Sayfa Yükleniyor...
Teşrik Tekbirleri Nedir?
Kurban Bayramı, kameri aylardan Zilhicce’nin onuncu günü başlar ve dört gün devam eder. Bayramın dört gününe, Arefe günü de ilave edilince beş gün olur. Bu beş güne “Eyyam-ı Teşrik” denilir ki, farz namazların peşinden aldığımız “Tekbir Günleri” demektir. Bu tekbirlere de “Teşrik Tekbirleri” denir. Teşrik tekbiri şöyledir: “Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallahu Vallahu Ekber. Allahu Ekber Velillahil’hamd.” Arefe gününün sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit farz namazların peşinden, selamdan sonra bu tekbiri bir defa getirmek Hanefi mezhebine göre vaciptir. Şafiilere göre ise sünnettir.
Teşrik Tekbirleri İlk Ne Zaman Söylendi?
Teşrik tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etme olayına kadar uzanır. Hz. İbrahim, gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir. Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya semasına ulaştığında yetişememe endişesi ile Cebrail; “Allahu Ekber Allahu Ekber” diyerek tekbir getirir. İbrahim bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; “La ilahe İllallahu Vallahu Ekber” diye cevap verir. Bu tekbir ve tevhid kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail de; “Allahu Ekber velillahi’l-hamd” der. Böylece kıyamet gününe kadar sürecek büyük bir sünnet başlatılmış olur.
Bayram gecesi ve günlerinde yapılması müstehap olan şeyler nelerdir?
a) Bayram gecelerini dua ve ibadetle ihya etmek, kaza namazı kılmak, Kur’an okumak ve Allah Teala’dan af ve mağfiret dilemek. Çünkü duaların makbul olduğu gecelerden birisi de bayram geceleridir. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Ramazan ve kurban bayramı gecelerini, sevabını umarak ibadetle geçiren kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez.”(19) b) Bayram sabahı erken kalkarak yıkanıp temizlendikten sonra namaza gitmek. c) Güzel koku sürünmek. d) Temiz ve yeni elbise giyinmek. e) Gücü yetiyorsa namaza yürüyerek gitmek. f) Güler yüzlü ve sevinçli görünmek. g) Yoksullara çokça sadaka vermek. h) Bayram namazına giderken yolda tekbir getirmek. i) Kurban kesecekse kurban etinden yiyinceye kadar oruç tutuyormuş gibi bir şey yiyip içmemek. j) Kurban etinden iftar etmek. Çünkü peygamberimiz böyle yaparlardı. k) Çoluk çocuğuna bolluk göstermek. Bütün bunlar bayramda yapılması müstehap olan işlerdir. Bayram günleri sevinç günleridir. Bu günlerde sevinçli ve güler yüzlü görünmek tavsiye edilmiştir.
Aynı evde oturan ve maddi imkanı olan herkesin kurban kesmesi gerekir mi?
Hanefi Mezhebine göre, şahsi malı bulunan herkesi başlı başına bir mükelleftir ve böyle bir kimse ister kadın, ister erkek olsun kurban kesmesi vaciptir. Şafii mezhebine göre ise, kurban kesmek sünnet olduğundan bir evde bir kurbanın kurban niyeti ile kesilmesi yeterlidir. Ancak dileyen herkes de kurban kesebilir.
Kişinin kurbanı kesilirken başında bulunması gerekir mi?
Kurban kesmekle yükümlü olan kişinin, keseceği kurbanı bizzat satın alması, kendisinin kesmesi veya kesilirken yanında bulunması- kurbanın sahih olması için - gerekli değildir. Bunlar vekalet yoluyla da yapılabilir. Çünkü kurban mali bir ibadettir. Mali ibadetlerde vekalet caizdir. Hiçbir mazeret olmadan da, kişi kendi adına kurbanını satın alıp kesmek üzere güvendiği bir kimseyi vekil tayin edebilir.
Kurban edilecek hayvana ortak olanların hepsi de kurban niyeti ile ortak olmaları mı gerekir?
Hanefi mezhebine göre, kurbana ortak olanların hepsi de kurban niyetiyle katılmak zorundadır. Mesela, ortaklardan biri vacip olan kurbanı, diğeri adak kurbanı, bir diğeri de nafile kurbanına niyet etmiş olsalar bu farklı niyetlerle bu kurbana ortak olmalarında bir sakınca yoktur. Çünkü hepsi de ibadet niyetiyle katılmış bulunmaktadırlar. Fakat ortaklardan biri herhangi bir ibadet niyetiyle değil de, et almak maksadıyla katılmış olsa, bu sahih olmaz ve diğerleri de niyet etmiş oldukları kurbanı kesmiş sayılmazlar. Şafii mezhebine göre ise, isteyen istediği niyetle bu hayvana ortak olabilir. Kişi ister et almak için ister adak kurbanı için isterse normal kurban için isterse ticaret için fark etmeksizin hangi niyetle ortak olursa olsun geçerlidir. Kurban kesenin kurbanı da sahihtir.
Günün Ayeti
“Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28)
Günün Hadisi
“Ademoğlu Kurban Bayramı günü, Allah indinde kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah indinde kabul görür.” (Tirmizi, “Edahi”,1)
Günün Sözü
Bir kimse gönül hoşluğu ile kurbanından sevap umarak keserse bu kurban ona cehenneme karşı bir perde olur. Hz. Ali
Günün Duası
Allah’ım bugün ettiğimiz dua ve ibadetleri Arafat’ta kabul edilen dua ve ibadetlere ilhak eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Kurban Nedir?
İbadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana ayrıca udhiye de denir.
Günün Nüktesi
Kur’an-ı Kerim’de Kurban İbadeti...
Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in büyük bir imtihan verdiği Allah’a teslimiyet hadisesi kurban hadisesidir. Hz. İbrahim’in ilerleyen yaşına rağmen çocuğu olmamıştı. Bir gün Cebrail yanına gelerek, Allah yolundaki bu infakından ve misafirperverliğinden dolayı kendisini övünce, Hz. İbrahim’de Cebrail’e, Allah için vermeyi ne kadar çok sevdiğinin derecesini anlatmak için şöyle demişti; Allah bu yaşıma rağmen bana bir çocuk vermedi, eğer Allah bana bir oğul verirse bu dünyadaki en değerli şeyim o olur. İşte ben o en değerli şeyim olan o oğlumu bile Allah yolunda hibe eder, kurban ederim. “(İbrahim dedi ki) ‘Rabbim, bana iyilerden (bir evlat) ihsan et!’ Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik.” Saffat suresi 100,101 Günün birinde Allah, Hz. İbrahim’e Hz. İsmail’i lütfetmişti, Hz. İsmail sekiz on yaşlarına gelince Hz. İbrahim bir gece rüyasında, “Ey İbrahim adağını yerine getir” diye kendisine nida edildiğini görür. Aynı rüyayı peş peşe üç gün gördükten sonra bunun ilahi bir emir olduğunu anlar ve Rabbinin emrini yapmaya karar verir. Kimseye bundan söz etmeden Hacer validemize, İsmail’e güzel elbiseler giydirip saçını taramasını söyler. Hazır olunca da yaşlı baba biricik oğlunun elinden tutar ve Mina’ya doğru yola koyulur. Bu sırada şeytan Hz. İbrahim’in karşısına çıkarak onu vazgeçirmeye çalışır ama vazgeçiremez ve gözünün üzerine yediği taş kar kalır. Şeytan Hz. Hacer validemize giderek ona durumu anlatarak buna engel olmasını söylese de onu da ikna edemeyerek bir taş da ondan yer.(Hacıların şeytan taşlamaları oradan gelmektedir.) Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail ile yolda giderlerken oğluna, onu Allah için kurban edeceğini söylemesi gerektiğini düşünür ve söyler: “(Oğlu) yanında koşma çağına gelince : “Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün?” dedi. (Çocuk da) “Babacığım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşallah sabredenlerden bulacaksın!” dedi.” Saffat suresi 102 Hz. İsmail babasına: ‘Babacığım, senden bir isteğim var; benim ellerimi ve ayaklarımı bağla olur ki can havli ile sana güçlük çıkarabilirim. Babacığım, bir de benim gözlerimi bağla ve yere yüzükoyun yatır olur ki, yüzüme ve gözlerime bakınca şefkat duygun öne çıkarda bu işten vazgeçebilirsin’ der. “Ne zaman ki ikisi de bu şekilde (Allah’a) teslim oldular, (İbrahim) onu tuttu şakağına yıktı (şakağı üzerine yatırdı).” Saffat suresi 103 Hz. İbrahim bıçağı, oğlunun boğazına defalarca sürmesine rağmen bıçak bir türlü kesmez. Ateşe “İbrahim’e serin ve zararsız ol” diyerek “İbrahim’i yakma” emrini veren Allah bıçağa da “İsmail’i kesme” emrini vermişti. “Ve ona şöyle seslendik: ‘Ey İbrahim! Rüyaya gerçekten sadakat gösterdin, işte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız.’ ‘Şüphesiz ki bu apaçık ve kesin bir imtihandı.’ dedik. Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. Sonradan gelenler içinde kendisine iyi bir nam bıraktık. Selam İbrahim’e! İşte iyi hareket edenleri böyle mükafatlandırırız.” Saffat suresi 104…110