Sayfa Yükleniyor...
İslama göre herkes kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olduğundan ne kocanın ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi konularda karışma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yiyer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allahu Teâlâ bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır:
Müminler! Kendilerinden hoşlanmadığınız halde kadınlara mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Onlara verdiğinizden geri almak için baskı da yapmayın; ispatlanabilir bir fuhuş yapmış olurlarsa o başka. Onlarla marufa uygun geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız bakarsınız ki, siz bir şeyden hoşlanmıyorsunuz ama Allah onda bir çok hayırlar yaratacak olabilir. (Nisa 4/19)
Dolayısıyla koca hanımının kazancına el koyamaz. Ama kadın kazandığını hayat müşterektir deyip çocuklarının eğitimi, evin geçimi ya da bir başka iş için dilerse kazancını kocasına verebilir.
İnsan dünyada yaptıklarının hesabını kabirde mi mahşerde mi verir?
Dinen ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek hayata, kabir hayatı denir. Hz. Peygamber, Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse o duraktan kurtulursa, sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulmazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır. (Tirmizi, Zühd 5) şeklinde buyurarak, ahiret hayatının ölümle başladığını bizlere bildirmiştir.
İnsanı öldükten sonra kabirde sorgulayacak melekler Münker ve Nekirdir. Bu melekler ölünün kendisine gelerek Rabbin kimdir?, Peygamberin kimdir? Dinin nedir? diye soracak, iman ve güzel amel sahipleri, bu sorulara doğru cevaplar verecekler ve kendilerine cennet kapıları açılarak gösterilecektir.
Kâfir ve münafıklar ise bu sorulara doğru cevap veremeyecek, onlara da cehennem kapıları açılarak cehennem gösterilecektir. Kâfirler ve münafıklar kabirde acı ve sıkıntı içinde azap görürlerken, müminler nimetler içerisinde mutlu ve sıkıntısız bir hayat süreceklerdir.
Ancak insan, bu dünyadayken yaptıkları veya yapmadıklarından dolayı mahşerde mahkeme-i kübrada hesap verecektir. Buradaki hesaptan sonra insanlar mükâfatlandırılmak için cennete cezalandırılmak içinse cehenneme gönderilecektir.
Namazda fatihayı kalpten okumak caiz mi?
Fatihayı namazda dili kıpırdatmaksızın ve ses çıkartmaksızın zihinden veya kalpten okumak okuma sayılmaz, yani böyle yapmakla namazın rüknü olan kıraat yerine getirilmiş olmaz. Kişinin kendi duyabileceği bir sesle, fısıldar gibi harfleri yerlerinden çıkartarak ve eğer yanında başkaları varsa onları namazda rahatsız etmeyecek bir şekilde okuması gerekir.
Oğlum Üniversiteyi kazanırsa bir kurban keseceğim diyen kimse bu kurbanın etinden yiyebilir mi?
Bu bir adaktır şart yerine gelirse kesilmesi vacip hale gelir. Yani çocuk üniversiteyi kazanırsa bu adak kesilmek zorundadır. Ancak adak yapan kimse, adadığı hayvanın etinden yiyemez. Etin tamamını dağıtması gerekir. Şayet bir miktar yemiş olursa, yediği etin kıymetini fakirlere para olarak vermesi gerekir
Adak yapan, adadığı hayvanın etini, fakir olsalar bile, usul ve füruna ve geçimi üzerine bağlanmış bulunanlara yediremez. Usul, ana ve baba tarafından yükselen soya denir. Füru, evlatlardan aşağı inen soylara denir.
Günün Ayeti
Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
Günün Hadisi
Sizden biriniz yatağına girdiğinde, şöyle dua etsin: Rabbim! senin adınla yan tarafıma uzandım, senin adınla da kalkarım. Eğer ruhumu alırsan, bana merhamet et. Eğer ruhumu geri verir (uyandırır)sen, salih kullarını koruduğun gibi beni de koru!
Günün Sözü
Kötülere acımak iyilere zulümdür.
Sadi Şirazi
Günün Duası
Ya rabbi bugün de beni ve ailemi evimize sağlıklı ve imanlı bir şekilde dönebilmeyi nasip eyle.
Bunları Biliyor muyuz?
Arasât nedir?
Kıyametin kopmasından sonra diriltilecek olan insanların, dünyadaki inanç, söz, fiil ve davranışlarından sorguya çekilmek üzere sevk edilecekleri yerin adına denir. Bu mekâna mahşer ve mevkif de denir.
Günün Nüktesi
Git onları bana getir
Ensardan biri Peygambere gelip kendisinden dilendi. Peygamber efendimiz o kişiye: Evinde bir şey yok mudur? Diye sordu.
Adam: Evet bir hasır ve bir de su kabımız vardır. dedi. Resulullah: Git onları bana getir. Dedi. Onları getirince iki dirheme satmış. Dirhemleri de adama vererek dedi ki: Bir dirhemle çocuklarına yiyecek al, diğer dirhemle de bir balta satın al ve bana getir. Adam baltayı getirince peygamber baltaya bir sap taktıktan sonra adama: Al götür onunla odun kes sat, geçimini sağla, seni on beş güne kadar görmeyeyim. Buyurdu.
Adam da gidip odunculuk yapmaya başladı ve peygamberin yanına on dirhem kazanmış olarak döndü. Peygamber efendimiz adama Bu senin için, yüzünde dilencilik lekesi olduğu halde yanımıza gelmekten daha iyidir.(İbn Mace, Ticaret, 25)