Kulak çınlamasını iyiye ya da kötüye yorumlamamak gerekir. Sağ kulak çınlarsa iyi sol kulak çınlarsa kötüye delalet eder anlayışı da doğru bir anlayış değildir. Böyle bir şey düşünmek bidat ve hurafedir dinde de yeri yoktur.
Kokoreç yemek caiz mi?
Kokoreç yeme de dinen bir sakınca yoktur. Çünkü kokoreç hayvan bağırsağından yapılmaktadır. Hayvan bağırsağı da ciğer, dalak, et gibi helal olduğuna göre kokoreç de helaldir. Dolayısıyla kokoreç yemede bir sakınca yoktur.
Mehri düğünden sonra vermek şartı ile nikah kıymak caiz mi?
Bir evlilikte mehrin verilmesi, peşin olabileceği gibi aynı şekilde konuşulması ve kadının kabul etmesi halinde sonra da verilebilir. Evlenen erkek evleneceği kadına mehri peşin olarak verebilir; buna İslam fıkhında muaccel (peşin) mehir denir. Koca aynı şekilde peşin hiçbir şey vermeyip borçlanabilir, fıkıhta buna da müeccel (ertelenmiş) mehir adı verilir. Mehrin bir kısmının peşin, bir kısmının ertelenmiş, borçlanılmış olması da mümkündür. Mehir para ve eşya olabileceği gibi ziynet eşyası da olabilir. Dolayısıyla nikahı kıyarken kadın kabul ederse Mehri nikahtan sonra verme de dini sakınca yoktur. Bu şekilde de kıyılan nikah geçerlidir.
Beyni ölmüş olan kimsenin hayatına son vermek caiz mi?
İyileşme ümidi büsbütün kaybolduğu doktorlar heyetinin kararı ile belirlenmiş olan hastanın daha fazla acı çekmesin diye akrabalarının isteği ile hayatına son verilmesi dinen uygun değildir. İster yeni doğmuş bir çocuk, ister ileri yaşta bir yaşlı olsun, isterse ölüm döşeğinde olan hasta olsun, canları çıkıncaya kadar bunların tam bir yaşama hakları vardır. Böyle bir insanı öldürenle sağlıklı bir kişiyi öldüren arasında fark yoktur. Hayat sıkıntılarla doludur. Hayatından büsbütün ümit kesilmiş nice hastaların iyileşip aramızda yaşamaya devam ettiğini çoğu zaman görmekteyiz. Hastalık, darlık ve acı olaylar insanlar içindir. Bunlara karşı sabretmek ve ümidi yitirmemek gerekir. Ayette şöyle buyrulmuştur: “Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153)
Elektroşokla bayıltarak kesilen hayvanların eti helal mi?
Asıl olan hayvanın normal yollarla kesilmesidir. Ama hayvanı elektroşok yöntemi ile de kesmek caizdir. Tabii bu kesimin caiz olması için şoklanan hayvanın kesilmeden önce ölmemiş olması gerekir. Yani şoklama hayvanı bayıltmalı fakat öldürmemelidir. Eğer hayvan henüz kesilmeden elektrik yüzünden ölürse murdar/leş hükmüne girer ve yenilmesi haram olur. Böyle bir durum yoksa Şoklanarak kesilen hayvanın etini yeme de bir problem yoktur.
Günün Ayeti
Allah, yeryüzü sizi sarsmasın diye oraya sabit dağlar yerleştirdi. Nahl, 16/15.
Günün Hadisi
Kim, her namazdan sonra otuz üç defa suphanallah, otuz üç defa elhamdülillah, otuz üç defa da Allahü Ekber der, sonra da yüze tamamlamak için; (Allah’tan başka ilah yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter) derse, günahları denizköpüğü kadar çok olsa bile affedilir. (Müslim, “Mesacid”, 146.)
Günün Sözü
Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Francis Bacon
Günün Duası
Allah’ım bugünümü kazasız ve belasız bitirmeyi nasip eyle.
Bunlar Biliyor Muyuz?
Ensar Nedir?
Dinleri uğruna Mekke’den Medine’ye hicret eden Hz. Peygamberi ve ashabını Medine’ye kabul eden ve onlara her türlü yardımı yapan Medineli Müslümanlara denir
Günün Nüktesi
Bir Şeyin Kıymetini Bilmek…
Vaktiyle ergin bir Mürşid, yıllarca yanında yetiştirdiği müridini imtihan etmek ister. Onun eline iri bir pırlanta verip: “Oğlum” der “Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir. “Mürit elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve “Şunu alır mısınız?” diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra: “Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın” der. Mürit teşekkür edip çıkar. Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü olarak semerciye gider: Buna ne verirsiniz?” diye sorar Semerci şöyle bir bakar, “Bu” der “benim semerlere iyi süs olur. Bundan “kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.” Mürit en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar. “Bu kadar büyük pırlantaya nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilave eder. “Buna kaç lira istiyorsun?” Mürit sorar: Siz ne veriyorsunuz?” “Ne istiyorsan veririm.”Mürit, “Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: “Ne olur bunu bana sat. Dükkanımı, evimi vereyim.” Mürit emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Mürşidinin yanına dönen mürit büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır. Mürşit sorar: “Bundan ne anladın?” Müridin verdiği cevap çok doğrudur: “Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.”