Sayfa Yükleniyor...
Türbelerin ve mezarlıkların ziyaret edilmesi, bu vesileyle ölünün ve ölümün hatırlanması ve orada yatanlardan ibret alınması dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır. Ancak, kabir ve türbe ziyaretlerinde İslâmın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen itikâdî bakımdan da zararlı olan tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir.
Türbelerde yatan kişilerin duaları kabul ettiğine, ilâhi kudretlerinin olduğuna inanmak, mezar ve türbelere bez bağlamak, mum yakmak, tevhid dini olan İslâm ile bağdaşmaz.
Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Kabrin yanına gelince de Hz. Peygamberin tavsiye ettiği gibi; Müminler yurdunun sakinleri sizlere selam olsun. İnşâallâh biz de size katılacağız. Bizler ve sizler için Allahtan afiyet dilerim demelidir.
Aynı zaman da kabir ziyaretinde bulunan kişinin ölü için dua etmesi ve Kuran okuyarak sevabını orada bulunanların ruhlarına bağışlaması uygun olur. Ancak kabrin başında yüksek sesle ağlayıp ağıt yakması ise uygun bir davranış değildir.
Müslüman olmayan bir kişi Müslüman mezarlığına defnedilebilir mi?
Dini örfte ve uygulamada, bir kimse vefat ettiğinde, kendi dinine mensup olan daha önce vefat etmiş kişilerin defnedildiği kabristana defnedilir.
Tarih boyu Müslüman mezarlıkları, büyük bir itina ile Hıristiyan ve Yahudi mezarlıklarından ayrı mekanlarda oluşturulmuştur. İslam dininin, ölülerin techiz, tekfin ve defin işlemlerinde, kabir ziyareti, okuma ve dua usullerinde kendine has uygulamaları vardır. Bunlar aynı zamanda Müslümanların öz kültürü olmuştur.
Bu bakımdan Müslüman olmayan kimselerin Müslümanlarla aynı mekanda karışık olarak defnedilmesi dinimizce uygun değildir.Hıristiyan bir kişinin, Müslümanlar arasında vefat etmesi halinde, o yerde Hıristiyan mezarlığı varsa, cenaze bu mezarlığa gömülür. O yerde Hıristiyanlara ait mezarlık yoksa ve bu kişinin başka yerdeki bir Hıristiyan mezarlığına nakli de yapılamazsa, Müslümanların mezarlığının dışında bir yerde defnedilir.
Gösterişle yapılan ibadetlerin sevabı olur mu?
Salih amelin kabul şartlarından biri de ibadetin riyadan yani gösterişten uzak olmasıdır. İnsanlar görsün diye gösteriş ve riyakarlık içinde ibadet yapan kimse her ne kadar ibadet yapıyorsa da niyeti halis olmadığından bu ibadetten dolayı sevap almaz. Başkaları görsün, övsün diye namaz kılan kimsenin durumu budur.
Sevgili Peygamberimiz riya ve gösterişten sakınmamızı emretmektedir. Nitekim bir hadisi şeriflerinde bu hususta şöyle buyurmaktadır: Riyadan sakınınız çünkü riya küçük şirke benzer. Bir başka hadis-i Şerifinde de bu hususta şöyle buyurmaktadır: İnsanlara duyurmak için bir amel işleyeni, Allah kıyamet günü insanlar önünde teşhir eder. Gösteriş için bir amel işleyeni, Allah kıyamet günü insanlar önünde rezil eder.
Buna göre kişi ibadetlerinden sevap almak istiyorsa ve bu ibadetlerden feyiz ve bereket istiyorsa ibadetlerini rıza-i ilahi için yapmalıdır. İnsanlar görsün, övsün, ticaretinde ona güvensin diye değil.
Günün Ayeti
Azıp dünya hayatını tercih edenlere gelince cehennem onların durak yeridir.
(Naziat, 79/37-39)
Günün Hadisi
Kim mümine zarar verirse Allah da onu zarara uğratır. Kim de mümine meşakkat verirse, Allah da ona meşakkat verir."
Tirmizi, Birr 27
Günün Sözü
Hiçbir şeyin yoksa tatlı söz ikram et.
Günün Duası
Ya Rabbi bugün hakkımda hayırlı olmayan hiçbir işi bana nasip etme.
+
Birçok Sahabenin Peygamber efendimizden ve başka bir çok kimsenin de bunlardan işittiği ve kitâba yazılıncaya kadar, böyle pek çok kimsenin haber verdiği hadîs-i şerîfler. Mütevâtir hadîsleri rivâyet edenlerin yalan üzerinde sözbirliği yapmaları mümkün değildir.
Günün Nüktesi
Nasreddin Hoca ve Hırsız
Bir gün Nasreddin Hoca'nın çuvalını hırsız çalmış. Hoca çuvalını aramayıp doğruca mezarlığa giderek beklemeye başlamış. Bunu gören tanıklar:
- Hocam hırsızı aramayıp mezarlıkta ne yapıyorsun? demişler.
Hoca da:
- Arayıp da niye zahmet edeceğim; ne kadar usta hırsız olursa olsun sonunda o da mezarlığa gelecek diye cevap vermiş.