2

Kerahet vaktinde Tahiyyetü'l mescit namazı kılmak caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 05.10.2019 07:55
  • Güncelleme Tarihi :

Mescidi/Camiyi selamlama namazıdır. Camiye giren kimsenin, mescidlerin sahibi olan Allah’a saygı ve ta’zim amacıyla iki rekat namaz kılması anlamına gelir ki Hz. Peygamber, “Biriniz mescide girdiğinde, oturmadan önce iki rekat namaz kılsın.”(Buhari, “Salat”, 60.) buyurmuştur. Buna göre Camiye girdiğimizde kerahet vakti değilse iki rekat mescidi selamlama namazı kılmamız sünnettir. Şafii Mezhebine göre, camiyi girildiği her an Tahiyyetü’l mescit namazı kılınabilir ve bu namaz için kerahet vakti yoktur.
Baliğ olmayan çocuğun adağı geçerli olur mu?
Adağın geçerli olabilmesi için adakta bulunan kimsenin Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına ermiş olması gerekir. Çünkü adakta bulunma sonuç itibariyle ibadet grubunda yer aldığı için tam eda ehliyeti gerekir. Dini bir hükümle yükümlü olmadıkları için çocuğun ve akıl hastası kişilerin adakları geçerli değildir. Ancak yine de bu adağı yerine getirmek isterse bir sakınca yoktur. 
Sağlık problemi olan kimsenin abdest alırken yardım alması caiz mi?
Bedenle yapılan ibadetlerde aslolan kişinin tek başına bu ibadeti yapmasıdır. Bu anlamda kişinin tek başına abdest alması mümkün ise başkasından yardım alarak abdest alması mekruhtur. Çünkü bunda ibadete aykırı olan bir nevi kibirlenme vardır. Ancak kişinin her hangi bir fiziki rahatsızlığı varsa abdest alırken başkasından yardım almasında dini anlamda bir sakınca yoktur.
Mezarlıkları ziyaret etmenin bir şekli var mıdır?
Mezarlıkların ziyaret edilmesi, bu vesileyle ölünün hatırlanması ve orada yatanlardan ibret alınması dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır. Ancak, kabir ve türbe ziyaretlerinde İslam’ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen itikadi bakımdan da zararlı olan tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir. Türbelerde yatan kişilerin duaları kabul ettiğine, ilahi kudretlerinin olduğuna inanmak; bu ziyaretleri dini bir vecibe gibi telakki etmek; bez bağlamak; mum yakmak; tevhid dini olan İslam ile bağdaştırılamaz. Buna göre kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Kabrin yanına gelince de Hazreti Peygamberin tavsiye ettiği gibi; “Mü’minler yurdunun sakinleri sizlere selam olsun. İnşaallah biz de size katılacağız. Bizler ve sizler için Allah’tan afiyet dilerim” demelidir. Kabir ziyaretinde bulunan kişinin ölü için dua etmesi ve Kur’an okuyarak sevabını orada bulunanların ruhlarına bağışlaması uygun olur. Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü yapmak ağıt yakmak ise uygun bir davranış değildir.
Günün Ayeti
Kim Allah’a ve peygamberine itaat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır. Fetih, 48/17.
Günün Hadisi
Kim bir şey yer ve “Bana bu yiyeceği yediren ve tarafımdan hiçbir güç ve kuvvet olmadan bunu bana rızık kılan Allah’a hamdolsun” derse geçmiş günahları affolunur. Ebu Davud, “Libas”, 1.
Günün Sözü
Allah, dinini düzelten kişinin dünyasını da düzeltir. Hz. Ali
Günün Duası
Allah’ım bugün dinime, ülkeme, milletime ve de aileme faydalı bir iş yapmayı nasip et
Bunları biliyor muyuz?
Celse-i Hafife Nedir?
İkinci secdeyi yapıp kıyama kalkmadan önce olan kısa oturma demektir.
Günün Nüktesi
Mal Çekici ve Tatlıdır...
Hakim İbni Hizam şöyle dedi: Resulullah’tan mal istedim, verdi. Bir daha istedim, yine verdi. Tekrar istedim, tekrar verdi.” Sonra şöyle buyurdu “Ey Hakim! Gerçekten şu mal çekici ve tatlıdır. Kim onu hırs göstermeksizin alırsa, o malda kendisine bereket verilir. Kim de ona göz dikerek hırs ile alırsa, o malın bereketi olmaz. Böylesi kişi, yiyip yiyip de bir türlü doymayan obur gibidir. Üstteki (veren ) el, alttaki (alan) elden daha hayırlıdır.” Hakim diyor ki, bunun üzerine ben “Ey Allah’ın Resulü! Seni hak din ile gönderen Allah’a yemin ederim ki, yaşadığım sürece senden başka kimseden bir şey kabul etmeyeceğim” dedim. Gün geldi, Hz. Ebu Bekir, Hakim’i kendisine ganimet malından hisse vermek için çağırdı. Fakat Hakim, onu almaktan uzak durdu. Daha sonra Hz. Ömer, kendisini bir şeyler vermek için davet etti. Hakim yine kabul etmedi. Bunun üzerine Ömer “Ey Müslümanlar! Sizi Hakim’e şahit tutuyorum. Ben kendisine şu ganimetten Allah’ın ona ayırdığı hissesini veriyorum, fakat o almak istemiyor” dedi. Netice itibariyle Hakim, Resulullah’ın vefatından sonra, ölünceye kadar kimseden bir şey kabul etmedi. Buhari, “Vasaya,” 9.
 

Kerahet vaktinde Tahiyyetü'l mescit namazı kılmak caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık