Sayfa Yükleniyor...
Allah, insanı yoktan var etmiş, yaratıklar içinde yegane akıl sahibi kılmış ve yer yüzünde de kendine halife yapmıştır.
İnsan, dağların ve taşların yüklenemediği emaneti üstlenerek kendini bir anlamda sorumluluk altına almıştır.
İnsanoğlu, sorumluluğu üstlenirken Mevla ona cennet ve cehennemin yolunu bildirmiş, verdiği akıl meziyetinin yanında bir de irade vererek onu yeryüzünde imtihana tabi kılmıştır.
İnsan, bu irade ile dilediğini ister hayır ister şer fark etmeksizin yapar ama hesap gününde de onun sevap veya cezası ile karşı karşıya kalır. Yani kul dünyada imtihan gereği bir takım şeyler ister ki bunlar günah ve doğru olmayan isteklerde olabilir. Allah, ona bunları imtihan gereği yaratır ama asla o fiil ve istekten razı olmaz. Sadece tek yaratıcı olduğu için
kula yaratır.
Kulun yeryüzündeki ilk ve en önemli görevi Kuran-i ifadesi ile Allaha ibadet etmek olmakla beraber beşerin zayıf, aciz, ihtiraslı ve de fıtratında günaha olan meyil nedeni ile bu görevi ihlal edebilmekte daha da ötesi Allahın yasakladığı fiillere girişebilmektedir.
İslam dininde, beşer anasından günahsız doğmakla beraber (ki bu durum erginlik çağına kadar devam eder) bu görevi ihmal ve yasağı ihlal etme nedeni ile tertemiz olan kalbini günah lekeleri ile kirletmektedir.
Nitekim sevgili peygamberimiz, insanın günah işlemesi ile ilgili bir hadis-i şerifinde: Kul günah işlediği zaman kalbine siyah bir leke düşer günahından pişman olup tövbe ettiği vakit o siyah leke silinir. Lakin tövbe etmeden günah işlemeye devam ettiği zaman siyah lekeler artar kalbini kaplar ve onu sertleştirerek simsiyah bir kalp haline getirir. buyurmaktadır.
İşte kulun kalbini karartan ve onu kötü yollara sevk eden siyah lekelerden yani günahlardan kurtarmak için Allahu Teala, insana tövbe kapısını bahşetmiştir.
Bu tövbe vesilesi ile kişi yıllarca işlediği günahlardan ve şer işlerden kurtulmaktadır. Yani bir anlam da tövbe cila görevi görerek kalbi manevi kir olan günahlardan temizlemekte, kulu işlediği o günahlardan kurtarmaktadır. Su nasıl ki kiri temizliyorsa tövbe de insanın kalbini öyle temizlemektedir. Hazreti peygamber bu durumu: Günahından tövbe eden sanki o günahı işlememiş gibi anasından doğduğu gibi günahsız olur şeklinde ifade etmektedir.
Tabiî bu tövbe ile şirk ve kul hakkı silinmiyor. Zira Kuran-ı Kerimde Allaha şirk koşanların affedilmeyeceği bildirilmektedir. Ancak kişinin şirkten kurtulup İslam ile şereflenmesiyle ve varsa kul hakkı, kula hakkını helal ettirmesi ile bu günahlardan kurtulabilir.
Tövbe günahkar insan için bir fırsat ve kurtuluş reçetesi tabiri caizse hayata yeniden başlamaktır. Peygamberler müstesna her insan günah işleyebilir, hata yapabilir ama aslolan bu günah ve yanlıştan dönmek ve dönebilmektir.
Nitekim alemlere rahmet vesilesi, iki cihan efendisi Hazreti Peygamber: Bütün insanlar hatalıdır hatalı insanların Allah indinde en makbulü ise tövbe edenidir. Sözü ile buna işaret etmektedir.
Tövbe insanı manevi manada temizler ve onu kurtuluşa götürür. Allahu Teala Ey iman edenler hep birden Allaha tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. Mealindeki ayeti ile bunu bize bildirmektedir.
İnsan, ne kadar günahkar olursa olsun Kuranın ifadesi ile: Allahın rahmetinden umut kesmemelidir. Çünkü tövbe kapısı ona daima açık bırakılmıştır ki hazreti Peygamber bir hadis-i Şerifin de 100 kişiyi öldüren zatın bile tövbe hakkı olduğunu ve tövbesinin kabul edildiğini ifade etmektedir.
Manevi anlamda kalbimizi temizleyen tövbenin en makbulü şüphesiz ki ihlas ile yapılanıdır. Evrensel mesaj Kuran-ı Kerim bunu: Ey iman edenler samimi bir tövbe ile Allaha tövbe edin şeklinde dile getirmektedir.
Bu tövbenin kabul edilmesi için yapılan tövbenin Allah için ihlas ile yapılması gerektiği gibi aynı zamanda işlenen günahtan pişmanlık duymak ve bir daha günah işlememek üzere tövbe etmek gerekir.
Hepimizin bu güzel temizliğe yani tövbeye ihtiyacı vardır. Hazreti peygamber günah işlemediği halde onun ifadesi ile günde yetmiş defa Allaha tövbe istiğfar edermiş.
Hazreti peygamber gibi günahsız bir peygamber, alemlere rahmet olarak gönderilmiş bir insan, Allahın en sevdiği kul, cennete girmesi kesin olan kişi günde yetmiş defa tövbe ediyorsa biz günde yedi yüz defa tövbe etsek yine azdır.
Zira hiç birimiz günahsız peygamber değiliz ve hiç birimiz cennetle müjdelenmiş değiliz.
Şunu da ifade edelim ki nasıl olsa tövbe kapısı açıktır deyip günahlara da dalmamak lazım. Çünkü taviz tavizi doğurur misali günah günahı doğurur. Bu günah sebebi ile insanın kalbi kararabilir günahından dönme fırsatı da olmayabilir.
Sorular ve Cevaplar
Tövbe etmekle her günah bağışlanır mı?
İslam dini, inanç, ibadet ve muamelat olmak üzere üç kısımdan oluşur. İnanç kısmını inkar etmek yani imanının altı esasından birini Allahı, Peygamberi İnkar etmek küfürdür dinden çıkmadır. Diğer konularda haddi aşmak ise günahtır. İçki içmek, namaz kılmamak, yalan söylemek gibi.
Kişi kafir olmadıkça günah işlemekle dinden çıkmaz. Küfür dışında günah işleyen kişi, ne kafir ne de münafık olur, imandan çıkmaz. Ama günahkar olur. İşlediği günahın büyüğüne göre de asi olur. Bu anlamda ibadet ve muamelat kısmında işlenen günah insanı kafir yapmaz günah işlendiğinde tövbe etmek gerekir. Tövbe edildiğinde de günahın işlenmemiş gibi affedileceğine inanırız. Çünkü Allah, Kuran-ı Kerimde günah işleyenleri "Ey iman edenler, samimi bir tövbe ile Allah'a dönün" (Tahrim, 66/8) hitabı ile tövbeye ve halis bir pişmanlığa çağırmaktadır.
İmanlı olmak kaydı ile işlenen günah tövbe edilmekle silinir ama dinden çıkmayı gerektiren bir fiil işlenmişse yani Allah, Peygamber, Ahiret, Kader inkar edilmişse bunun tövbesi öncelikle tekrar imana ve İslam dönmek için iki şahadeti getirmektir. Ondan sonra tövbe ve istiğfar etmektir.
Var olan kul hakkını affettirmek için de tövbe etmek yetmez. Çünkü tövbe etmekle kul hakkının sorumluluğundan kurtulmaz. Bunun için de hak sahibinin hakkını ödemek ve helalleşmek gerekir.
İslamda tövbesi olmayan günah var mı?
İslam dini, itikat, ibadet ve muamelattan oluşan bir inançtır. İtikat kısmının ihlali küfrü diğerlerinin ihlali ise günahı gerektirir.
Kişi mürted olmadıkça günah işlemekle dinden çıkmaz. Zina, içki içme, yalan söyleme... gibi.
Küfür dışında günah işleyen kişi, imandan çıkmaz. Bu nedenle İslamda tövbesi olmayan günah yoktur.
Allah'u Teala: "Ey iman edenler, samimi bir tövbe ile Allah'a dönün" buyurarak günah işledikleri halde kişilere iman kelimesiyle hitap etmiştir. Ancak bu durumdaki kimse helalleri ve haramları inkar etmeyecektir. Etmesi durumunda İslam dairesinden çıkar onun tövbesi şahadet getirip yeniden İslam'a dönmesidir.
Fakat şunu da bilmek lazım tövbe etmekle kul hakkının sorumluluğundan kurtulmaz. Bunun için hak sahibinin hakkını ödemek ve helalleşmek gerekir.
Çıkarılan zekatı sadece bir kişiye vermek caiz mi?
Hanefi mezhebi fıkıhçılarına göre, zekat çıkaran kimse zekatını ayetteki sekiz sınıf insanın her birine verebileceği gibi sadece bir sınıfa da ödeyebilir.
Hanefi fıkıhçılarına göre zekatın sarf yerlerinde söz eden bu ayet, zekatta her bir grubun ayrı ayrı ve eşit hakkı olduğunu ve bunlar arasında bölüştürülmesi gerektiğini açıklamak değil, zekatın bu yerlere verilebileceğini açıklamak içindir. Dolayısıyla Hanefi fıkıhçılarına göre zekat bir kişiye tek olmak üzere de verilebilir.
Şafii fıkıhçılarına göre ise, söz konusu bu ayette geçen sınıflara bulunabilenlere eşit olarak dağıtılmalı ve her sınıftan en az üç kişiye verilmelidir. Çünkü Şafiilere göre, ayette zekat verilecek sınıfların ayrı ayrı hak sahibi oldukları belirtmek istenmiştir.
Ramazan ayında Tesbih namazı nasıl kılınır?
Tesbih namazı, Peygamber efendimizin ibn-i Abbas'a öğrettiği bir namazdır. Her zaman kılınabilir. Tesbih namazı 4 rekâttır. İki rekâtta selam verilerek de kılınır. Her rekâtın da 75 defa tesbih söylenir, dört rekatta 300 tesbih eder rekâtının nasıl kılındığını tarif edelim her rekâtı aynen kılınır.
"Niyet ettim Allah rızası için Tesbih namazı kılmaya" diye niyet edilir. "Allahu Ekber" diyerek namaza durulur.
Tesbih namazında okunacak dua şudur: "Subhanellahi velhamdulillahi ve la ilahe illallahu vallahu Ekber" . Bu dua namazın şuraların da söylenir:
1-Sübhaneke'den sonra 15 defa,
2-Euzu-Besmele, Fatiha ve sureden sonra 10 defa
3-Rükuda 3 defa söylenen "Subhane Rabbiyel Azim"den sonra 10 defa,
4-Rükudan doğrulunca 10 defa;
5-Secdeye varıp 3 defa söylenen "Subhane Rabbiye'l a'la" dan sonra 10 defa,
6-İki secde arasında oturunca 10 defa,
7-İkinci secdede yine 10 defa söylenir. Toplam 75 defa söylenir olur. Ettehiyyatü okunur, ikinci rek'ate kalkılır.
Önce 15 defa söylenir, soma Fatiha okunur, 10 defa söylenir, aynen birinci rekattaki gibi tamamlanır. İkinci rekatta oturunca ister Ettehiyyatüyü okuyup 3. rek'ate kalkar 3. ve 4. rek'atı aynen kılar, isterse Ettehiyyatü'den sonra salli, barik dualarını okuyup selam verir. Yeni bir tekbir alarak iki rek'at daha aynı şekilde kılar.
Günün Ayeti
"Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim."
Günün Hadisi
Bir kötülük işlediğinde peşinden hemen bir iyilik yap ki, o kötülüğü silsin.
Günün sözü
Her insan hata edebilir ama hata edenlerin en makbulü pişman olup tövbe edendir.
Hz. Muhammed
Günün Duası
Allahım kıldığımız namazları, tuttuğumuz oruçları, verdiğimiz sadakaları, yaptığımız dua ve tövbeleri kabul et.
Ramazan kavramları
Ta'dîl-i Erkân nedir?
Namazın rükünlerinin düzgün ve kıvamında yerine getirilmesini ifade etmekte olup, namazın vaciplerindendir.
Günün Nüktesi
Şükreden bir kul olmayayım mı?
Bir gün Hz. Aişe validemize ey Aişe! Resulullahın can çekici hallerinden gördüğünü bize haber verir misin diye sorulduğunda; Hz. Aişe hüngür hüngür ağladı ve şöyle devam etti: Onun hangi durumu can çekici değildi ki? O bir gece bana geldi. Beraberimde yatağıma girdi. Bedenime dokunacak şekilde bana yaklaştı. Sonra:
Ey Ebu Bekirin kızı! Rabbime ibadet etmem için bana izin verir misin? dedi. Ben de:
Ey Allahın Resulü! Ben sana yakın olmayı isterim. Fakat izin verdim dedim.
Kalktı; su kavasına varıp abdest aldı. Bolca su kullandıktan sonra namaza durdu. Göğsünü ıslatacak kadar ağladıktan sonra rükuya varıp ağladı. Ve Bilal gelip sabah namazını haber verinceye kadar bu durumu devam etti. Kendisine:
Ey Allahın Resulü! Senin gelmiş ve gelecek bütün günahlarının hepsini Allah bağışlamıştır. O halde neden ağlıyorsunuz? dediğim zaman:
Allaha çok şükreden bir kul olmayayım mı? Neden böyle yapmayayım? Halbuki yüce Allah Kuranında üzerime şu ayeti indirmiştir:
Göklerin ve yerin yaradılışında gecenin ve gündüzün gidip gelişinde elbette ki aklı selim sahipleri için ibret verici deliller vardır (Al-i imran 190)
Bir Konu Bir Yorum:
Allahtan Korkmak:
Ey iman edenler, Allahtan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allahtan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Haşr Suresi, 18)
Ayette Allah korkusuna dikkat çekilmiş ve herkesin ahiret günü bu dünyada yaptıklarıyla karşılık göreceği bildirilmiştir.
Geçici bir yurt olan dünyanın yaratılış sebebi Kuranda bildirildiği gibi imtihandır. (Enbiya Suresi, 35) Allah an an karşımıza çıkardığı çeşitli olaylarla bizleri denemektedir. Asıl yurt ise ahirettir. Herkes din gününde Allahın huzurunda hesap verecek ve dünya hayatı boyunca yaptıklarının ve yapmayıp ertelediklerinin karşılığını görecektir. Bu sebeple insanın yaşadığı her anın çok büyük değeri vardır. Bu gerçeğin bilincinde olan müminler, hayatlarının her anını Allahı daha fazla razı etmek için çaba göstererek geçirir, hayırlarda yarışırlar.
Ayette de bildirildiği gibi bir müminin her an ahireti için bir hazırlık yapması ve sık sık ahireti için neleri takdim edip gönderdiğine, hangi fırsatları değerlendirip ahireti kazanmaya çalıştığına bir bakması şarttır. İnsan sabah kalktığı andan, akşam yatana kadar geçen her anından sorumludur. Her anın tek tek hesabını verecektir. Bu nedenle dünya hayatında ne kadar çok salih amelde bulunursak ahirette ona göre karşılık göreceğimizi hiç unutmamamız gerekir.