Sayfa Yükleniyor...
Kur'ân'ın toplanması, mushaf hâline getirilmesi demektir. Hz. Peygamber 'e inen âyetler; ince ve yassı taşlara, kaburga kemiklerine, derilere, kağıtlara, hurma dallarına vb. şeylere yazılıyor ve muhafaza ediliyordu. Âyetler, inmeye devam ettiği için Peygamberin sağlığında Kur'ân, mushaf haline getirilmemişti.
Hz Peygamber'in vefatından altı ay sonra, Yemâme savaşında birçok hâfızın şehit olması üzerine Hz. Ömer'in teşvikiyle Halife Hz. Ebû Bekir, Kur'ân-ı mushaf haline getirme kararı aldı ve bu görevi, Peygamberin Kur'ân'ı vahiy meleği Cebrail'e son okuyuşunda hazır bulunan, vahiy kâtibi ve hâfız olan Zeyd ibn Sabit'e verdi. Zeyd, titiz bir çalışma ile Kur'ân'ı mushaf haline getirdi ve halifeye teslim etti.
Bu mushaf, Hz. Osman zamanında yine Zeyd ibn Sabit'in başkanlığında Abdullah ibn Zübeyr, Sâid ibn As ve Abdurrahman ibn Hâris'den oluşan bir komisyon tarafından çoğaltıldı. Yeryüzündeki bütün mushaflar, bu ilk mushafların aynıdır.
Vakit girmeden kılınan namaz tekrar kılınmalı mıdır?
Namaz kılmada esas olan ezanın okunması değil namaz vaktinin girmiş olmasıdır. Yani bir namaz vakti girmişse ezan okunmamış olsa dahi o namaz kılınabilir.
Aynı şekilde bir namaz vakti girmemişse ezan okunsa dahi kılınmaz. Mesela hoca yanlışlıkla sabah namazı vakti girdi diye ezan okursa ve vakit girmemişse velev ki ezan okunmuş olsa dahi namaz kılınmaz kılınsa da geçersizdir. Çünkü vakit girmemiştir.
Aynı şekilde namaz vakti girmişse ama gerek elektrik olmayışından, gerekse imamın herhangi bir maruzatından dolayı ezan okunmamışsa bile namaz vakti girmiştir. Kişi namazını kılabilir
Hastalık ve musibetler günahlara kefferat olur mu?
İnsanın başına gelen sıkıntı ve hastalıklar onun günahlarına kefaret olur. Yani başa gelen ölümlere, sıkıntılara, acılara, elemlere, hastalıklara sabredip Allahtan gelenin baş üstünde yeri var deyip metaneti ve vakarı korumak kişinin günahlarına kefferattir. Yani kişinin günahlarını affettirme vesilesidir.
Nitekim sevgili peygamberimiz bir hadisi şerifinde bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: Mü'mine musibet nevinden her ne ulaşır ise günahlarına bir kefaret olur. Musibet, beklenmedik bir hâdise olmuş, ayağına batan bir diken olmuş fark etmez." (Müslim, Birr 49)
Yine sevgili Peygamberimiz bir başka hadisinde bu hususta şöyle buyurmaktadır: Allah hayrını dilediği kimseyi günahlarını bağışlamak ve derecesini yükseltmek için sıkıntıya sokar.
Ancak kefferatın olabilmesi için başa gelen bu musibet ve hastalıklara sabretmek gerekir.
Her hangi bir sınavdan önce Türbelere gidip dua etmede bir sakınca var mı?
Türbe ve ziyaretler neticede birer mezarlıktır. Mezarlıkları da ziyaret etmek dinen caiz olan ve Peygamberimizin tavsiye ettiği bir husustur. Türbeleri ziyaret etmek, orada dua etmek ya da Kuran-ı Kerim okumak dinen caiz olan bir davranıştır. Ancak türbelerden şifa beklemek dinen uygun değildir. Çünkü şifayı Allah verir. Fakat efendimizin tavsiyesi bidatten hurafeden uzak bir ziyarettir.
Buna göre üniversite sınavı öncesi ya da bir hastalıktan dolayı şifa bulmak için mezarlıkları ya da türbeleri ziyaret etmek caizdir. Burada dua etmek, Kuran okumak caizdir. Ancak bu mezarda ya da türbede yatandan üniversiteyi kazandırmayı, şifa vermeyi beklemek uygun değildir. Ancak dua ederken ya da şifa dilerken orada yatan zatın hürmetine, yüzü suyu hürmetine diyerek Allahtan bir başarı ya da şifa dilenebilir.
Günün Ayeti
O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın denilir.
Al-i İmran 106.
Günün Hadisi
İnsanların en kârlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır.
Tirmizî, Zühd 21
Günün Sözü
Yaşamak için bir nedeni olan herkes, her sıkıntının üstesinden gelebilir
Friedrich Wilhelm Nietzsche
Günün Duası
Allahım bize hayırsız evlat, dermansız dert, karşılıksız borç, imansız ölüm nasip etme
Bunları biliyor muyuz?
Masiyet nedir?
Günah ve isyan olan inanç, söz, fiil ve davranışlara denir.
Günün Nüktesi
Bu nasıl Müslümanlıktır
Ahmet Mekkî Efendi bir sevdiklerine;
- Hak Teâlâ, hepimizin yaptığı, iyi kötü her işi görüyor, değil mi? diye sordu.
- Elbette efendim, dediler.
- Pekii, bir insan bir günah işleyeceği zaman, bir başkasının göreceğini anlasa, o işi yapabilir mi?
- Yapamaz tabii efendim, utanır ondan.
Büyük Veli;
- Bu nasıl Müslümanlıktır ki, bir kuldan utanır da, Allahtan utanmaz, buyurdu.