Sayfa Yükleniyor...
Kur'an-ı Kerim Arapça indirilmiştir. Bu dile vakıf olmayanlar da bu yüce kitabı okumak, öğrenmek ve yolunda yürümekle mükelleftir. Dolayısıyla kişi Kuranı okurken anlamını bilerek okursa tabi ki hayrı daha fazla olur. Aynı şekilde her Müslümanın da bu yüce kitabı anlayarak okuması temenni edilir. Ancak her insan bu dile ve bilgiye sahip olamayabilir. Sahip olamadığından dolayı da bu kitabı okumaktan mahrum kalması düşünülemez.
Kişinin Kuran-ı Kerimin anlamını bilmese dahi onu okuması sevaptır. Hatta her bir harfinden dolayı okuduğu için Müslümana on sevap yazıldığını sevgili Peygamberimizi müjdelemektedir.
Müslüman kimse kalplere şifa olan Kuran-ı Kerimi Arapça orijinalinden okuyamıyorsa da en azından mealini ve tefsirini okuyarak ayetlerinin ne anlama geldiğini öğrenmelidir.
Selam verenin selamını almamak caiz mi?
Dinimizce selam vermek sünnet onu cevaplandırmak ise farzdır. Bir topluma selam verildiği zaman o toplumdan sadece bir kişi bu selama karşılık vermesi bu farzı yerine getirmek için yeterlidir. Şayet cevap verilmese o toplumda oturan her Müslüman günahkâr olmuş olur.
Selamı o toplumun içinde oturan bir kimsenin ismini zikrederek verme durumunda ise ismi geçen kimse bu selama karşılık verme zorunda diğerleri için bir şey söz konusu değildir.
Selam, benden sana bir zarar gelmez, anlamına geldiğine göre her Müslüman bu güzel uygulamayı günlük hayatında yaşaması ve yaşatması lazım. Selam verdiği gibi verilen selama da karşılık vermesi gerekir. Çünkü Kur'an-ı Kerim de Allah'ü Teale mealen şöyle buyurmaktadır: 'Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin.' (Nisa 86)
Bayanı hamile kalmaması için kısırlaştırmak caiz mi?
Evlilikte asıl olan insan neslinin devam etmesidir. Bu yüzden evlenecek kişilerin çocuk yapabilecek kadınları nikahlamaları müstehabdır. Çünkü evliliğin en önemli hedeflerinden birisi çocuk sahibi olmaktır.
Evliliğin bu yönüne dikkat çeken fakihler, kadının tıbbi bir rahatsızlığı yoksa veya doğum yapması halinde fiziki bir rahatsızlık geçirmeyecekse ister çocuğu olsun ister çocuğu olmasın fark etmeksizin o kadını temelli olarak çocuktan kesmeyi caiz görmemişlerdir. Yani sebepsiz bir şekilde ve tıbbi bir gerekçe yoksa kadının rahmini aldırmak, onu kısırlaştırmak caiz değildir
Ancak kadının hamile kalması halinde tıbbi bir tehlike veya ölüm, sakat kalma gibi bir hadise ortaya çıkacaksa rahmini aldırabilir. Çocuktan temelli kesile bilir.
Borç ile alışveriş yapmanın dinen bir sakıncası var mı?
Bir malı peşin fiyatına satmak nasıl caiz ve makul ise veresiye fiyatına zamlı satmak da öyle câiz ve makuldür. Zira veresiye satışta malın karşılığı olan bedel bir kaç ay geciktirilmektedir. Diğer bir ifade ile uzatılmaktadır. Dolayısıyla vade uzayınca malı satanın bir zararı söz konusu olmaktadır. Bu zararını telafi etmek için malın fiyatını bir miktar yükseltmesinde dinen bir sakınca yoktur.
Ama bunu yaparken iki tarafta peşin fiyata mı yoksa vadeli fiyata mı anlaştıklarını alış veriş esnasında söylemeleri ve bunun üzerinde anlaşmaları gerekir. Şayet böyle olmazsa o zaman bu alış- veriş geçersiz olur.
Günün Ayeti
Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır.
Günün Hadisi
Kişinin gerçek malı hayattayken gönderdiğidir. Geriye koyduğu ise varislerinin malıdır.
Günün Sözü
Ölürken yanınızda götüreceğiniz tek şey, ardınızda bıraktıklarınızdır.
John Allston
Günün Duası
Allahım aklımı ve imanımı muhafaza et
Bunları biliyor muyuz?
Sırat-ı müstakim nedir?
Allahın Kuran-ı Kerimde beyan ettiği dosdoğru yoldur ki bu İslam dinidir.
Günün Nüktesi
İnsanı felakete sürükleyen günahlar
Ebu Hureyre radıyallahu anh rivayet ediyor:
Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
İnsanı felakete sürükleyen yedi büyük günahtan kaçının, buyurdu. Sahâbîler:
Ey Allahın Rasulü, bunlar nelerdir? diye sordular. Peygamberimiz de:
Allaha ortak koşmak, sihir yapmak, Allahın haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, (Allah yolunda yapılan) savaştan kaçmak, (kötülüğü gönüllerinden dahi geçirmeyen, günahtan) habersiz namuslu kadınlara zina iftirasında bulunmak, buyurdu.
Buhârî, Vasâyâ 23