2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 13.06.2018 07:14
  • Güncelleme Tarihi :

Toprak ürünlerinin zekatı nasıl hesaplanır?

Toprak ürünlerinin zekatı toprağın sulama tekniğine göre belirlenmektedir. Hz. Peygamber’in: “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde 1/10, kova (el emeği) ile sulananlarda 1/20 vardır.” anlamındaki hadis, toprak ürünlerinde ne nispette zekat alınacağını göstermektedir. Buna göre toprak ürünlerinin zekatı toprağın sulamasına göre değişmektedir.

Toprak emek harcamadan yağmur, nehir ve bunların kanalları ile sulanıyorsa zekat olarak mahsulün 1/10’u, kova, dolap, motor veya ücretle alınan su ile sulanıyorsa 1/20’si verilecektir.      

Eğer arazi hem yağmur veya nehir sularıyla hem de dolap vb. gibi emekle elde edilen su ile sulanıyorsa, hangisi ile daha çok sulanmış ise ona itibar edilir.

Ramazan’da orucu tutamayan kimse fidyesini nasıl verir?

Orucunu mecburen tutamayanlar için fidye vermek lâzım gelir. Tutamadığı her oruç başına fakire birer fidye verilir. Yani, fitre miktarı para. Fitreleri ne miktardan veriyorsa, ondan aşağı olmayan parayı her oruç adına fakire verme hâlinde, tutamadığı orucun mesuliyetinden kurtulmuş olur.

Ancak, içinde bulunduğu hâlsizlik, hastalık gibi özürden dolayı orucunu tutamayıp fidye verenler, sonraları sıhhat bulup iyi olarak oruç tutacak bir kuvvete sahip olsalar fidye ile ödedikleri oruçlarını tekrar tutma mükellefiyeti gelir. Kaç gün için fidye vermişlerse o günleri tutarak borçtan kurtulmaları lâzım gelir. Aksi hâlde, ibadetlerini parayla fakire ödetmiş olurlar ki, bu caiz olmaz. Önce caiz oluşu, tutacak sıhhî imkâna sahip olamayışlarındandı. Bu imkân gelince mükellefiyeti de beraberinde getirmiş olur.

İbadetlerini yapmayan akrabalarla ilişkileri kesmek caiz mi?

Akraba ile sıla-i rahmi yani akraba ilişkilerini kesmek doğru değildir. Günahkâr da olsa onunla ilişkiyi kesmek yerine onu tedavi etmek için çalışmak gerekir. İyi günde iyi insanlarla herkes kardeşlik yapar. Önemli olan en zor zamanlarda kardeşlik yapmak ve kardeşini kötülükleri ve günahı içinde bırakmamaktır. Gerçek vefa gerçek dostluk ve kardeşlik budur. İnanç yönünden bazı kusurları,

İslami yaşayış bakımından birtakım eksiklikleri olan akrabalarımızın, imkân nispetinde bu eksikliklerininin telâfisine çalışmak, onları hakka ve hakikate ısındırmaya gayret etmek bize düşer. Allah’ın da Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimize tavsiyesi açıktır:  “Önce en yakın akrabalarına hakkı tebliğ et” Bu ilahi tavsiye hepimiz için de geçerlidir.

Dolayısıyla günah işleyen bir akrabadan ilişkileri kesmek doğru değildir. Doğru olmadığı gibi aynı zaman da onu o günahında yalnız bıraktığımız ve ona nasihat edip kurtarmaya çalışmadığımız için de yanlış yapmışız demektir.

Seyyidü’l-istiğfar duası nedir?

İstiğfar, işlenilen günahlardan ve hatalardan dolayı Allah’tan af ve mağfiret niyaz etmek demektir. seyyidü’l-istiğfar duası, istiğfârın en güzeli anlamına gelmektedir.

Kur’an-ı Kerîm’de işledikleri kötülüklerden pişman olup tövbe-istiğfarda bulunanlar övülmektedir. Nitekim bu hususta mealen şöyle buyrulmaktadır: “Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah’tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler.” (Âl-i İmrân, 135).

Kur’an-ı Kerim’de, “istiğfar duası” adında özel bir dua yoktur. Ancak içeriği bakımından “istiğfar” anlamı taşıyan pek çok dua vardır.

Ancak Hz. Peygamber’in seyyidü’l-istiğfar duası vardır. Hz. Peygamber’in “seyyidü’l-istiğfâr” (istiğfârın en güzeli) diye nitelediği dua şöyledir: “Allah’ım! Sen benim Rabbimsin! Senden başka hiç bir ilâh yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum; gücüm yettiği kadarıyla senin ahdin ve va’din üzere bulunuyorum. Yaptığım fenalıkların şerrinden sana sığınırım. Üzerimde olan nimetlerini itiraf ederim; günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları bağışlamaz.” (Buhârî, Daevât, 2).

Günün Ayeti

Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah´a secde etmektedirler

Günün Hadisi

Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün.

Tirmizi, “Daavat”, 110.

Günün Sözü

“Sevgi; acıyı tatlıya, bakırı altına, hastalığı şifaya, zindanı saraya, belayı nimete ve kahrı rahmete dönüştürür.”

Hz. Mevlana

Günün Dua

Ya rabbi bu mübarek ayın hürmetine bizi cehennem ateşinden koru ve cennetine al.

Bunları biliyor muyuz?

Huşû Nedir? 

Mütevâzi, ihlaslı ve itâatkâr bir şekilde Allah’a yönelerek ibâdet etmek demektir.

Günün Nüktesi

“Susmayı âdet edin…”

İmam-ı Azam Ebu Hanife kendinden nasihat isteyen birisine şunları söyler: “Susmayı âdet edin. Her ayda birkaç gün oruç tut. Nefsini hesaba çek, ilmi muhafaza et. Böylece amelinden iki cihanda faydalan. Dünya nimetine ve sağlığına güvenme. Bu nimetlerin hepsinden sorguya çekileceksin. Sakın ölümü hatırından çıkarma. Kur’an-ı kerim okumaya devam et. Konuşurken yüksek sesle konuşma. Hiçbir işinde acele etme, teenni ile hareket et. Acele şeytandandır.

Kötü kimseyi; kötülüğü ile anma, bir iyiliğini bul, onu söyle. Eğer kötülüğü din hakkında ise, bid’at ise onu insanlara söyle ve ona uymaktan onları koru.

Bid’at ehlinden uzak dur. Küfür ehli ile zaruretsiz konuşma, mümkünse onları İslam’a davet et, değilse, onlarla görüşme, diyaloga girme. Anneni, babanı, üstadını hayır duadan unutma. Ezan okununca, hazır ol, herkesten önce mescide gel.

Komşudan gördüğün ayıpları, emanet bil; sakla, kimsenin sırrını kimseye söyleme. Seninle istişare edene doğruyu söyle. Cimrilikten sakın. Tamahkâr olan mürüvvetsiz olur. Her işte mürüvveti gözet. İhtiyacın olsa da, kimseden bir şey isteme. Dünya ehline rağbet etme.        Kabirleri ziyaret et. Yolda giderken sağına soluna bakma, önüne bak. Bahşiş verilen yerlerde herkesten daha çok ver.

Bir cemaat içinde iken, onlar teklif etmeden imam olma. Kadınların, kızların, gençlerin toplandıkları yerlere gitme. Fısk, çalgı, müzik ve diğer haram bulunan eğlence yerlerine girme. İlim meclisinde sakın kızma. İnanılması zor olan hikâyeleri anlatma. Bu nasihatimizi, canı gönülden kabul et. Bunlarla dünya ve ahiretini süsle. Zira bunlar senin ve herkesin iyiliği içindir. Bu yolda git ve herkese de tavsiye et.”

İbni Hibban buyurdu ki:

“İnsanların bir kısmı dili sebebiyle ikram görür. Bir kısmı dili yüzünden hor görülür, sevilmez. Akıllı kimse, dili sebebiyle sevilmeyenlerden olmaz. O, kendini diliyle herkese sevdirir.” “Mü’minin, insanların arasına karışması, onlardan öğrenebileceği faydalı şeyleri alabilmek için susması, boş ve faydasız sözden sakınmak için konuşması da, başkalarına iyi ve güzel şeyleri anlatmak içindir.”

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık