İbadetler cennete girmek gayesiyle mi yapılmalıdır?
Allah, Kuran-ı Kerimde mealen; Ben insanları ve cinleri ibadet etmeleri için yarattım (Zâriyat, 51/56) buyurur. Bu ayetten de anlaşıldığı gibi insanın görevi rabbine kulluk etmektir.
Bu kulluğunu da sadece ona yapmakla mükellef olduğu gibi aynı şekilde, Ameller niyetlere göredir. (Buharî, İman, 41.) Hadisine binaen de ibadeti sadece onun rızası için yapmalıdır.
Buna göre ibadetler Allah rızası için yapılmalı, bu gaye ile yapılan ibadet Allahın rızasını kazandırdığı gibi aynı zaman da cenneti de kazandırır. Bunun yanında her mümin cennete gitme ve cehennemden uzaklaşma ister. Bunun için de ibadetlerini yapar. Ancak ibadetlerini cehennemden uzaklaşma ve cennete gitme isteği ile yaparsa ibadetlerin hikmet ve gayesini anlamamış olur. Onun için ibadetlerimizdeki gaye Allahın rızası olmalıdır. O rıza ki zaten cenneti kazandıracaktır.
Vadesinden önce çek veya senedi kırdırmak neden uygun değildir?
İş sahasında sıklıkla karşılaşılan konulardan birisi de çek, senet kırdırma hadisesidir. Elinde çek veya senedi bulunan ve nakit paraya ihtiyacı olan birinin, çek veya senedi, üzerindeki fiyattan düşük bir rakamla bir başkasına kırdırması dinen uygun bir işlem değildir. Yani kişinin elinde 5 ay vadeli 10 milyar liralık çek varsa, bunu 9 milyar karşılığında bir başkasına kırdırması dinen caiz değildir.
Çünkü böyle bir uygulama haksız kazanca ve faize neden olduğundan dinen caiz değildir. Zira İslam fıkhında alış veriş bir malı alıp satma ile meydana gelir her iki tarafta da yani alıcı ile satıcıda bir bedel olmalıdır. Bedel yoksa alış veriş meydana gelmemiş olur. Çek, senet kırdırma da alış verişin şartları tahakkuk etmediğinden dinen uygun görülmemiştir.
Kadın kazancını kocasına vermek zorunda mı?
İslamda mal hürriyeti vardır. Yani erkeğin kazandığı malı kendisine, kadının kazandığı mal kendinedir. İslama göre herkes kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olduğundan ne kocanın ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi konularda karışma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yiyer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allahu Teâlâ bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır:
Müminler! Kendilerinden hoşlanmadığınız halde kadınlara mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Onlara verdiğinizden geri almak için baskı da yapmayın; ispatlanabilir bir fuhuş yapmış olurlarsa o başka. Onlarla marufa uygun geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız bakarsınız ki, siz bir şeyden hoşlanmıyorsunuz ama Allah onda bir çok hayırlar yaratacak olabilir. (Nisa 4/19)
Dolayısıyla koca hanımının kazancına el koyamaz. Ama kadın kazandığını hayat müşterektir deyip çocuklarının eğitimi, evin geçimi ya da bir başka iş için dilerse kazancını kocasına verebilir.
Günün Ayeti
İnsanların kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır.
Rum, 30/41.
Günün Hadisi
Kim bir borçluya mühlet verirse, her gün için bir sadaka sevabı kazanır. Kim onun borcunu vâdesi geldikten sonra tehir ederse, tehir ettiği müddetçe, her geçen gün (alacağı mal kadar) sadaka yazılır.
İbn-i Mâce, Sadakât, 14.
Günün Sözü
Ne kadar zengin olursan ol yiyebileceğin kadar yersin. Testiyi denize daldırsan alabileceği kadar alır, gerisi kalır.
Hz. Mevlâna
Günün Duası
Allahım bizi, toplumu ifsat edenlerden değil ıslah edenlerden eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Fırka-i Naciye Nedir?
İslâm dinînde doğru itikat üzere olanlar veya bir başka ifade ile Kuran ve Sünnet yolunda bulunanlar demektir.
Günün Nüktesi
Ölünün Feryadı
Ebû Saîd elHudrîden rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyururdu:
Ölü tabuta konup da erkekler onu omuzlarına aldıkları zaman, eğer o iyi bir kişi ise;
Beni bir an önce yerime ulaştırınız! der; eğer iyi biri değilse, eyvah, beni bu tabut ile nereye götürüyorsunuz? diye feryat eder.
Ölünün bu seslenişini insanlardan başka her yaratık işitir. Şayet insan bu sözleri işitecek olsaydı, düşüp bayılırdı.