2

İnsanlara zarar veren birisinin arkasından konuşmak caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 16.12.2016 09:18
  • Güncelleme Tarihi :

Gıybet, Müslüman veya kafir olsun fark etmeksizin ki bir kimsenin ayıbını ve kusurunu, onu kötülemek için arkasından söylemek ve başkalarına anlatmaktır.

Gıybet, İslam’ın yasakladığı büyük günahlardan birisidir. Gıybeti yapmak günah olduğu gibi hoşlanarak da dinlemek aynı şekilde günah ve haramdır.

 Nitekim ayeti kerimde bu hususta şöyle buyrulmaktadır: “Birbirinizin gıybetini yapmayınız.” [Hucurat 12]

Hz. Peygamber de bu hususta şöyle buyurur: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" sahabeler, "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Hz. Peygamber, "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.”

Dolayısıyla bir kişide olan kusuru söylemek gıybet, olmayanı söylemek ise iftiradır. Her iki durumda da kul hakkı işlenmiş ve büyük günaha girilmiş olunur.

Ancak bazı durumlarda kişinin gıybetini yapmak caizdir. Mesela: Kişi, insanları dini ve dünyevi hususlarda kandırıyorsa ya da zarar veriyorsa, o zaman insanları uyarmak ve uyandırmak adına, o kimsenin bu günahlarını ya da kötü ahlakını söyleyebiliriz. Çünkü kusur ya da yanlışlarını söylemediğimizde bu kimse başkasına zarar verecektir.

Dolayısıyla zarara engel olma adına, o kişinin bu huy ve durumunu izah edip insanlara söyleyebiliriz. Bunda da bir günahımız olmaz, bilakis sevabımız olur.

Sadece Cuma günü nafile oruç tutmak caiz mi?

Oruç tutmak, bayram günleri gibi bazı günlerde mekruh görülmüştür. Aynı şekilde sadece Cuma günleri nafile oruç tutmak da tenzihen mekruh görülmüştür.

Hz. Peygamber; “Sizden hiç kimse Cuma günü oruç tutmasın. Ancak bir gün önceden veya sonradan oruç tutuyorsa bu takdirde Cuma günü de oruç tutabilir” buyurmuştur (Ebû Davud, Savm, 50).

Buna göre, Cuma günü kazaya kalan veya adak gibi vacip bir oruç tutmakta sakınca bulunmamaktadır. Cuma günü nafile oruç tutmak isteyenlerin, bir gün önce veya sonrasında da oruç tutması uygun olur.

Yapıştırıcının yaptığı tabaka abdest ve gusle engel mi?

Abdest ve gusülde suyun ulaşması gereken uzuvların tamamını yıkamak farzdır. Eğer yıkanacak bölgede kuru bir yer kalır ya da tırnak köküne kuru veya yaş toprak yapışır ve suyun deriye ulaşmasına mani olursa abdest sahih olmaz.

Buna göre yıkanması farz olan bölgesine suyun ulaşmasına engel olan uhu, yapıştırıcı, oje gibi maddeler abdest ve gusle manidir. Zira bunlar deri üzerinde tabaka oluşturduğundan abdest ve guslün sıhhatine manidir. Abdest alıp namaz kılacak bir kişi bu maddeler derisine yapışmışsa mutlaka bunları temizlemesi gerekir. Aksi takdirde abdesti sahih olmadığından namazı da batıl olur.

Ancak kişi boyacılık veya buna benzer bir işle iştigal ediyorsa ve maddeyi temizlemesi mümkün değilse bu meslekle iştigal ettiğinden ve sıklıkla bu kirlenme olduğundan bu hali ile abdest ve gusül almasında bir sakınca yoktur.

Günün Ayeti

Denizlerde yüce dağlar gibi gemilerin yürümesi de O'nun kudretinin delillerindendir.

Şura 32

 Günün Hadisi

Kıyamette Arş’ın gölgesinde bulunacak yedi sınıf kimseden birisi de Allah için birbirini seven, Allah için toplanıp Allah için dağılan kimselerdir.

 Günün Sözü

Bir kimse yaptığı yanlışlıktan dolayı utanmadı mı, bir daha utanacak sebep bulamaz.

 Mencıus

 Günün Duası

Allah’ım ülkemizi ve milletimizi her türlü kaza, bela ve musibetlerden muhafaza buyur.

 Bunları biliyor muyuz?

Ebu Türab Nedir?

Hz. Ali'nin "Toprağın babası" manasına gelen lakabıdır.

 

Günün Nüktesi

Nübüvvet Ağacı…

Bir gün Peygamber Efendimiz, Hz. Ali Efendimize hitaben şöyle der:

   - Ya Ali beni seviyor musun?

  - Evet Ya Resulullah.

   - Peki Allah'ı seviyor musun?

   - Evet Ya Resulullah.

   - Eşini seviyor musun?

   - Evet Ya Resulullah.

   - Ya çocuklarını?

   - Evet Ya Resulullah...

   Peygamber Efendimiz gülümseyerek, Hz. Ali Efendimize bakar ve şöyle der:

   - Ya Ali, sadece bir kalbin varken bu kadar sevgiyi nasıl oluyor da bir kalbe sığdırabiliyorsun?

   Hz. Ali Efendimiz donup kalır ve hiç bir şey diyemeden oracıktan ayrılır...

   Hz. Ali Efendimiz'in bu düşünceli halini gören Hz. Fatıma annemiz, Hz. Ali Efendimiz'e sorar:

   - Ya Ali nedir sende ki bu hal, eğer bu sıkıntılı durumun dünyevi bir iş içinse üzülmeye değmez. Ama yok, Rahmani bir şey içinse eğer, anlatıver. Ben de sana yardımcı olmaya çalışayım der.

   Hz. Ali Efendimiz, başından geçenleri anlatır.

   Hz. Fatıma annemiz duyduklarından sonra tebessüm eder ve der ki:

   - Ya Ali bilmez misin ki insan Peygamberini kalbiyle... Allah'ı aklıyla... Eşini nefsiyle... Çocuklarını ise şefkatiyle sever.

  Duyduklarına çok sevinen Hz. Ali Efendimiz, hemen Peygamber Efendimiz'in huzuruna izin isteyip çıkar.

   Ve Hz. Fatıma annemizin cevaben söylediklerini Peygamber Efendimiz'e anlatır. Peygamberimiz duydukları karşısında tebessüm eder ve der ki:

  - "Ya Ali, işte bu nübüvvet ağacının meyvesidir" der.

İnsanlara zarar veren birisinin arkasından konuşmak caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık