İman, inanılması gereken hususlar açısından artmaz ve eksilmez. Bir kimse, iman esaslarının tümünü kabul edip de, bir ya da birkaçına inanmazsa, iman etmiş sayılmaz. Bu durumda, iman gerçekleşmediğinden, artması ve eksilmesi söz konusu değildir. Ancak güçlü ve zayıf olmak açısından farklılık gösterir; kiminin imanı kuvvetli, kiminin zayıftır. İmanda bu çeşit farklılığın bulunduğuna Kur’an-ı Kerim’de işaret edilmiştir: “Herhangi bir sure indirildiğinde, içlerinden (alaylı bir şekilde) ‘bu hanginizin imanını artırdı?’ diyenler olur. İman etmiş olanlara gelince, inen sure onların imanını artırmıştır.” (Tevbe 9/124); “O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir.” (Fetih 48/4); “Allah’ın ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların (mü’minlerin) imanlarını artırır.” (Enfal 8/2) Buna göre kişi günah işleye işleye imanını zayıflatmaktadır. Aynı şekilde kişi hayır işleye işleye, ibadet ede ede de imanı artmaktadır.
Hamile kadının çocuğun cinsiyetini öğrenmesinde dini bir sakınca var mı?
Annenin ve çocuğun sağlığına bir zarar vermeyecekse çocuğun cinsiyetini öğrenmede bir sakınca yoktur. Kaldı ki bugün ki tıp dünyasında çocuğun cinsiyetini öğrenmek ne anneye ne de çocuğun sağlığına zarar vermemektedir. Cinsiyeti öğrenmek anne ve bebeğe zarar vermediğinden çocuğun cinsiyetini öğrenmede bir sakınca yoktur.
Haram bir adağı yerine getirmek gerekir mi?
Adak, bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisine vacip kılmasını ifade eder. Kur’an-ı Kerim’in değişik yerlerinde verilen sözün tutulması emredilir. Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların vasıfları arasında sayılmaktadır. Hz. Peygamber de hadislerinde Allah’a itaat kabilinden adakların yerine getirilmesini emretmiş Allah’a isyan veya masiyet kabilinden olan konularda adakta bulunulmamasını, şayet yapılmışsa buna uyulmamasını istemiştir. Buna göre İslam fıkhında bir ilke olarak haram olan bir adak yerine getirilemez. İçki içmek, zina, hırsızlık yapmak gibi... Ama Allah’a isyan ve masiyet olmadığı sürece yapılan adak yerine getirilmelidir.
İnanç bakımından insanlar kaç kısma ayrılmaktadır?
İnanma bakımından insanlar üç kısma ayrılmaktadırlar: 1. Mümin: İslam dininin iman ve itikat esaslarını gerçekten kalben tasdik edip dili ile söyleyen(ikrar eden) kimsedir. Bunların yaptığı bu işe iman denir. 2. Kafir: İslam dininin iman esaslarına inanmayan Hz. Muhammed’in peygamberliğini kabul etmeyen kimsedir. Bunların yaptığı bu işe küfür denir. 3. Münafık: Müslümanların arasında inandığını söylediği halde kalbi ile İslam dininin iman esaslarına inanmayan kimsedir. Bunların yaptığı bu işe nifak denir. Dışı mümin, içi kafir olanlardır. Hz. Peygamberin ifadesi ile münafıklar konuştuklarında yalan söylerler, söz verdiklerinde tutmazlar, emanete hainlik ederler.
Günün Ayeti
Ona varmaya gücü yeten kimsenin Kabe’yi tavaf etmesi Allah’ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Al-i imram, 3/97.
Günün Hadisi
Allah, benim için, ümmetimin hata ile unutarak veya baskı ve tehdit altında işlemiş olduğu günahları bağışlamıştır. İbn-i Mace, “Talak”, 16.
Günün Sözü
Verilen söz, vaktinde verilmesi gereken bir borçtur. Hz. Ali
Günün Duası
Allah’ım hesabını veremeyeceğimiz hiçbir malı, makamı, sözü ve fiili bize nasip etme.
Bunları Biliyor Muyuz?
Çilehane Nedir?
Tarikat yapılarında dervişlerin çile dönemleri için yapılmış, yalnızca küçük bir kapısı bulunan, penceresiz ve dar oda.
Günün Nüktesi
Dua Aynı Dua Ama…
Muhyiddin-i Arabiden nakledilir: Fakirin biri, bir ağaç dibinde gölgelenmekte olan Hz. Ali’ye gelir, ihtiyaçlarını arz eder: - Çoluk-çocuk sıkıntı içindeyim, ne olur bana biraz yardımda bulunun, der. Hz. Ali hemen yerden bir avuç kum alır, üzerine okumaya başlar. Sonra da avucunu açar ki, kum tanecikleri altın külçeleri haline gelmiş... -Al, der fakire. İhtiyacını karşıla! Fakirin gözleri yerlerinden fırlayacak gibi olur: - Allah aşkına söyle ne okudun da kum tanecikleri altın oluverdi? der. Hz. Ali anlatır: - Kur’an-ı Kerim, Fatiha suresine gizlenmiştir. Bende Kur’an-ı Kerim’i okudum, yani Fatiha suresini okudum bu kumlara... Bunu öğrenen fakir durur mu? O da bir avuç kum alır ve başlar okumaya. Okur, okur, okur... Ama kumlarda bir değişiklik yoktur. Altın filan olmuyor, aynen duruyor. Tekrar gelir ve Hz. Ali’ye: - Ben de okudum, ama birşey değişmiyor; kumlar altın olmuyor, der. Hz. Ali boynunu büker, mahcup bir eda ile cevap verir: - Ne yapayım, der. Dua aynı dua; ama, okuyan ağız aynı değildir! Dua tamam; lakin, okuyanın ihlası ve teveccühü tamam değildir!..