2

Koca boşadığı hanımına dinen nafaka vermek zorunda mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 16.01.2016 09:28
  • Güncelleme Tarihi :

    İslam, evlilik hayatında kocaya vermiş olduğu hak ve yetkilerin yanında, bir takım görev ve sorumluluklar da yüklemiştir. Bunlardan birisi de, kocanın eşinin temel ihtiyaçlarını makul ve normal ölçülerde karşılama ve giderme görevidir. Bu, evlilik akdinden doğan bir sorumluluktur. Kadının zengin veya fakir, müslim veya gayrimüslim olması bu görev ve sorumluluğu değiştirmez.

     Kur’an-ı Kerim’de boşanmış ama iddet bekleyen kadına kocasının evinde ikamet etme hak veya yükümlülüğü getiren ve iddet süresince kadına zarar verilmemesini emreden ayetler vardır. Bu ayetler aynı zaman da kocaya eski eşine nafaka vermesini emretmektedir.

     Söz konusu bu ayette yüce Mevla mealen şöyle buyurmaktadır:  “Onları (iddetleri süresince) gücünüz nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda uygun bir şekilde anlaşın.” (Talak, 65/6).

      Bu ayetten anlamından hareketle,  İslam hukukçularına göre kadının kocası üzerindeki nafaka hakkı evlilik süresi ile evlilik sona erdiğinde ise iddet süresi ile kayıtlıdır. İddet dediğimiz üç ay hali bittiğinde ise nafaka sorumluluğu da bitmiş olur.

Sadece Allah’a inanıp imanın diğer esaslarına inanmamak caiz mi?

         “İman tecezzi kabul etmez”. Yani, iman hakikatleri bir bütündür. İmanın altı esasından birine iman etmemek insanı dinden çıkarmaya yeter.

        Allah'a inanan bir mümin O’nun kitabı olan Kur'an'a da iman edecektir ki Rabbini hak bir itikat üzere bilebilsin. İnsan aklı ancak kendisini ve bu alemi bir yaratanın olduğunu bilebilir, ama onun sıfatlarını, fiillerini, isimlerini, emir ve yasaklarını, ebed yurdunu, cennetin yollarını, Allah bildirmedikçe bilemez. O halde Allah'a ve Kur'an'a imanın birbirinden ayrı düşünülmesi kabil değil.

         Kur'an’a inanan insan, Peygamberimizin risaletine ve vahiy meleği Cebrail'e  de inanma durumundadır. Bu ise peygamberlere ve meleklere imanın ilk ve en büyük adımıdır. Kur'an’a ve peygambere inanan bir insan ise Kur'an’ın bildirdiği ve Allah Resulünün öğrettiği bütün hakikatlere inanır ve bütün ibadetlere sarılır.

         Onun için İman bir bütün olduğu için inanmış sayılmak için imanın bütün esaslarını kabul etmek ve iman etmek gerekir.

Cennet ve Cehennem sonsuz mu?

      Cennet ve cehennem ebediyen yani sonsuz olarak kalacaktır. Hiçbir zaman cennet ve cehennem yok olmayacaktır. Çünkü ahret hayatı sonsuzdur. Ahret hayatı sonsuz olunca ahret hayatının yaşandığı yer olan cennet ve cehennem de sonsuzdur.

       Allah’u Teala, cennet hakkında mealen şöyle buyurmaktadır:

"Bunlar için orada ebediyyen kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler hazırlanmıştır. İşte bu en büyük başarıdır." (et-Tevbe, 9/100)

      Cehennem ateşi hakkında da aynı şey söz konusudur. Allah cehennem hakkında şöyle buyurmaktadır:

"Muhakkak Allah kâfirlere lanet etmiş ve onlar için alevli bir ateş hazırlamıştır. Onlar orada ebediyyen kalıcıdırlar. Hiçbir veli (dost) ve yardımcı da bulamayacaklar." (el-Ahzab, 33/64-65)

"Kim Allah'a ve Rasûlüne isyan ederse hiç şüphesiz onun için cehennem ateşi vardır. Onlar orada ebediyyen kalacaklardır." (el-Cin, 72/23)

     Yüce Allah bu ayet-i kerimelerde ve benzerlerinde cehennemin, cehennem ehli olan kimseler için yaratıldığını, kendilerinin de onun için yaratıldıklarını, onların orada ebediyyen kalacaklarını bildirmektedir.

      Allah’u Teala: "Onlar oradan çıkacak değillerdir." buyruğu ile oradan çıkmayacaklarını belirtirken, "azab onlara hafifletilmez" buyruğu ile de cehennem azabının kesilmeyeceğini "sonra orada hem ölmeyecek, hem de hayat bulmayacaktır." (el-A’la, 87/13) buyruğu ile cehennemliklerin orada yok olmayacaklarını haber vermektedir.

     Hz. Peygamber de bu hususta şöyle buyurmaktadır:

"Cehennem ehli olan cehennemliklere gelince; onlar orada ne ölürler, ne de hayat bulurlar."

"Cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme girdikten sonra ölüm bir koç suretinde alınarak cennet ile cehennem arasında bir yere getirilip sonra boğazlanır. Daha sonra bir münadi şöyle seslenir: Ey cennet ahalisi, artık ölüm olmayacaktır ve ey cehennem halkı, artık ölüm yoktur. Bu sebeple cennetlik sevinçlerine sevinç katar, cehennem ehlinin kederlerine keder katılır."

Günün Ayeti

Ey insanlar! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Allah’tan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı?

Fatır Suresi  3

Günün Hadisi

Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap. Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap."

Buhârî, Rikak 2

Günün Sözü

Üç şey vardır ki, insanoğlunun yüceliğini gösterir. Musibetten şikâyetçi olmamak, ağrıdan dolayı sızlanmamak ve diliyle kendini övmemek.”

(Ebu Derda)

Günün Duası

Allah’ım kalbimize, evimize ve milletimize huzur ver.

Bunları biliyor muyuz?

Şerefe nedir?

Minarelerde gövdeden dışarıya çıkık ve dört cihete dönülerek ezan okunan yere denir.

Günün Nüktesi

Amel defterini açık bıraktıran ameller…

      Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Resûlullah Efendimiz şöyle buyurdu:

“İnsan öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı ondan kesilir, amel defteri kapanır. Sadece üç kişi müstesna. Onun sevabı öldükten sonra da devam eder: bunlar da şu kimselerdir:

 1- Sadaka-i cariye, yani hayrı devam eden iyilikler.

 2- Kendisinden istifade edilen ilim.

 3- Kendisine dua eden salih, hayırlı evlat.”

Koca boşadığı hanımına dinen nafaka vermek zorunda mı?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık