İslam’da mirastan mahrum etme var mıdır?


  • Oluşturulma Tarihi : 03.02.2015 07:38
  • Güncelleme Tarihi :
İslam’da mirastan mahrum etme var mıdır?   yazının resmi

     Dinimiz miras hukukuna büyük önem vermiştir. Gerek Kur’an-ı Kerimde, gerekse hadis-i şeriflerde miras bırakan kimsenin durumu, nasıl hareket edeceği, mirası hak edecek kimselerin kimler olduğu, ne şekilde ve ne kadar miras alacakları teferruatlı bir şekilde anlatılmıştır.

        Miras meselesi, ayrıca İslami ilimler arasında mühim bir mevki tutmuş, İslam hukukunda  “feraiz” adıyla anılır olmuştur. Feraiz hakkında da müstakil olarak pek çok kitap yazıldığı gibi, fıkıh kitaplarında da başlı başına bir bölüm olarak işlenmiş, mirasın taksimi hususunda ince hesaplar yapılarak, yanlışlığa meydan verilmemeye gayret edilmiştir.

        Miras meselesine dikkat etmeyen, bu vesileyle de mirasçılar arasında anlaşmazlıklara sebep olan kimseler, kul hakkına riayet etmediklerinden hem dini bir sorumluluk altına girerler, hem de akraba olan mirasçılar arasında devam etmesi gereken akrabalık bağına zarar verirler. Miras meselesinde ilk önemli vazife, malını miras olarak bırakacak kimseye düşmektedir.

        Hayattayken malının bir kısmını çocuklarından birisine bağışlayarak, kardeşler veya diğer mirasçılar arasında bir kin ve nefretin doğmasına sebep olmak yahut malının büyük bir kısmını sağlığındayken vasiyet ederek bir şahsa yahut bir kuruma bırakmak mirasçılar arasında anlaşmazlıklara, kavgalara yol açar.

         İnanç bakımından bir insanın mirastan mahrum bırakılabilmesi için her şeyden önce, o kişinin -Allah korusun- dinden çıkmış, irtidat etmiş olması lazımdır. Yoksa bir insanın günahkar olması, birtakım dini vazifelerini ihmal etmesi mirastan mahrum bırakılmasını gerektirmez. Baba da olsa kişi evladını mirastan mahrum bırakamaz.

       Kaldı ki kişinin çocuklarına böyle bir ceza vermesi, müspet bir ıslah yolu da değildir.

Diğer taraftan mirası hak edecek kimseler ne kadar varlıklı olursa olsunlar, bu zenginlikleri, onları mirastan uzak kılacak bir gerekçe olamaz.

       Durum böyle olmakla beraber,  insan, servetinde istediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir. Lakin yukarıda da belirttiğimiz gibi, bazı haksızlıklara meydan vermemesi de gerekir. Yani kişi hayattayken malını dinen haram olmayacak işlerde istediği gibi harcaya bilir, dağıtabilir…  Ama öldükten sonra mirasçılarından birisini mirastan mahrum etmesi hususunda vasiyet etmesi uygun değildir. Böyle bir vasiyeti olsa dahi geçersizdir.

 Mezarlığa gidildiğinde mezardakilere selam verilir mi?

        Hz. Peygamberin Mezarlıkları ziyaret ettiği ve bu ziyaretlerinde de ölülere selam verdiği dini kaynaklarımızda vardır.  Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: "Ey Mü'minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız."

         Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır.

         Aynı şekilde Hz. Peygamber Bedir'de ölenlere seslendiğinde, seni duyuyorlar mı ey Allah'ın resulü, diye soran Hz. Ömer'e "Onlar beni senden daha iyi duyuyorlar"  diye cevap vermiştir.   

          Dolayısıyla ölüler mezarları ziyaret edildiği vakit kendilerine selam verildiğinde dua ve Kur’an okunduğunda bizi duyarlar ama cevap veremezler. Onun için mezarlığa gidildiğinde mezardakilere selam verilmelidir.

 İnsan dünyada yaptıklarının hesabını kabirde mi mahşerde mi verir?

           Dinen ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek hayata, kabir hayatı denir. Hz. Peygamber, “Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse o duraktan kurtulursa, sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulmazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır.” (Tirmizi, Zühd 5) şeklinde buyurarak, ahiret hayatının ölümle başladığını bizlere bildirmiştir.

   İnsanı öldükten sonra kabirde sorgulayacak melekler Münker ve Nekirdir. Bu melekler ölünün kendisine gelerek “Rabb’in kimdir?”, “Peygamberin kimdir?” “Dinin nedir?” diye soracak, iman ve güzel amel sahipleri, bu sorulara doğru cevaplar verecekler ve kendilerine cennet kapıları açılarak gösterilecektir.

   Kâfir ve münafıklar ise bu sorulara doğru cevap veremeyecek, onlara da cehennem kapıları açılarak cehennem gösterilecektir. Kâfirler ve münafıklar kabirde acı ve sıkıntı içinde azap görürlerken, müminler nimetler içerisinde mutlu ve sıkıntısız bir hayat süreceklerdir.

       Ancak insan, bu dünyadayken yaptıkları veya yapmadıklarından dolayı mahşerde mahkeme-i kübrada hesap verecektir. Buradaki hesaptan sonra insanlar mükâfatlandırılmak için cennete cezalandırılmak içinse cehenneme gönderilecektir.

 Günün Ayeti

Cahillerden yüz çevir.

Günün Hadisi

 "Kim Allah Teâla rızası için bir derece tevazu izhar eder (alçak gönüllü) olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de Allah'a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece alçaltır, böylece onu esfel-i safilîne (aşağıların aşağısına) atar."

Kütüb-i Sitte, 7235

 Günün Sözü

“Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yalnız kalırlar.”

Newton

 Günün Duası

Ya rabbi bugün beni ve sevdiklerimi hayırsız ve bereketsiz bir kazançtan koruBunları biliyor muyuz?

Ashab Ne Demektir?

Hz. Peygamber’i gören ve onunla sohbet eden Müslümanlar demektir.

 

 Günün Nüktesi

Kardeşini günaha sokmak…

Hz. Peygamber, sahabelere misafirlikle ilgili olarak şunu söyler:

– “Bir müslümanın din kardeşinin yanında onu günaha sokacak kadar kalması helâl değildir.”

Ashâb–ı kirâm:

– Yâ Resûlallah! İnsan din kardeşini nasıl günaha sokar? diye sorunca:

– “Misafirini ağırlayacak bir şeyi bulunmayan kimsenin yanında oturup kalmakla” buyurdu. (

  Müslim, Lukata 15, 16.

İslam’da mirastan mahrum etme var mıdır?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık