Sayfa Yükleniyor...
Doğacak çocuk öz annesi olmayan bir başka kadının rahminde büyüdüğünden soy karışmasına neden oluyor. Bu nedenle taşıyıcı annelik dinen uygun değildir. Ayrıca, kocası dışında yabancı bir erkekten alınan sperm ile bir kadının gebeliğinin sağlanmasına yönelik sperm bankası yöntemiyle hamile kalınmasının da insanlık duygularını rencide etmesi ve zina unsurlarını taşıması sebebiyle caiz değildir.
Kadın veya erkekteki bir kusur sebebiyle, gebeliğin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı hallerde tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmada herhangi bir sakınca yoktur. Ancak bunun da belli şartları vardır. Döllendirilecek yumurta ve spermin, nikahlı eşlere ait olması ve döllenmiş olan yumurtanın, başka bir kadının rahminde değil yumurta sahibi annenin rahminde gelişmesi gerekiyor. Ayrıca bu işlemin, gerek anne-babanın; gerekse doğacak çocuğun ruhi ve akli sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisinin olmayacağının tıbben sabit olması koşulu ile caizdir.
Bu şartlar sağlandığı takdirde normal yoldan anne olması mümkün olmayan evli kadınların, çeşitli tıbbi yollarla gebeliklerinin sağlanmasında, İslami hükümler açısından herhangi bir sakınca yoktur.
Müslüman kimseye kızgınlıkla kafir demek caiz mi?
Tekfir, Müslüman olduğu bilinen bir kişiyi, inkar özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışından ötürü kafir saymak demektir. İrtidad ise Müslümanın dinden çıkması anlamına gelir.
Bu itibarla tekfir bir şahsın başkaları tarafından küfrüne hükmedilmesi, irtidad ise kişinin kendi irade ve ifadesiyle İslamdan ayrılmasıdır.
Bir Müslümanın kafir olduğuna hükmedilmesi onu pek ağır dünyevi ve uhrevi sonuçlara, müeyyide ve mahrumiyetlere mahkum etmek anlamına geldiğinden, tekfir konusunda çok titiz davranmak gerekir. Çünkü yersiz yapılan tekfir, fert açısından ağır sonuçlar doğurmasının yanında toplum hayatında kapatılamayacak yaraların açılmasına, birlik ve bütünlüğün zedelenmesine ve parçalanmaya sebep olur. Zira bu durumdaki bir kimse, gerçek durumunu Allah bilmekle birlikte, toplumda Müslüman muamelesi görmez, selamı alınmaz, kendisine selam verilmez, kestikleri yenilmez. Müslüman bir kadınla evlenmesine müsaade edilmez. Öldüğünde cenaze namazı kılınmaz. Müslüman kabristanına gömülmez.
Tekfir bu denli ağır sonuçlar doğurduğu içindir ki, Hz. Peygamber pek çok hadiste Ben Müslümanım diyeni küfürle suçlamaktan sakınmayı tavsiye etmiştir. Bir hadiste, Kim bir insanı kafir diye çağırırsa veya öyle olmadığı halde ey Allah düşmanı derse söylediği söz kendisine döner (Müslim, İman 27) buyurulurken, bir başka hadiste de şöyle denilmiştir: Bir insan Müslüman kardeşine ey kafir diye hitap ettiği zaman, ikisinden biri bu sözü üzerine almış olur. Şayet söylediği gibi ise küfür onda kalır, değilse söyleyene döner (Müslim, İman 26).
Bu hadislerden de anlaşılacağı gibi bir kimseyi küfürle itham ederken göz önünde bulundurulması gereken husus, o kimsenin küfür olan bir inancı yapıp yapmadığı veya küfür olan bir sözü söyleyip söylemediği ya da küfür ve irtidad gerektiren bir inanca inanıp inanmadığına dikkat etmek gerekir.
Onun için birine kızarken ya da şaka ile ona gelişi güzel olarak kafir demek uygun değildir. Şayet kişi bu sözü sadece o davranışa binaen kafir birisinin hareketlerine benzeterek söylüyorsa haram bir iş yapmış olur. Şayet bu sözünü söylerken Müslüman olan birisini kafir sayıyorsa o zaman Hz. Peygamberin yukarıdaki hadisinin hükmü kendisine döner.
Dolayısıyla günlük hayatta kullandığımız söz ve ifadelere dikkat etmemiz gerekir. Yoksa hafazanallah telafisi olmayan yola girebiliriz.
Günün Ayeti
Elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allahın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.
Hadid 23.
Günün Hadisi
Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.
Günün Sözü
Dünya gözü ile bakan, yüzü; gönül gözü ile bakan, özü görür.
Hz. Mevlana
Günün Duası
Allahım bugün helalından kazanan ve helalına harcayan kullarından eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Nübüvvet Nedir?
İnsanları Allahın beğendiği yola kavuşturmak, onlara doğru yolu göstermek için Allah tarafından seçilmiş kimselere verilen peygamberlik vazifesi demektir.
Günün Nüktesi
Daha üstün bir şeref var mıdır?
Hz. Ömer bir gün Şama gitmek üzere ashabı kiramdan bir grup ile yola çıktı. Bir deveden başka bir şeyi yoktu. Kölesi Muğire ile nöbetleşe deveye biniyordu. Bir saat kadar kendisi biniyor, kölesi deveyi çekiyor, sonra bir saat kadar köle biniyor, Hz. Ömer deveyi çekiyordu. Allahın hikmeti, tam Şama yaklaştıklarında deveye binme sırası Muğireye gelmişti. Ashab-ı kiram, Hz. Ömere deveye kendisinin binmesinin uygun olacağını söylediler.
Hz. Ömer de:
-Nöbet Muğiren indir. Benim deveye binme nöbetim geçti, buyurdu.
Ashab-ı kiram:
-Bugün Şama gireceğiz. Şehrin ileri gelenleri sizi atları üzerinde karşılayacaklar. Onların karşısında yaya olmanız münasip olmaz. Lütfedin de ricamızı kabul edin, dediler.
Hz. Ömer; bu sözden huzursuz olup:
-Hala bu evhamdan kurtulamadınız mı?
-İslam dininin yüceliğini böyle mi anladınız?
-Bize İslamın şerefi yetmez mi?
- İslamdan daha üstün ve şerefli bir şey var mıdır?
Allah bu izzeti ve devleti bize ihsan eylemiştir. İslam tacını başımıza, Resulullahın şeriat hırkasını sırtımıza, kelime-i şahadeti dilimize, Kuran-ı Kerimi kalbimize koymuştur. İslamın kıymetini anlamışız. Halka at ile elbise ile gösteriş yapmanın ne kıymeti vardır. Yalnız Resul-i Ekremin ümmeti olmak şerefi size yetmez mi, diye cevap verdi.