan uzak durması gerekir.
Geceleyin tırnak kesmek ölü eti yemek gibi mi?
Böyle bir sözün dinde aslı yoktur. İslamiyet böyle manasız ve mantıksız ifadeleri kabul etmez. Bu anlayış da diğer batıl inançlar gibi İslama sokulmuştur. Bu meseleyi Abbasî Halifelerinden Harun Reşid, Hanefi mezhebinin ileri gelen müctehidlerinden ve aynı zaman da İmam-ı Azamın talebesi olan Ebu Yusufa, sorar: Geceleyin tırnak kesilebilir mi? der. İmam da, Evet, kesilebilir diye cevap verir. Deliliniz nedir? şeklinde tekrar sorunca, İmam, Hayırlı iş geciktirilmez mealindeki hadis-i şerifi okur.
Dolayısıyla her zaman tırnak kesmek caizdir. Böyle batıl inançlara ve hurafelere kanarak temizlik geciktirilmemelidir.
Günün sözü
İnsanı en güzel şekilde yarattık.
Günün Ayeti
O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.
Günün Hadisi
Her iyilik sadakadır.
Günün Duası
Allahım, şerden ve şerlisinden sana sığınırım. Allahım, günah getiren yeminden, zarar veren ticaretten de sana sığınırım
Günün Nüktesi
Fil Hikayesi
Timurun Anadoluyu işgalinde, ordusunda filler de varmış. Bunlardan birini, tarlada hizmet amacıyla köylülere armağan etmiş. Fil, tüm ekinleri talan etmeye başlayınca, köylüler soluğu, Timur ile arası iyi olan Nasrettin Hocanın yanında almışlar.
-Bu fil bizi mahvedecek. Timura gidip, fili geri almasını bizim adımıza rica edebilir misin, ya Hoca?
Nasrettin Hoca düşünmüş, taşınmış. Bu adamlara da bir türlü güvenmezmiş...
-Tek bir şartla! demiş. Benimle birlikte Timurun otağına varacaksınız; ben de sizin adınıza konuşacağım.
Köylüler kabul etmişler. Birlikte Timurun otağına varmış, huzura kabul edilmişler... Daha doğrusu Nasrettin Hoca öyle sanmış. Astığı astık, kestiği kestik Aksak Timur seslenmiş:
-Söyle Hoca, dileğin nedir?
-Ben köylünün adına geldim, efendimiz! Demiş. Nasrettin Hoca. Onların derdine tercüman olmaktır dileğim, diyorlar ki... Nasrettin Hoca, kolunun çemberi ile köylüleri işaret etmek üzere şöyle bir yarım dönmüş ki; o da nesi? Ardında hiç kimse yok!
Yarı bele kadar eğilmiş ve:
-Diyorlar ki, diye devam etmiş... Armağan ettiğiniz fil, öyle hayırlı, uğurlu ve yararlı bir hayvanmış ki... Ondan bir tane daha köye armağan etmenizi talepten utanç duyuyorlar. Kerem edin, köyümüze bir tane daha gönderin!