Sayfa Yükleniyor...
Gelin, kocasının ana babasıyla aynı yerde kalmaya, onlara bakmaya (hukuken) mecbur değildir. Ama (diyaneten) hizmet etmesi tavsiye edilir. Lakin hizmet etmeye zorlanamaz.
Ancak beyinin mutluluk ve huzuru hanımın da mutluluk ve huzuru olacağından bir kadının mümkün olduğu kadarıyla beyinin ana babasına hizmette kusur etmemesi gerekir. Böylece ailenin mutluluğunu, huzurunu sağlamaya katkıda bulunmuş olur. Çünkü hiçbir evlat ana babasını ihmal edemez. Muhtaç oldukları zaman onların hizmetine koşmaktan geri duramaz dinen bu onun bir görevidir.
Hanım hukuki hakkını kullanıp ta kayınvalide ve kayınpederine hizmetten uzak kalabilir. Ama bu da kocasının mutsuzluğuna sebep olup aile içinde sevgi azalmasına vesile teşkil edecektir belki de ailenin çöküşüne yahut da anne ve babanın rızasından ayrılmaya onların bedduasını almaya kadar götürecektir.
Kaldı ki bu hizmetler de yabancıya değil; ana baba makamına kaim olan kayınvalide ile kayınbabaya yapılmaktadır. Öz ana baba olmasa da ana baba yerine geçenlerdir bunlar. Hukuken böyle bir görev olmasa da ahlaken hizmette ve saygıda kusur edilmesi gerekir.
Başka çare yoksa haram madde ile tedavi olmak caiz mi?
İslam bilginlerine göre haram maddelerle tedavi bazı durumlarda caizdir. İslam bilginleri başka çare kalmaması halinde ve Müslüman bir tabibin tavsiye etmesi halinde dinen yenilmesi içilmesi haram olan bir madde ile tedaviyi dinen uygun görmüştür.
Bu konu ile ilgili İslam fıkıh doktrinde bira örneği çok verilip örnek gösterilmekte. Taş düşürmek için başka alternatif yoksa ve bunu güvenilir bir tabip tavsiye ediyorsa fıkıhçılar tedavi için biranın içilebileceğini söylemişlerdir.
Yemek yerken konuşmanın bir sakıncası var mı?
Yemek yerken konuşmanın dinen bir sakıncası yoktur. Hatta yemek yerken konuşmak müstehaptır. Dinen yemek yerken konuşmanın bir sakıncası olmamakla birlikte toplum olarak yemek yerken konuşulmaz şeklinde bir örf oluşmuştur. Ancak bu örfün ve anlayışın İslam dininde yeri yoktur.
Latin harfleriyle yazılmış Kuran-ı Kerimi okumak caiz mi?
Kuran-ı Kerim Arapça indirilmiş ilahi bir kitaptır. Halen kullanmakta olduğumuz Latin alfabesinde yer alan harfler Arapçadaki bütün sesleri karşılamamaktadır.
Bu sebeple bir takım özel harf ve işaretler kullanılmadan, Kuran-ı Kerimin Latin alfabesiyle eksiksiz ve doğru olarak yazılması ve hatasız okunması mümkün değildir. Transkripsiyon denilen özel harf ve işaretler ise, Arap harflerini bilmeyenler için bir anlam taşımaz.
Bu itibarla Latin harfleriyle yazılmış Kuran-ı Kerimi doğru ve düzgün okuma imkanı olmadığından, bu harflerle yazılan Kuran'ı okumak uygun değildir. Arap harflerini bilmeyen kişilerin, ezbere bildikleri sureleri ve yüzünden de Kur'an'ın mealini okumaları daha isabetli olur.
Günün Ayeti
Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır.
Nur 30.
Günün Hadisi
Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona, duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin diye dua eder.
Müslim, Zikir 87
Günün Sözü
Susarak kazandığın değeri, boş konuşarak harcama.
Günün Duası
Allahım bizi bugün sevdiklerimizle sınama.
Bunları biliyor muyuz?
Kavli Sünnet nedir?
Hz. Peygamberin dinî konulardaki sözlerini ifade eden bir kavramdır.
Günün Nüktesi
Muhammed Ali Diyor ki
Ben sigara içmem, fakat yanımda her zaman kibrit paketini cebimde taşırım. Ne zaman bir günah işlemeye kalksam, bir kibriti yakıp elimi o ateşle ısıtırım ve kendime derim ki: Ali sen bu ateşe dayanamıyorsun, Cehennem ateşine nasıl dayanacaksın?