Çünkü kız evladı da erkek evladı da insana veren Allah’tır. Kulun burada hiçbir rolü ve iradesi yoktur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “Göklerin ve yerin mülk ve tasarrufu Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. Kimi dilerse, ona kızlar bağışlar, kimi dilerse ona erkekler lütfeder. Yahut (çocukları) erkekler-dişiler olmak üzere çift verir. Kimi de dilerse, onu kısır bırakır. Muhakkak ki, O alimdir, her şeyi bilir. Kadirdir, her şeye gücü yeter” (Şura, 42/49.) buyurulmaktadır. Dolayısıyla hiçbir müslüman, çocuğunun erkek olmasıyla övülemeyeceği gibi, kız olmasıyla da yerinemez. Çünkü önemli olan, çocuğun “kız veya erkek” olması değil, “hayırlı bir evlat” olmasıdır. İslamiyet’ten önce Arabistan’da yaygın olan kız çocuklarını diri diri gömme adeti, İslamiyet’le tamamen ortadan kaldırılmıştır. Allah Kur’an-ı Kerim’de buna dikkat çekmiş kız evladının öldürülmesini şiddetle yasaklamıştır.
Salat-u selam nedir?
Salat ve selam kelimelerinden oluşan “salat-u selam” terkibi, Hz. Peygamber için okunan ve Allah’ın rahmet ve selamının onun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir. Kur’an-ı Kerim’de, “Allah ve melekleri şüphesiz Peygambere salat ediyorlar. (O halde) ey iman etmiş olanlar, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle selam verin” (Ahzab, 33/56) buyurulmaktadır. Hz. Peygambere, Allah’ın salat etmesi rahmet, meleklerin salat etmesi şanının yüceltilmesini dilemeleri; müminlerin salat etmesi ise dua etmeleri anlamına gelmektedir. Hz. Peygambere en kısa şekilde, “Allahümme salli ala Muhammed” veya “Sallallahü aleyhi ve sellem” ya da “Allahumme salli ala Seyyidina Muhammed’in ve ala alihi ve sahbihi ve barik ve sellim” diye salat-u selam getirilir. Sahabeler sana nasıl salat getirelim diye sorduğunda Sevgili Peygamberimiz onlara cevaben şöyle demiştir: “Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve onun ailesi üzerine salat ettiğin gibi salat et! Şüphe yok ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. (Buhari, Enbiya,10)
Bütün ilahi kitapların adı Kur’an-ı Kerim’de geçiyor mu?
Allah, Kur’an-ı Kerim’de üç büyük ve hak kitap dediğimiz Tevrat, İncil ve Zebur’u zikretmiştir. Geri kalan ilahi kitapları ise topluca zikretmektedir. Nitekim bu hususta Kur’an-ı Kerim’de farklı ayetlerde mealen şöyle buyurulmaktadır: “Allah... O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. Diridir ve kayyumdur. O sana kitabı hak ile ondan öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. Tevrat ve İncil’i de indirdi. Bundan önce insanlara (birer) yol gösterici olarak” (Al-i İmran, 3/2-4) “Davud’a da Zebur’u verdik” (en-Nisa, 4/163) “Yoksa ona Musa’nın ve ahdine bağlı İbrahim’in sahifelerinde olan (şu hükümler) haber verilmedi mi?” (en-Necm, 53/37) “Andolsun ki biz peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik. Onlarla birlikte insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye kitabı ve mizanı indirdik” (el-Hadid, 57/25).
Günün Ayeti
Kim kötü bir şeyde aracılık yaparsa, ona o kötülükten bir hisse vardı. Nisa, 4/85.
Günün Hadisi
Sabah namazının iki rek’at sünneti, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır. Müslim, “Müsafirin”, 96.
Günün Sözü
Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez. Shakespeare
Günün Duası
Allah’ım bugün yüzümüzden tebessümü, dilimizden tatlı ve hayırlı cümleleri eksik etme.
Bunları Biliyor Muyuz?
Tefsir Nedir?
Kur’an-ı Kerim’i derinlemesine ve detaylı bir şekilde usulüne göre açıklamak ve yorumlamak demektir.
Günün Nüktesi
İki soru…
Eflatun’a iki soru sormuşlar: Birincisi: “İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir? “Eflatun tek tek sıralamış: Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler... Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler... Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yasarlar... Hiç ölmeyecek gibi yasarlar. Ancak hiç yasamamış gibi ölürler... Sıra gelmiş ikinci soruya: “Peki sen ne öneriyorsun?” Bilge yine sıralamış: “Kimseye kendinizi “sevdirmeye” kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi “sevilmeye” bırakmaktır... Önemli olan; hayatta “en çok şeye sahip olmak” değil, “en az şeye ihtiyaç duymaktır”.