Yüce Mevla Kuran-ı Kerimde mealen şöyle buyurmaktadır: Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin, eğer siz yalnız Allaha kulluk ediyorsanız Ona şükredin SevgiliPeygamberimiz de hadisi şeriflerinde: Allahım! Seni zikretme, nimetlerine şükretme, sana güzel ibadet etme konusunda bana yardım etdiye dua etmiştir.
Allah, en güzel şekilde yarattığı insana yeryüzünde sayamayacağı kadar maddi ve manevi nimetler lütfetmiştir. Sahip olduğumuz el, ayak, göz kulak, içtiğimiz su, yediğimiz ekmek, giydiğimiz kıyafet, bindiğimiz vasıta, kullandığımız teknolojik ürünler Her şey onun bize verdiği nimet ve ikramdır.
Bunca nimete sahip olan insanın bu dünyada bir takım görevleri vardır. Bu görevlerden birisi de verdiği nimetlerden dolayı Allaha şükretmesidir.
Müminin dilinde övgü, kalbinde sevgi, organlarında itaat olarak tezahür eden şükür, aynı zamanda kişinin sahip olduğu nimetin gerçek maliki Allah olduğunun şuuruna varması demektir.
İman ve tevhidin en önemli göstergelerinden biri olan şükür, aynı zamanda Kuranda en çok bahsedilen konulardan biridir ki yüce Mevla Kuran-ı Kerimde bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır. Beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin.
İlahi kelam insanın nimetler karşısında şükran duyguları içerisinde olmasını istemektedir. Çünkü nimete kavuşmanın, iyilik görmenin karşılığı bunu gerektirir. Bu nedenle Kuran-ı Kerim şükrü, Allaha kulluk etmenin gereği olduğunu belirtir.
Allahın bize bahşettiği nimetler sınırsız ve sayamayacağımız kadar çoktur. Kendisine küçücük bir iyilik yapana, teşekkürü boynunun borcu bilen insan, bu sayısız nimetlere şükran olarak Allahı her zaman anmalı, nimetlerini hatırlamalı ve kulluğunu eksiksiz yapmalıdır. Bunun en güzel yolu da Allahı tanıma, Ona tazim ve dua etme, Ona iman edip ibadet etmektir.
Unutmamak gerekir ki; şükür, nimetleri artırır. İsyan ve nankörlük ise mahrumiyete sürükler. Yüce Mevlamız, bu hususu bize şöyle haber verir: Andolsun şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.
SORU VE CEVAPLAR
Sahura kalkmadan tutulan orucun sevabı daha az mı olur?
Orucun geçerliliği ile ilgili doğrudan olmamakla beraber oruç tutmayı biraz daha kolaylaştırmak için Peygamber efendimizin bazı tavsiyeleri olmuştur. Bunların başında da sahur yapmak gelir ki dinimizce sahura kalkmak sünnet kabul edilmektedir. Sahura kalkmak
hem bir şeyler yenilerek oruç için enerji toplanmış, hem de bir sünnet yerine getirilmiş seher vaktinin feyiz ve faziletlerinden yararlanılmış olur.
Bu bakımdan bir yudum su ile de olsa sahur yapmak ve sahur yemeğini mümkün olduğunca gecenin son vaktine denk getirmeye çalışmak uygun olur. Nitekim Peygamberimizin sahura kalkmayı teşvik ve tavsiye eden birçok hadisi bulunmaktadır. Oruç tutmak isteyen sahurda bir şeyler yesin Sahura kalkın çünkü sahur yemeğinde bereket vardır Sahur yemeği ile gündüz tutacağınız oruca kuvvet kazanın
Buna göre sahura kalkıp oruç tutmak hem sünnettir hem de bedeni kuvvetlendirir, sevabı da arttırır. Sahura kalkmamak oruca zarar vermez. Lakin sahur sevabından mahrum kalınır.
Değeri 85 gr altından fazla olan ama ağırlığı 85 gramın altında olan eşyaya zekat gerekir mi?
Altın ile gümüşün nisaplarında, bunlardan zekat verilmesi için kıymetlerine değil, ağırlıklarına bakılır. Buna göre altından yapılmış bir tepsinin ağırlığı nisap miktarından az olduğu halde kıymeti nisap miktarından fazla ise ittifakla zekata tabi olmaz.
Yani kişinin elinde 50 gramlık bir altın varsa ama bunun kıymeti faraza bir kiloluk altına tekabül ediyorsa bu kimsenin bu 50 gramlık altına zekat vermesi gerekmez. Çünkü nisapta önemli olan kıymet değil ağırlıktır.
Ergenlik çağında olmayan zengin kimse zekat çıkarması gerekir mi?
Zekat ibadeti İslamın beş temel esası arasında yer alan bir ibadet olması sebebiyle namaz ve oruçla mükellefiyetle söz konusu olan şartlar ilke olarak zekatta da aranır. Ancak zekat, sosyal yardımlaşma ve dayanışma içeriği de taşıyan mali bir mükellefiyet olması ve üçüncü şahısların haklarını da ilgilendirmesi sebebiyle, diğer ibadetlerde aranan akıl ve buluğ bunda aranıp aranmayacağı fıkıhçılar arasında tartışma konusu olmuştur.
Ebu Hanefi akıllı ve baliğ olmayanları zekatta mükellef tutmamıştır. Yani ergenlik çağında olmayan zengin kimse zekat çıkarması gerekmiyor
Şafii ve diğer fıkıhçılar ise akıl hastalarının ve buluğa erişmemiş çocuğun malları zekata tabidir. Bu borçlarını da veli vasileri çocuğun malından öder.
Bu iki farklı görüşten, çoğunluğun yani Şafii ve diğerlerinin görüşü daha güçlü ve tercihe şayan görünmektedir. Çünkü zekat netice itibariyle zenginliğin borcudur, topluma karşı bir yükümlülük mahiyetindedir ve sosyal adaletin gerçekleşmesine hizmet etmektedir.
Damada zekat vermek caiz mi?
Zekat verecek olan kimse bakmakla yükümlü olduğu anne, baba, nine, dede, çocuk ve torunlarına zekat veremez. Aynı şekilde kızı evli de olsa ona zekat veremez. Çünkü bu kızı ona mirasçı olmaktadır. Ancak damadı fakir ise damadına zekat verebilir.
İnsülin iğnesi orucu bozar mı?
İğnenin orucu bozup bozmayacağı, kullanılış amacına göre değerlendirilebilir. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar.
Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar. Şeker hastalarının kullandıkları insülin iğnesi bu nitelikte olmadığı için orucu bozmaz.
Günün Ayeti
Namazı dosdoğru kılın zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz onu Allah indinde bulacaksınız. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı görendir.
Günün Hadisi
Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler.
(Tirmizi, Birr, 16.)
Günün Sözü
İşlediğiniz günahları gizlediğiniz gibi, yaptığınız iyilikleri de gizleyiniz
Zünnûn-i Mısrî
Günün Duası
Allahım, bugün bir oruçluyu iftar ettirmeyi bana nasip et.
Ramazan Kavramları
Esmaül- Hüsna nedir?
Allahın en güzel, en şerefli manalara ve sıfatlara dalalet eden mübarek isimleridir. Bu isimler hakkında Hz. Peygamber Muhakkak ki Allaha mahsus 99 ismi şerif vardır. Her kim bu isimleri sayar, ezberler veya şuurlu bir şekilde manalarını anlarsa cennete girer, sonsuz mutluluğa ulaşmış olur buyurmaktadır.
Günün Nüktesi
Ayetin indirdiği iftar
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin küçük yaşta hastalanırlar. Hz. Ali ile Hz. Fatıma çocuklar iyi olunca, ikisi de oruç tutar.
Birinci gün, iftar için hazırladıkları yemeği, o esnada kapılarına gelen yetimlere vererek, iftar etmeden, ikinci günün orucuna başlarlar. O akşam iftarlığını da, yine o saatte kapıya gelip, (Allah için bir şey verin!) diyen fakir ve miskinlere verdiler. O gece de, iftar etmeden, üçüncü günün orucuna başladılar. O akşam dahi, kapılarına gelen esirleri boş çevirmemek için iftarlıklarını bunlara verdiler.
Bunun üzerine, Ayet-i Kerime indi. Ayet-i Kerimenin Meal-i Alisi şöyledir:
Bunlar, adaklarını yerine getirdiler. Uzun ve sürekli olan kıyamet gününden korktukları için, çok sevdikleri ve canlarının istediği yemekleri miskin, yetim ve esirlere verdiler. Biz bunları, Allahu Tealanın rızası için yitirdik. Sizden karşılık olarak bir teşekkür, bir şey beklemedik, bir şey istemeyiz dediler. Bunun için, Cenab-ı Hak, onlara Şarab-ı Tahur içirdi.
(İnsan, 7-9, 21)
Ramazan Manileri
Secdeye varan başla,
Gözlerden akan yaşla,
Müslüman arkadaşla,
Ne güzeldir Ramazan
Hakka doğru yürümüşüm.
nefsi yerde sürümüşüm.
ramazanda buldum yolu.
ömrü hayra bürümüşüm.
İzmirin Camileri
Ulu Camii
Evliya Çelebi Seyahatnamede, gövdesinde bulunan bir kitabeden yola çıkarak minaresinin Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde yapıldığını ileri sürmüştür.
Ulu Camiinin son cemaat yeri doğu ayağında bulunan bir kitabede ise caminin 1354 yılında tamir gördüğü yazılıdır. Caminin minaresinin ise 14.yy. sonlarında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Evliya Çelebiye göre, caminin avlusunun dört tarafında medresenin hücreleri bulunuyordu.
Yine Evliya Çelebiden öğrenildiğine göre, Birgili Derviş Ağa tarafından onarılmış, kubbesi kurşunla kaplanmıştır. Evliya Çelebiden öğrenildiğine göre, caminin 1677 de yapılan onarım kitabesi şöyledir:
İnayet irdi çün min indi Bâri
İdüp tamirini bir Pirî fâni
Ana Derviş Ağa hemnam olupdur
Bilâd içinde Bikri hem mekânı
Duası düştü şeyhin ana tarih
Ana tamir iden emri ilâhi
1088 (1677)