Sayfa Yükleniyor...
Kuran-ı Kerim, alemlere rahmet vesilesi olarak gönderilen son peygamber Hz. Muhammede Allah tarafından gönderilen kutsal son hak ve evrensel kitaptır. Kur'an-ı Kerim'i diğer ilâhi kitaplardan ayıran birçok özellikler vardır.
Bu özelliklerin başlıcaları şunlardır:
1- Kur'an-ı Kerim Peygamberimize indiği gibi hiç bir değişikliğe uğramadan bize kadar gelmiştir. Kıyamete kadar da bozulmadan devam edecektir. Öteki kutsal kitaplardan bazıları tamamen kaybolmuş, bazıları da birçok değişikliklere uğrayarak bozulmuş ve hiçbiri Allah'tan gönderildiği gibi muhafaza edilememiştir.
Allahu Teala, Kur'an-ı Kerim'i koruyacağını kimsenin Kuran-ı Kerimi tahrif edemeyeceğini ve buna gücü yetmeyeceğini bu ayeti kerime ile bizlere bildirmiştir.
"Kur'an-ı sana Biz indirdik, onun koruyucusu da Biziz". (Hicr sûresi, 9)
Gerçekten de Allah, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'i günümüze kadar korudu, kıyamete kadar da koruyacaktır.
2-Kur'an-ı Kerim toplu olarak değil, zamana ve olaylara göre ayetler ve sûreler halinde parça parça inmiştir. Bu durum, onun kolayca ezberlenmesini ve anlaşılmasını sağlamıştır.
3- Kur'an-ı Kerim, son ilahî kitaptır. Ondan sonra başka kitap gelmeyecektir. Kur'an'ın hükümleri kıyamete kadar geçerli olacak değişmeyecektir. Önceki kitaplar ise belirli bir zaman için gönderilmişti.
4- Kur'an-ı Kerim, bütün insanlığa gönderilen bir kitaptır. Her asrın ihtiyaçlarını karşılayacak hakikat ve hikmetlerle doludur.
Haram para ile hayır yapılabilir mi?
İslamiyet her zaman kişinin rızkını aramasını ve bu rızkı ararken de rızkı verenin rızasına uygun aramasını emretmektedir. Yani meşru çerçevede rızkını aramasını istemektedir.
Durum bu olmakla beraber kul bazen çerçeveyi ihlal etmekte ve dinen hoş olmayan davranışların içine girmekte, haram bir işe girişebilmektedir.
Dolayısıyla haram bir yolla rızkını temin etmektedir. Bu yolla kazanılan para haramdır. Haram kazanılan ya da başkasın hakkı olan para ile hayır yapılmaz. Başkasının hakkı olan para sahibi biliniyorsa iade edilmeli, bilinmiyorsa ya da bulunamıyorsa onun hayrına fakirlere verilmeli. Bir gün çıkar gelirse de onun hakkı ona iade edilmelidir.
Çocuklar ne zaman namaza başlatılmalı?
Namaz sevgili Peygamberimizin ifade ettiği gibi "Dinin direği, kıyamet gününde sorulacak ibadetlerin başında geldiği, müminin miracı, şükrün bütün çeşitlerini kendinde barındırdığı... için" üzerinde durulması ve her zaman ve her şartta yerine getirilmesi gereken bir ibadettir.
Namaz ibadetinin bu öneminden ve özelliğinden dolayı namaz çocuklara küçük yaştan itibaren emredilmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz veciz bir sözün de namazın çocuklara emredilmesi hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Çocuklarınıza 7 yaşında namazı emredin 10 yaşına geldiklerinde şayet namazı kılmıyorlarsa onları tedip anlamında hafifçe bir dövün."
Her ne kadar namaz ibadeti diğer ibadetler gibi kişiye buluğ çağına varana kadar farz değilse de dinin temel direklerinden bir direk olduğu için çocuklara daha küçük yaşta iken, ki bu da 7'den başlar, aşılamak gerekir. 10 yaşına gelindiğinde artık yavaş yavaş erginlik çağına yaklaşıldığından terk edilmesi halinde terk edenin uyarılması gerekir.
Netice-i kelam namaz ibadeti çocuklara 7 yaşında emredilir. 10 yaşında terk edilmesi halinde terk eden cezalandırılır. Erginlik dönemi başladıktan sonra namaz her farz ibadet gibi kişiye farz olmaktadır.
Günün Ayeti
Ey insanlar! Allahın size olan nimetini hatırlayın. Allahtan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı?
Fatır suresi 3
Günün Hadisi
Yemin malı sattırır, ama bereketini götürür.
Günün Sözü
Menfaat sandalye gibidir, ayağının altına alırsan yükselirsin, basının üstüne alırsan ezilirsin
Cenap Şahabettin
Günün Duası
Ya rabbi bugün hakkımda hayırlı olmayan hiçbir işi bana nasip etme.
Bunları biliyor muyuz?
Vird Nedir?
Günlük dualar, düzenli bir şekilde belli zamanlarda okunmak üzere âyet, hadis ve ermişlerin sözlerinden derlenmiş dualar, ahzab, hizb, ezkâr, zikir demektir.
Günün Nüktesi
Utanmaz mısın önümden geçmeye?
Dervişin biri bir ırmak kenarında huşu ile namaz kılıyormuş. Mecnun'da oradan geçmekteymiş.
Namaz kılan Dervişi görmemiş Mecnun ve önünden geçmiş. Derviş hemen namazını bozmuş ve Mecnun'a kızmış: "Bre sen nasıl adamsın? Utanmaz mısın aşk ile namaz kılanın önünden geçmeye!"
Mecnun da hemen cevaplamış: "Ey Derviş, ben Leyla'ya aşkımdan kör oldum, önümü görmem. Bu yüzden görmedim seni. Peki senin aşkın ki Allah aşkıdır, nasıl bir aşktır da O'nun huzurundayken bile her şeyi görürsün?"