Sayfa Yükleniyor...
İslamiyet boşanma hakkını erkeğe vermiştir. Zira boşama gibi yuvayı bir anda yıkma salâhiyeti, çoğu zaman hissî hareket edebilen kadına verilmesi durumunda boşamaların artması yuvaların erken yıkılması kuvvetli muhtemeldir.
Şayet erkeğe ait bu hak aynı şekilde kadına da verilmiş olsaydı, yuva yıkımı sık sık vaki olur, her öfke ve hiddet zamanında boşama kelimesini kullanacak kadın yuvayı ayakta tutamaz, yıkıverirdi. Kadının bu hissiliğindendir ki, atasözlerinde her zaman kadında his, erkekte akıl hâkimdir denmiş, hissîliği fazla olan tarafa boşama hakkı ilk anda verilmemiştir.
Bununla beraber İslam kadını, bu haktan büsbütün mahrum da bırakmamıştır. Nitekim Hanefi Mezhebine göre Nikâh sırasında kadın isterse boşama hakkını isteyebilir. Bu hakta diretmesi durumunda koca vermeyecek olursa kadın bu kişi ile evlenmeyebilir.
Erkek nikâh esnasında verdiği bu boşama hakkını sonradan pişmanlık eseri gösterip de geri alamaz. Ne söz vermişse ona sadık kalmaya mecbur ve mahkûmdur.
Yani nikâhtan sonra ben bu hakkı geri aldım diyemez. Verilen bu boşama hakkı da üç boşamadan erkek açısından bir şey eksiltmez. İki taraftan ister kadın ister erkek fark etmeksizin boşamayı veren nikâhı düşürmüş olur. Aynı zaman da kaç talak verilirse o kadar sayı üç talaktan düşmüş olur.
İnsanlar ahirette bu dünyadaki isimleri ile mi çağırılacaklar?
Yeni doğan çocuğa güzel bir isim koymak anne ve babaların en önemli görevlerindendir. Çocuğa konulan isim hem bu dünyada hem de ahirette geçerlidir.
Hz. Peygamber sadece çocukların değil, büyük insanların ismiyle dahi ilgilenmiştir. Bunun için de kötü bulduğu bazı isimleri değiştirme yoluna gitmiştir. Yine konulması gereken güzel isimler hakkında bilgiler vermiş, zaman zaman bizzat kendileri çocuklara isimler vermiştir.
Hz. Peygamber güzel isim koymanın önemini bir sözünde şöyle ifade etmektedir:Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyun.
Bu çağırma işlemini Allah'ın görevlendirdiği bir melek Allahın izniyle yapacaktır. Hiç kimse kıyamet günü Allahın hoşlanmayacağı isimle ahirete gitmek istemez. Öyleyse kötü olan isimlerin çocuklara verilmemesi gerekir.
Vade farkı koymak faize girer mi?
Bir malı peşin fiyatına satmak nasıl caiz ve makul ise veresiye fiyatına zamlı satmak da öyle câiz ve makuldür. Zira veresiye satışta malın karşılığı olan bedel bir kaç ay geciktirilmektedir. Diğer bir ifade ile uzatılmaktadır. Dolayısıyla vade uzayınca malı satanın bir zararı söz konusu olmaktadır. Bu zararını telafi etmek için malın fiyatını bir miktar yükseltmesinde dinen bir sakınca yoktur.
Ama bunu yaparken iki tarafta peşin fiyata mı yoksa vadeli fiyata mı anlaştıklarını alış veriş esnasında söylemeleri ve bunun üzerinde anlaşmaları gerekir. Şayet böyle olmazsa o zaman bu alış- veriş geçersiz olur.
Fazilet bakımından, adak kurbanı için hayvanların erkek veya dişi olması arasında bir fark var mıdır?
Hz. Peygamber'in hadis ve uygulamalarında, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın kurbanlık hayvanların vasıfları belirlenmiştir. Bu itibarla kurban olup olmaması açısından hayvanların erkek veya dişi olması arasında bir fark yoktur.
Ancak, toplumun ihtiyaç ve anlayışları göz önünde bulundurularak, küçükbaş hayvanlarda erkeğinin, sığır cinsinde ise dişisinin kurban edilmesinin faziletli olduğu kabul edilmiştir. Bu görüşler, toplum menfaati göz önünde bulundurularak ortaya konmuştur.
Günün Ayeti
Allah, size evlerinizi güvenlik ve huzur bulacağınız yerler kıldı.
Günün Hadis-i
Anne ve babasına veya onlardan sadece birine, yaşlılık günlerinde yetişip de Cennete giremeyen kimseye yazıklar olsun.
Günün Sözü
"Bazen arkasına dönüp bakması gerekir insanın; Nerden geldiğini unutmaması için."
Şems-i Tebrizi
Günün Duası
Allah'ım zenginliğin de fakirliğin de şerrinden sana sığınırım.
Bunları biliyor muyuz?
Sefih Kime Denir?
Malını yerli yersiz saçıp savuran kimseye denir?
Günün Nüktesi
Allahtan kork ve sabret
Enes bin Malikten rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber, çocuğunun mezarı başında feryat ederek ağlayan bir kadının yanından geçti.
Ona: "- Allahtan kork ve sabret!" buyurdu.
Kadın: Çek git başımdan; zira benim başıma gelen felâket senin başına gelmemiştir, dedi. Kadın Efendimizi tanıyamamıştı. Kendisine, onun Allah Resulü olduğunu söylediler. Bunu duyar duymaz Peygamberimizin kapısına koştu. Orada kendisini engelleyen herhangi bir kimse olmadığı için doğrudan Efendimizin huzuruna çıktı ve özür beyan ederek:
Ya Resûlallâh sizi tanıyamadım, dedi.
Allah Resulü:
"- Hakikî sabır, felâketin ilk anında gösterilendir!" buyurdu. (Buhârî, Cenâiz, 32)
Sabır, başa gelen bir musibet anında birden tehevvüre kapılarak daha sonra pişman olunacak işler yapmayı engelleyen bir teskin ve teselli vasıtasıdır. Bu sebeple asıl sabır, musibetin ilk anında gösterilendir.