İslam’da mezar şeklinin bir standardı var mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 14.05.2022 08:20
  • Güncelleme Tarihi :
İslam’da mezar şeklinin bir standardı var mı? yazının resmi

İslam dini, hayatında olduğu gibi ölümünde de insana gereken değeri vermiş, saygıyı göstermiş ve öldüğü andan itibaren ona yapılacak muameleyi de belirlemiştir. Bu anlamda İslam dini, kabir ve kabristanın düzenli ve tertipli yapılmasını, temiz tutulmasını ve yeşillendirilmesini, hayatta bulunan insanların ölülere karşı bir vefa borcu olarak görür.

Ancak kabirlerin yükseltilmesi, üzerine kubbeli binalar yapılması, taşına övücü veya kaderden şikáyet edici sözler yazılması yasaklanmıştır. Buna karşılık mezarın bir-iki karış yükseltilmesi, israfa kaçmadan ve tevhid inancına zarar vermeyecek şekilde yapılmasında bir sakınca yoktur.

Müslüman kişinin Müslüman olmayan kişiye içki satmak caiz mi?

fıkhına göre bir kimsenin herhangi bir malı satabilmesi için, önce o mala sahip olması gerekir. Sahip olunmayan bir şeyin satılabilmesi, şüphesiz söz konusu değildir.

İslamî hükümlere göre, domuz eti, sarhoşluk veren içki ve benzerleri mallar Müslüman’ın sahip olabileceği mütekavvim bir mal değildir. Müslüman bunları satın alamaz, imal edemez ve edinemez.

Bu itibarla, bir Müslüman’ın, müşteriler gayr-ı Müslim bile olsa, bu tür haram malların ticaretini yapması, dinen caiz değildir. Yani Müslüman bir kimse Müslüman olmayan kimseye içki satması caiz değildir.

Abdestsiz Ayetül Kürsi ve İhlas suresini okumak caiz mi?

Kur’an-ı Kerimi abdestsiz tutmak ya da taşımak dinen caiz değildir. Ancak abdest yokken Kur’an-ı kerime dokunmadan ezberden okumanın bir sakıncası yoktur.

Buna göre kişi abdestli olarak Ayetel Kürsiyi, ihlas suresini ya da bir başka ayet veya sureyi okuyabileceği gibi abdestiz olarak da kurana dokunmadan bunları ezberden okuyabilir. Ancak tabii ki müslümanın her daim abdestli olması ya da abdestli olarak bu kısa sureleri okuması daha evladır.

Peygamberler dışında mucize gösteren insan olmuş mu?

Mucize, dini bir terim olarak, insanların benzerini meydana getirmekten aciz kalacakları, peygamberlik iddiasında bulunan zattan âdetin hilâfına ve tabiat kanunlarının aksine olarak ve meydan okuma üslûbu ile zuhur eden harikulâde olay demektir.

Mucizeyi peygamberler Allah’ın yardımı ile nübüvvet davalarını ispat ve doğrulamak amacıyla gösterirler. Onun için herhangi bir olayın mucize olabilmesi için onun nübüvvet görevi verilmiş kişilerin elinde ortaya çıkması gerekir.

gerçekte Allah’ın dilemesidir. “peygamber mucizesi” denilmesi mecazîdir. Mucizenin, tabiat kanunlarının çok üstünde ve onlara aykırı olması, iddiaya uygun olarak ortaya konulması, bir yalanlama ya da inkârdan sonra meydana gelmesi ve insanoğlunun aciz kaldığı bir olay türünden gerçekleşmesi gerekir.

Davalarını tebliğ ederken itiraz karşısında peygamberler Allah’ın izni ve yardımı ile mucize göstermişlerdir. Hz. Peygamberin ayı ikiye bölmesi, Hz. Musa’nın denizi asası ile ikiye bölmesi, Hz. İsa’nın annesinin kucağındayken konuşması bunun örnekleridir.

Buna göre mucizeyi peygamberler dışındaki insanlar gösteremezler. Mucize sadece peygamberlere has bir özelliktir.

Günün Ayeti

Allah dilediği kimselere rızkı bollaştırır da daraltır da. Onlar dünya hayatıyla sevinip mutlu oluyorlar, oysa âhiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir.

Ra’d, 13/26.

Günün Hadisi

“Temizlik imanın yarısıdır. el-Hamdü lillâh duası mizanı, sübhânallahi ve’l-hamdü lillâhi zikri ise yer ile göklerin arasını sevap ile doldurur.”

“Tahâret”, 1.

Günün Sözü

ilgi ile dinlemek insana en büyük ikramdır.

Hz. Mevlana

Günün Duası

hiçbir insanın ahını, hakkını ve bedduasını almadan ahirete intikal etmeyi nasip eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Delîl-i Zannî Nedir?

Manası açıkça anlaşılmayan, tek bir manaya, delâlet etmeyen ayet ve tek bir Sahâbî tarafından bildirilen, manası açık hadîs-i şerîf demektir.

Günün Nüktesi

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk…

Bir yaz günüydü. Ezan vakti yaklaşmıştı. Halife Hz. Ömer ağır ağır camiye gidiyordu. Bu sırada bir çocuğun süratli adımlarla yürüdüğünü gördü. Acaba çocuğun bir ihtiyacı mı vardı; bu telaşın sebebi neydi?

Halife Ömer çocuğu sordu:

- Yavrucuğum! Nedir bu telaşın, bir derdin mi var, niçin bu kadar hızlı gidiyorsun?

- Camiye gidiyorum, amcacığım, diye cevap verdi.

- Yavrucuğum! Daha senin yaşın küçük. Sana namaz farz değil. Niçin bu kadar telaşlanıyorsun?

Çocuk onu ayıplar gibi hayret dolu bakışlarla Halife’ye baktı ve şöyle dedi:

- Bu işin hiç küçüğü büyüğü olur mu? Hem bu yaşta namaza alışmazsam büyüğünce kılmak zor gelebilir.

Halife Hz. Ömer’i bir düşüncedir aldı. Gözleri buğulandı ve ağzından şu cümleler döküldü.

- Ey Rabbim! Bu çocuk ne akıllı, ne iyi bir çocuk. Büyüklerde bulunması gereken ruhu taşıyor.

İslam’da mezar şeklinin bir standardı var mı?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık