Ölen kişi kabre konduktan sonra, oraya iyi amellerle ve sevaplarla gelebildiyse sevinçli ve mutlu olur. Kötü amellerle gelmişse şüphesiz bunun sıkıntısını yaşar. Kabirde kişiyi sorgulamak için Münker ve Nekir isminde iki sorgu meleği gelir. Şayet sorgulanan kişi mümün ise onların sorularına rahatlıkla cevap verir. Bu sorgu neticesinde takvalı mü’minin kabri genişler. Cennet bahçelerinden bir bahçe olur. Kabirden cennete bir pencere açılır, oradan kıyamete kadar cennet nimetlerini tadar da tadar.
Ancak ölen kişi mümin değilse yani inanmayan bir kimse ise Münker ve Nekirden korkar ve sorulara doğru cevap veremez. Meleklere doğru cevap veremediği gibi aynı zaman da kabir onun üzerine daraltılır. Azap üzerine azap görür. Bunun da ötesinde cehennemdeki yeri günde iki defa ona gösterilir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir hadisi Şerifinde bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Kul kabrine konulup, yakınları da ondan ayrılınca ki, o geri dönenlerin ayak seslerini işitir. Kendisine iki melek (Münker ve Nekir) gelir. Onu oturtup: “Muhammed denen kimse hakkında ne diyordun?” diye sorarlar. Kişi, Mümin ise bu soruya: “Şahadet ederim ki, o Allah’ın kulu ve elçisidir!” diye cevap verir. Ona: “Cehennemdeki yerine bak! Allah orayı cennette bir mekana tebdil etti” denir. (adam bakar) her ikisini de görür. Allah da ona, kabrinden cennette bakan bir pencere açar. Eğer ölen kafir ve münafık ise sorduğunuz zatı bilmiyorum. Ben de herkesin söylediğini söylüyorum! diye cevap verir. Kendisine “Anlamadın ve uymadın denir. Sonra kulaklarının arasına demirden bir sopayla vurulur. (sopanın acısıyla) öyle bir çığlık atar ki onu insan ve cin dışındaki herkes duyar.” (Buhâri, “Cenâiz”, 68, 87.) Buna göre kişi öldükten sonra kabirde kendisine gideceği yer olan cennet ya da cehennem gösterilir.
Eti yenen kara hayvanlarının etlerinin helal olması için, usûlüne uygun olarak kesilmesi gerekir. Usulüne uygun kesim, Hanefilere göre besmele çekilerek, hayvanın nefes ve yemek boruları ile şah damarının veya iki şah damarından birinin kesilmesi şeklinde yapılır. Besmelenin kasten terk edilmesi hâlinde kesilen hayvanın eti Hanefilere göre haram olur. Ama unutarak terk edilirse helâldir. Şâfiîler besmelenin kasten terk edilmesi halinde de etin yenilebileceği görüşündedirler. Sığır, manda, koyun ve keçi cinsinden hayvanlar yatırılıp çenelerinin hemen altından boğazlanmak suretiyle (zebh), deve ise göğsünün hemen üzerinden kesilir (nahr) ve hayvanın kanının iyice akması için bir süre beklenilir.
Kesimden önce bıçak ve benzeri kesici âletlerin hayvanın gözünden uzak bir yerde bilenmeleri sünnettir. Hayvanlardan biri, diğerinin gözü önünde kesilmemelidir.
Yemin, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda ileri sürülen bir iddiayı kuvvetlendirmek için Allah’ın isim veya sıfatlarından birisini şahit tutarak verilen sözdür. Bu yeminin geçerli olması için yemin eden kişinin akil baliğ olması ve Allah’ın adını zikrederek yapması gerekir. Ayrıca bu yemini tehdit altında yapmamış olması gerekir. Bu bağlamda yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına dair yemin eden kişi bu yeminini yerine getirmelidir. Şayet yemini bozarsa da onun kefaretini vermek zorundadır. Buna göre sinirli haldeyken yemin eden kimse yemini ederken aklı başındaysa ve ettiği yemini hatırlıyorsa bu yemin geçerlidir. Yemini bozmaması gerekir. Şayet yemini bozarsa ceza olarak da yemin kefareti vermesi gerekir.
Günün Ayeti
Dünya hayatı kâfirlere cazip görünür. Bunlar müminler ile alay ederler. Oysa Allah'ın azabından sakınanlar, Kıyamet günü, kâfirlerden üstün konumdadırlar. Allah dilediğine hesapsız olarak rızık verir.
Bakara, 2/212.
Günün Hadisi
Şakada olsa yalan söylemeyin.
Ebû Dâvûd, “Edeb”, 7.
Günün Sözü
İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
Hz. Mevlana
Günün Duası
Allah’ım bizi Müslüman olarak yarattın, Müslüman olarak yaşat, Müslüman olarak vefat ettir.
Bunları biliyor muyuz?
Çıhâr Yâr-ı Güzîn Nedir?
Hz. Peygamberin dört seçkin ve büyük halîfesi olan Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali demek.
Günün Nüktesi
Babadan Oğullarına Ders…
Bir zamanlar 4 oğlu olan bir adam varmış. Çocuklarının çok erken karar vermemeleri ve önyargılı olmamaları için onları bu konuda eğitmek istemiş. Her birinden uzak bir yerde duran ağacın yanına gidip ona bakmalarını istemiş.
İlk oğlu kışın gitmiş. İkincisi ilkbahar, üçüncüsü yazın ve sonuncusu sonbaharda. Geri döndüklerinde hepsini bir araya çağırmış ve ne gördüklerini sormuş. İlk oğlan “ağacın çok çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu” söylemiş.
İkinci oğlu “hayır, yeşillikle doluydu ve canlıydı” demiş.
Üçüncü oğlan başka fikirdeymiş. “Çiçekleri vardı ve kokusuyla, görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki, daha önce hiç böyle bir şey görmedim” demiş.
Sonuncu oğulsa “hepsinin haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat dolu olduğunu” ifade etmiş.
Yaşlı adam, oğullarının hepsinin haklı olduğunu söylemiş. Çünkü hepsi farklı mevsimlerde ağacı görmeye gitmiş. Onlara bu dersle, bir ağacı veya bir insanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını anlatmaya çalışmış, ya da neye sahip olmadıklarını.
“Gerçekleri ancak sonunda 4 mevsimi gördükten sonra görürsünüz. Eğer kışın vazgeçersen ilkbaharın nimetinden olursun, yazın güzelliğinden ve sonbaharın bütünlüğünden de.”
Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri parçalamasına izin vermeyin. Hayatınızı bir mevsim (bir dönem) yüzünden yargılamayın.