İslam, evlilik hayatında kocaya vermiş olduğu hak ve yetkilerin yanında, bir takım görev ve sorumluluklar da yüklemiştir. Bunlardan birisi de, kocanın eşinin temel ihtiyaçlarını makul ve normal ölçülerde karşılama ve giderme görevidir. Bu, evlilik akdinden doğan bir sorumluluktur. Kadının zengin veya fakir, müslim veya gayrimüslim olması bu görev ve sorumluluğu değiştirmez.
Kur’an-ı Kerim’de boşanmış ama iddet bekleyen kadına kocasının evinde ikamet etme hak veya yükümlülüğü getiren ve iddet süresince kadına zarar verilmemesini emreden ayetler vardır. Bu ayetler aynı zaman da kocaya eski eşine nafaka vermesini emretmektedir.
Söz konusu bu ayette yüce Mevla mealen şöyle buyurmaktadır: “Onları (iddetleri süresince) gücünüz nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda uygun bir şekilde anlaşın.” (Talak, 65/6).
Bu ayetten anlamından hareketle, İslam hukukçularına göre kadının kocası üzerindeki nafaka hakkı evlilik süresi ile evlilik sona erdiğinde ise iddet süresi ile kayıtlıdır. İddet dediğimiz üç ay hali bittiğinde ise nafaka sorumluluğu da bitmiş olur.
Banyonun lavabosunda abdest almamızda bir sakınca var mı?
Abdest alınan yerin temiz olması esas olup, necaset mahalli olan pis yerlerde abdest alınması mekruhtur. Ancak günümüzde temizlik amacıyla tanzim edilen mekânlarda genellikle banyo, lavabo ve klozetler birlikte yer almaktadır. Bu durumdaki banyolarda, necaset bulunmadığı için abdest almak veya banyo yapmakta sakınca yoktur.
Banyo, lavabo ve klozetlerin farklı mekânlarda yer aldığı evlerde, abdest almaya müsait bir yer varken, tuvalette abdest alınmaması daha uygun olur.
Sadece tuvalet amacıyla kullanılan mekânlarda abdest veya gusül abdesti almak zorunlu olduğu durumlarda, üzerine necaset sıçratmamaya özen gösterilmeli ve bunun için gerekli tedbirler alınmalıdır
Alışverişte pazarlığı kızıştırmak caiz mi?
Müşteri kızıştırarak fiyatın yükselmesini sağlamak dinen caiz değildir. Yani bir malın fiyatını yükseltmek amacıyla, o malı almaya niyetli olmadığı halde alacakmış gibi davranmak veya pazarlanmış bir malı almaya niyeti olmadığı halde sırf pazarlayan kişiyi almaya yönlendirmek için anlaşmalı olarak pazarlığı kızıştırmak dinen uygun değildir.
Kişi malının ne kadarını vasiyet edebilir?
Vefat edenin vasiyet ettiği para veya mal, bıraktığı terekenin, yani geride bıraktığı servetin üçte birini geçmiyorsa (çünkü vefat eden kimse ancak mirasının 1/3 ünü vasiyet etme hakkı vardır.) vasiyet ettiği malını mirasçılar vasiyet edilen yere vermek zorundadırlar. Ama üçte birini geçiyorsa üçte birinden fazla olan kısma engel olabilirler. Mesela vefat edenin bıraktığı miras 300 bin olsun. Bundan 100 bin hayır kurumuna verilmesi vasiyet edilmiş ise, bu 100 bin üçte birini geçmediği için vasiyet edilen kişi veya kuruma verilmek zorundadır.
Tabi bu vasiyet mirasçı olmayanlar için geçerlidir. Çünkü İslam fıkhına göre ölünün mirasından miras alacak kimseye aynı zamanda vasiyet etmek caiz değildir. Edilse bile vasiyet geçersizdir.
Günün Ayeti
“İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuk yapmayı istemeyenlere nasip ederiz. Sonunda kazançlı çıkanlar, fenalıktan sakınanlardır.”
Kasas, 28/8.
Günün Hadisi
“Farz namazlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.”
(Müslim, “Sıyâm”, 202.)
Günün Sözü
Kanaatkârlık, fakiri zengin, tamahkârlık ise zengini fakir yapar.
Günün Duası
Allah’ım, evimizden, ailemizden ve de iş yerimizden huzuru eksik etme.
Bunları biliyor muyuz?
Seyyid kime denir?
Nesebi Hz. Hüseyin yoluyla Rasûlüllaha ulaşan kimseye verilen sıfattır.
Günün Nüktesi
Efendimiz Sordu…
Hz. Peygamber sahibelere sordu:
“Hanginiz mirasçısının malını kendi malından çok sever?”
Sahabeler:
“Ey Allah'ın Elçisi!
Hepimiz kendi malımızı daha çok severiz” dediler.
Resul-i Ekrem şöyle buyurdu:
“Hayır. Mirasçısının malını kendi malından daha çok sevmeyen kimse yoktur.
İnsanın kendi malı, ahirete gönderdiğidir; göndermedikleri ise mirasçıların malıdır.”