Yeni doğan çocuğa güzel bir isim koymak anne ve babaların en önemli görevlerindendir. Çocuğa konulan isim hem bu dünyada hem de ahirette geçerlidir.
Hz. Peygamber sadece çocukların değil, büyük insanların ismiyle dahi ilgilenmiştir. Kötü bulduğu bazı isimleri değiştirme yoluna gitmiştir. Yine konulması gereken güzel isimler hakkında bilgiler vermiş, zaman zaman bizzat kendileri çocuklara isimler vermiştir.
Hz. Peygamber güzel isim koymanın önemini bir sözünde şöyle ifade etmektedir: “Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyun.” (Ebu Davud, “Edeb”, 69.)
Bu çağırma işlemini Allah'ın görevlendirdiği bir melek Allah’ın izniyle yapacaktır. Hiç kimse kıyamet günü Allah’ın hoşlanmayacağı isimle ahirete gitmek istemez. Öyleyse kötü olan isimlerin çocuklara verilmemesi gerekir.
Kirvenin kızı ile evlenmenin dini bir sakıncası var mı?
İslam dininde kirvelik diye bir akrabalık bağı yoktur. Kirvelik baba, oğul, ana kız, dayı, yeğen gibi akrabalık olmadığından kirve çocuklarının evlenmesinde hiçbir sakınca yoktur.
kirvelik bağı daha çok örfi bir bağdır. Örfi anlayışa göre kirve çocukları öz çocuklar gibi kabul edilmekte. Öz çocuk gibi kabul edildiklerinden bu çocukların birbiri ile evlenmesi uygun değildir deniliyor. Oysa abu anlayış ve örfün İslam nazarında bir hakikati yoktur.
Dolayısıyla kirve çocuklarının evlenmesinde dinen hiçbir sakınca yoktur.
Nikah kıyılırken gelin ile damadın abdestli olması gerekir mi?
Nikah akdinin geçerlilik ve sıhhat şartları arasında abdestli olmak gibi bir durum yoktur. Dolayısıyla abdestsiz olma hali nikaha zarar vermez. Ancak Müslüman’ın her zaman abdestli olması güzel ve sevap olduğundan gelin ile damadın nikah esnasında abdestli olması daha doğru ve daha güzeldir.
Kelime-i tevhid veya kelime-i şehadet yazılı levhaları yattığımız yerde bulundurmada bir sakınca var mı?
Kelime-i tevhid veya kelime-i şehadet yazılı levhaları yattığımız yerdebulundurulabileceğimiz gibi evin diğer yerlerinde de bulundurabiliriz. Ancak bunları yüksek yerde asmak gerekir
Farz-ı Kifaye nedir?
Bazı Müslümanların yerine getirmesi ile e diğerlerinden düşen ibadetlerdir. Cenaze namazı gibi… Farzların yapılmasında büyük sevaplar vardır. Özürsüz olarak yapılmamaları da, Allah’ın azabını gerektirir. Kifaye olan farzı, Müslümanların bir kısmı yapmadığı takdirde, bundan haberi olan ve bunu yapmaya gücü yeten bütün Müslümanlar Allah katında sorumlu olup günah işlemiş bulunurlar.
Mesela: ortada bir cenaze varsa ve hiç kimse onun namazını kılmıyorsa, naaşını gömmüyorsa orada olan bütün Müslümanlar bundan dolayı sorumludurlar. Cenazeyi kaldırmazlarsa, namazını kılmazlarsa hepsi de günah işlemiş olurlar.
Günün Ayeti
Ey iman edenler! Hepiniz barış ve selamete girin de şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o sizin aranızı açan belli bir düşmandır.
Bakara, 2/208.
Günün Hadisi
Ticaretin içerisine boş söz ve yalan karışabilir. Bu sebeple ticaretinizi sadaka vererek temizleyin.
Nesai, “Eyman”, 3.
Günün Sözü
Helalin hesabı, haramın azabı olduğunu unutma
Abdülkâdir-i Geylâni
Günün Duası
Allah’ım! kıyamet gününde, bizi, anne babamızı ve bütün mü’minleri bağışla.
Bunları biliyor muyuz?
Âlemiervah Nedir?
Ruhlar âlemi, insanın dünyaya gelmeden önce ve öldükten sonra ruhunun bulunduğu ve varlığı duyu organlarıyla kavranamayan âlem demektir.
Günün Nüktesi
Helal Rızık ve Önemi...
Bir gün Efendimizin yanına, Medineli Müslümanlardan fakir bir adam geldi ve yiyecek bir şeyler istedi.
Allah Resûlü ona:
“-Senin evinde hiç eşya yok mu?” diye sordu.
Adam:
“-Var” dedi. “Bir kısmıyla örtündüğümüz, bir kısmını yere serdiğimiz bir çul ve bir de su kabımız var.”
Resûl-i Ekrem:
“-Onları bana getir!” buyurdu.
Adam çul ile su kabını getirdi. Peygamber Efendimiz onları eline aldı ve etrafındakilere:
“Bunları kim satın almak ister?” diye seslendi. Ashaptan biri, bir dirheme alabileceğini söyledi. Hazret-i Peygamber:
“Artıran yok mu?” diye birkaç defa seslendi ve iki dirhem veren bir sahabeye onları sattı. Parayı fakir sahabeye uzatarak:
“Bunun bir dirhemiyle ailene yiyecek al. Kalan parayla da bir balta satın alıp bana gel!” buyurdu. Adamın getirdiği baltaya, Efendimiz kendi elleriyle bir sap taktı ve ona şunları söyledi:
“Haydi şimdi git; bununla odun kes ve sat! On beş gün çalış; ondan sonra yanıma gel!”
Fakir adam on beş gün sonra Efendimizin yanına geldi. On dirhem kazanmış, bu parayla kendine ve ailesine elbise ve yiyecek almıştı. Peygamber Efendimiz buna çok sevindi ve şunları söyledi:
“Dilenciliğin, kıyamet günü yüzünde bir leke gibi görünmesindense, böylesi senin için daha hayırlıdır…”