Sayfa Yükleniyor...
İslam fıkhına göre bir kimsenin herhangi bir malı satabilmesi için, önce o mala sahip olması gerekir. Sahip olunmayan bir şeyin satılabilmesi, şüphesiz söz konusu değildir.
İslamî hükümlere göre, domuz eti, sarhoşluk veren içki ve benzerleri mallar Müslümanın sahip olabileceği mütekavvim bir mal değildir. Müslüman bunları satın alamaz, imal edemez ve edinemez.
Bu itibarla, bir Müslümanın, müşteriler gayr-ı Müslim bile olsa, bu tür haram malların ticaretini yapması, dinen caiz değildir.
İnsanlar ahirette bu dünyadaki isimleri ile mi çağırılacaklar?
Yeni doğan çocuğa güzel bir isim koymak anne ve babaların en önemli görevlerindendir. Çocuğa konulan isim hem bu dünyada hem de ahirette geçerlidir.
Hz. Peygamber sadece çocukların değil, büyük insanların ismiyle dahi ilgilenmiştir. Kötü bulduğu bazı isimleri değiştirme yoluna gitmiştir. Yine konulması gereken güzel isimler hakkında bilgiler vermiş, zaman zaman bizzat kendileri çocuklara isimler vermiştir. Hz. Peygamber güzel isim koymanın önemini bir sözünde şöyle ifade etmektedir: Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyun. Bu çağırma işlemini Allah'ın görevlendirdiği bir melek Allahın izniyle yapacaktır. Hiç kimse kıyamet günü Allahın hoşlanmayacağı isimle ahirete gitmek istemez. Öyleyse kötü olan isimlerin çocuklara verilmemesi gerekir.
Namaz kılmayan kişinin nikahı geçerli olur mu?
Namaz kılmayan insanın inancına bakılır, kılmayış sebebine nazar edilir. Namazı kılmayışı farz olduğuna inanmayışından mıdır, yoksa tembellik ve ihmalden midir? Şayet (Allah korusun) namazın farz olduğuna inanmayışından kılmıyorsa imanı gider, küfre düşmüş olur. Kendisine ne kız verilir ne de kıydığı nikah geçerli olur. Yani nikahı evliliği geçersiz olur. Zira Allahın açık ve kesin olan bir emrini inkâr etmiş, bu inkârıyla da imandan çıkmış, mürted olmuştur.
Ancak, inkardan değil de, ihmal ve tembellikten kılmıyorsa ki günümüzde kılmayan Müslümanları öyledir. O zaman bu kişi namazı kılmadığı için iman sahibi günahkâr bir Müslüman sayılır.
Günahkâr Müslümanın da nikahı geçerlidir. Şu kadar var ki, namazında, niyazında olan bir mümine, kız verip, akrabalık tesis etmek daha münasip ve uygun olur.
Korkutmak niyetiyle hanıma boşsun demek nikaha zarar verir mi?
Boşamada korkutmak veya şaka niyetiyle söz söylemek hükmü değiştirmez. Ağızdan çıkan kelimenin delâlet ettiği manaya bakılır. Şayet kelime boşanma manasına geliyorsa hükmü carî olur, seni boşadım, diyen adamın karısı bir talâk ile boş olur. Niyeti ister korkutmak, ister şaka olsun hükme bir etkisi olmaz. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir hadisi Şerifinde Üç şeyin ciddisi de ciddidir şakası da ciddidir. Nikah Talak ve Ridde (dinden dönme) buyurmaktadır. Onun için ister şaka ister korkutma niyeti ile söylensin hanıma sen boşsun demek dinen nikahı düşürür.
Bu söz bir defa bir boşama için söylenmişse bir talak gitmiş demektir. Şayet bu iki defa söylenmişse durum daha da ciddileşir, ama üçü de söylenmişse boşama tümüyle vaki olmuş, bir arada yaşamak da böylece yok olmuş olur.
Bu bakımdan âile reisleri boşama kelimesiyle korkutmaya ve şaka yapmaya asla yaklaşmamalı, dillerini bu gibi tehlikeli sözlere alıştırmamalıdır. Başka sözle, değişik manaya gelen cümlelerle korkutmalı, ihtar ve ikazda bulunmalıdır.
Günün Ayeti
Allah, size evlerinizi güvenlik ve huzur bulacağınız yerler kıldı.
Günün Hadisi
İhtiyar kimsenin kalbi iki şeyin sevgisinde daima gençtir: Hayat sevgisi, çok mal sevgisi.
Günün Sözü
Başarı: Baş olmak için arı gibi çalışmak gerekir.
Mümin Sekman
Günün Duası
Allahım bugün bizi dünyayı da ahretti de kazananlardan eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Hadîs-i Mütevâtir nedir?
Birçok Sahabenin Peygamber efendimizden ve başka bir çok kimsenin de bunlardan işittiği ve kitâba yazılıncaya kadar, böyle pek çok kimsenin haber verdiği hadîs-i şerîfler. Mütevâtir hadîsleri rivâyet edenlerin yalan üzerinde sözbirliği yapmaları mümkün değildir.
Günün Nüktesi
Evladın Baba Üzerindeki Hakları
Bir adamın oğlu, babasına itaat etmiyordu. Adam, belki Halife bir çaresini bulur diye oğlunu, Halife Ömerin huzuruna getirdi. Çocuğa, babaya itaatin faziletlerinden bahseden Hz. Ömer:
Babana niçin itaat etmiyorsun? dedi. Çocuk, Hz. Ömeri dikkatle dinledikten sonra:
Ya Ömer! Babanın evlat üzerinde bu kadar hakkı var da, evladın baba üzerinde hiç mi hakkı yok, dedi.
Hazreti Ömer:
Olmaz olur mu?
Babanın vazifeleri de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Doğduğu zaman güzel bir isim koymak, dinini, diyanetini öğretmek, kitabullahı öğretmek, daha sonra, zamanı geldiğinde Müslüman ve iffetli bir hanımla evlendirmek, diye saydılar.
Bunları dinleyen evlât:
Ya Ömer sorar mısınız babama, bunlardan hangi birini bana yapmıştır, dedi.
Hazreti Ömer, çocuğun babasına dönüp:
Bu vazifelerini yerine getirdin mi? diye sordu. Adam gayet mahcup bir vaziyette:
Hayır ya Ömer, yerine getirmedim, deyince Halife çok hiddetlendi ve:
Demek ki, oğlun sana değil, sen oğluna isyan etmişsin. Bir de gelmiş oğlum beni dinlemiyor, diyorsun.