Sayfa Yükleniyor...
İnsanı insan yapan ve onu diğer varlıklardan farklı kılan birtakım erdemler vardır. Bu erdemlerden birisi de merhamettir.
Merhamet, rahman ve rahim olan Allahın yaratıklarının en üstünü olan insanın fıtratına koyduğu güzel bir haslettir.
Her güzel hasletin örnek şahsiyeti sevgili Peygamberimiz, hayatının her safhasında ve alanında merhametli olmuş, insanlığa da bu hususta örnek ve rehber olmuştur.
Hz. Peygamberin merhameti, çocuklarını diri diri toprağa gömen kimselerin dağ gibi katı yüreklerini bile yumuşatmış, cahiliye toplumunun taş bağlayan kalpleri onun merhameti karşısında güneşin buzu erittiği gibi erimiştir.
Sert kalpleri yumuşatan Hz. Peygamberin merhameti, tüm insanları içine alacak kadar geniş kapsamlıdır. "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz. İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez"(1) diyen peygamberimizin merhameti, çocukları, kadınları, yaşlıları, yetimleri, kimsesizleri, hastaları ve yoksulları başta olmak üzere renk ve ırk ayırımı olmaksızın tüm insanları kuşatmaktadır.
Ona düşmanlık edenler bile bu merhametten nasiplerini almışlardır.
Efendimizin merhameti sadece insanlarla sınırlı değildir. Onun şefkati ve merhameti aynı zamanda başta hayvanlar ve bitkiler olmak üzere bütün canlıları içine almaktadır. Nitekim efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde:Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler.(2) diyerek Allahın rahmetine nail olmak için bu dünyadaki bütün varlıklara merhamet etmemiz gerektiğine dikkat çekmektedir.
Sevgili Peygamberimiz, her vesileyle kendisinin Rahmet Peygamberi olduğunu ifade etmiş, bir merhamet toplumu oluşturmak için de çok çaba sarf etmiş, bizleri de merhametli olmaya davet etmiştir.
Bu sebepledir ki beşeriyetin, Hz. Peygamberin, merhamete dair insanlığa sunmuş olduğu zengin mirastan yararlanması büyük bir elzemdir.
Zira efendimizin, tebliğinde yer alan merhamet vurgusu, insanın yeniden irdelemeye ve canlandırmaya ihtiyaç duyduğu en önemli fıtrat özelliğidir.
İnsani bir değer olarak kabul ettiğimiz kalbin merhemi olan efendimizin merhametini, bir mümin olarak hayatın her alanında kendimize şiar edinmeli ve onun gibi merhametli bir baba, evlat, eş, dost, komşu, işveren, Müslüman ve insan olmaya çalışmalıyız.
Bunu başardığımızda sönmek üzere olan insanlık kandilini yeniden alevlendirmiş oluruz.
__________________________
1-Buharî, Edeb, 18.
2-Tirmizi, Birr, 16.
Soru ve Cevaplar
Sahurda ezan bitene kadar yemek yenilebilir mi?
İmsak vakti ezan ile değil, tan yerinin ağarması ile başlar. Bu sebeple ezan okunsun okunmasın imsak vaktinin başlaması ile yeme içmeye son vermek gerekir.
Ezanın imsak vaktinden önce okunması, ezanla birlikte oruca başlamayı zorunlu kılmadığı gibi, ezanın geç okunması hâlinde de imsak vaktinin girmesinden sonra yiyip içmek mübah olmaz. Dolayısıyla kişi ezan bitene kadar yiyip içemez.
Susuz olarak hap yutmak orucu bozar mı?
Oruçlu bir kimse meşru mazeret olmaksızın gıda veya ilaç cinsinden bir şeyi ister su ile
ister susuz olarak yer veya içerse orucu bozulur ve kefaret gerekir.
Ancak oruç bozmayı mubah kılacak ölçüde bir rahatsızlık sebebiyle ilaç alınmış ise oruç bozulur ve kendisine yalnız kaza gerekir, kefaret gerekmez.
Kayınvalide ve kayınpedere zekat verilebilir mi?
Kayınvalide ve kayınpeder, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerden olmadığı için, fakir iseler kendilerine zekat verilebilir. Aynı şekilde fakir ise damata da zekat verilebilir.
Kişiden alınması gereken borç, zekat olarak sayılabilir mi?
Zekatın sahih olması için yoksul kişiye verilen zekat malının zekat niyeti ile temlik edilmesi lazım. Fakire borç olarak verilen meblağ, fakir o meblağ üzerinde tasarrufta bulunduktan sonra zekata mahsup edilemez. Ya da zengin de olsa borç verdiğimiz kişi fakirleşirse o parayı zekat olarak sayamayız.
Ama şöyle bir çıkış yolu vardır ki, borç alan kimse fakirleşip borcunu ödeyemez duruma düşerse alacaklı borçluya borcu kadar zekat verir, tekrar alacağını verdiği paradan tahsil edebilir.
Fıtır sadakasında da zengin olmak şart mı?
Hanefi mezhebine göre fıtır sadakası yükümlüsü sayılmak için kişinin varlıklı olması gerekir. Varlıklı olma ölçüsü Hanefilere göre meskeni, ev eşyası, elbisesi, geçim masrafları ile borçları dışında artıcı nitelikte olsun olmasın 85 gr altın değerinde malı olan kimse bu mala sahip olduktan sonra bir yıl geçmiş olma şartı da aranmaksızın fıtır sadakası ile yükümlüdür.
Şafii mezhebi fıkıhçılarına göre ise, fıtır sadakasının farz olması için zenginlik ölçüsü olan nisaba malik olmak şart değildir. Şafiilere göre zengin, fakir her Müslüman fıtır sadakası ile yükümlüdür. Ancak Şafiilere göre fıtır sadakası için kişinin temel ihtiyaçlarının yanı sıra bayram günü ve gecesini yetecek kadar azığa sahip olması gerekir.
İtikaf nedir?
İtikâf fıkıhta bir mescitte belirli kurallara uyarak ibadet niyetiyle kalmak demektir. Buradaki kalma zaruri ihtiyaçlar olmadıkça dışarıya çıkılmayacak şekilde olmaktadır.
İtikâfın meşruiyeti Kuran ve sünnetle sabittir. Nitekim Allahu Teala bu hususta Kuran-ı Kerimde mealen şöyle buyurmaktadır:
Mescitlerde itikâf halinde iken eşlerinizle birleşmeyin. Bunlar Allahın koyduğu sınırlardır. Onlara yaklaşmayın. Allah ayetlerini insanlara böyle açıklar, belki sakınırlar. (Bakara, 2/187)
Ayetten de anlaşıldığı gibi itikâf, Allah Teala tarafından uygun görülmüş ve belli kurallara uyarak bu itikafın yerine getirilmesi istenmiştir.
Hz. Peygamber de Medine'ye hicret ettikten sonra vefat edinceye kadar her yıl Ramazan ayının son on gününde itikâfa çekilirdi.
Bu delillerden hareketle bir Müslümanın Ramazan ayının son gününde itikâfa girmesi, sünnet-i müekkede olarak kabul edilmiştir. İmkân bulabilenler Peygamberimizin bu güzel sünnetini yaşatırlarsa büyük bir ecre nail olurlar.
Günün Ayeti
Siz Allah için verirseniz, Allah onun yerine daha iyisini verir
Günün Hadisi
Kim ki, yanında bir mümin ezildiği halde ona yardım etmeye gücü yeterken yardım etmezse, Allah onu Kıyamet Günü insanların gözü önünde zelil kılacaktır.
Günün Duası
Allahım bugün elimizi, ayağımız, gözümüzü, bütün organlarımızı haramdan, oruçlarımızı da riyakarlıktan koru.
Günün Sözü
Cimri zengin, cömert yoksuldan daha yoksuldur.
Hz. Ali
Ramazan Kavramları
Havz-ı Kevser nedir?
Ahiret yurdunda bulunan, Müslümanların cennete girmeden önce içecekleri ve Allah tarafından Peygamber efendimize verilmiş olan havuzun adıdır.
Günün Nüktesi
Bana bir nasihat et
İbn-i Semmâk, Abbasî halifesinin huzuruna girdi. Halife bir bardak ile su içiyordu. Bu sırada Halife İbn-i Semmâka:
Bana öğüt ver dedi. İbn-i Semmâk:
Sen şiddetli susuzluğa yakalansan ve bu susuzluktan dolayı ölecek olsan ve bu suyu ancak bütün servetin karşılığında sana verecek olsalar ne yapardın? diye sordu.
Halife:
Bütün servetimi verir, bu suyu alırdım, dedi. Bunun üzerine İbn-i Semmâk:
O halde bir bardak su değerinde olan servetinle daha ne böbürlenip duruyorsun dedi.
Bir Ayet Bir Yorum
Zulüm:
Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar. (Yunus Suresi, 44)
Allahın kendilerine rahmet olarak gösterdiği yoldan yüz çeviren ya da bu yola gereği gibi uymayan insanların, yaşadıkları olumsuzlukları kendi çabalarıyla elde etmiş oldukları bildirilmektedir. Yunus Suresindeki bu ayet insanların bu durumunu açıkça ortaya koymaktadır.
Din ahlakından yüz çevirmiş olan bazı insanlar, Allahı unutup (Allahı tenzih ederiz.), mutlu olmanın yollarını ararlar. Halbuki mutlu olmanın yolu aslında son derece kolaydır. Allah, indirdiği hak kitap Kuran ile insanlara mutlu olabilmenin sırrını bildirmiştir. İnsan ancak kendi yaratılışına, Allahın kendisi için belirlediği fıtratına uygun şekilde davrandığı takdirde güzel bir hayat yaşayabilir.
Allahın kendilerine rahmet olarak gösterdiği bu yoldan yüz çeviren ya da bu yola gereği gibi uymayan insanlar, kendi elleriyle kendilerine mutsuz bir dünya oluşturmuş olurlar. Kısacası bu insanlar kendi kendilerine azap ederler.