Mezarlığı ziyaret etmeden okuduğumuz Kur’an ve dua kabul olunur mu?


  • Oluşturulma Tarihi : 05.10.2023 05:36
  • Güncelleme Tarihi :
Mezarlığı ziyaret etmeden okuduğumuz Kur’an ve dua kabul olunur mu? yazının resmi

“Ey Mü’minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız.” (Müslim, “Cenâiz,” 104.) Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır. Mezarlıkları ziyaret etmek güzel ve sevap olduğu gibi ziyaret etme imkanı bulunmadığı durumlarda ise kişinin bulunduğu yerden ölüsüne Kur’an okuması ya da dua etmesi de uygun ve sevaptır. Aynı şekilde yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Buna göre kişi, mezarlığı ziyaret etme imkanı yoksa bulunduğu yerden okuduğu Kur’anı, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını ölüsüne bağışlayabilir.

Her zaman mezhebimizin dışında başka bir mezhebi taklit etmek caiz mi?

Hanefi, Şafii, Maliki... farkı olmaksızın bütün ehli sünnet mezhepleri haktır ve kendilerine uyulabilir. Mezheplerin varlığı biz Müslümanlar için bir rahmet ve çıkış yoludur. Hangisine uyarsak uyalım doğru yolu bulmuş oluruz. Bu mezheplerin oluşmasında ve mezhebe bağlanmada daha çok mezhep kurucularının yaşadığı bölgenin etkisi söz konusudur. Ebu Hanife’nin Orta Asya ve Anadolu topraklarında yaşaması imam Şafii’nin Mısır’da, Irak’ta- Suriye’de yaşaması... Neticesinde mezhepleri bu bölgelerde yayılmış insanlar da bu mezheplere rağbet göstermiştir. Fakat bu mezheplerden birine tabi olurken diğerlerini kabul etmemek doğru değildir. Çünkü bütün ehl-i sünnet mezheplerinin çıkış noktası Kur’an ve sünnettir. Dolayısıyla Şafii’ye tabi olmakla beraber bazen şartlara, mazerete binaen faraza Hanefi mezhebini taklit edebiliriz. Nitekim dinimiz kolaylık dinidir. Sevgili Peygamberimiz “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız” (Buhârî, “İlm”, 12.) buyurmaktadır.

Yapılan umreler haccın yerine geçer mi?

Umre yapmak sünnet olan ibadetlerdendir. İfa edildiğinde sevap elde edilen ziyaretlerden biridir. Hac ise farz olan ibadetlerden bir ibadettir. Sayısızca umre yapılsa da o umreler hac farizasının yerini tutmaz. Dolayısıyla şartları taşıyan her mümin kendisine farz olduğundan hacca gitmek zorundadır. Ama şartları taşısa da hac olmadan umreye gitmek zorunda değildir. Durum böyle olmakla beraber hac ve umre arasını ayırmamak gerekir. Çünkü ikisi de aynı mekânlarda ve hissiyatla yapılan biri farz diğeri sünnet olan iki ibadettir.

Günün Ayeti

Allah’tan korkan kimseler, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever. Âl-i İmrân, 3/134.

Günün Hadisi

Bir kimsenin, bir malda kusur olduğunu bildiği halde, müşteriye haber vermeden satması haramdır. Buhari, “Buyu’” 19.

Günün Sözü

Günün sonunda mazeretler değil sonuçlar önemlidir.

Günün Duası

Allah’ım bugün vatanımızı ve milletimizi her türlü kaza, bela, afet ve terörden muhafaza eyle.

Bunları Biliyor Muyuz?

Ebrar Kime Denir?

İmanlarında sadık (doğru), Allah’ın yasak kıldığı şeylerden sakınıp, emirlerine uyan, bozuk inanışlardan, kötü ahlâktan ve çirkin işlerden uzak duranlar demektir.

Günün Nüktesi

Cebrail ile Sattı İsrafil ile Aldı…

Hz. Fatıma, “Ya Ali Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek yok gidip yiyecek bir şeyler alsana” der. Hz. Ali’nin sadece altı dirhemi vardır. Yiyecek almak için evden çıkar ve giderken yolda kavga eden iki insan görür. Hz. Ali, “Niçin kavga ediyorsunuz? Şu âlemde Allah’ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?” diye sorar. Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini, söyler. Hz. Ali cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir. Evine geldiğinde eli boştur.  Hz. Fatıma, “Ya Ali hiç mi bir şey alamadın?” diye sorunca, “Ama ara düzelttin ya Fatıma” der. Hz. Fatıma’nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir. Memnundur kocasının bu güzel hareketinden. Daha sonra Hasan’la Hüseyin ağlamaya başlarlar, açız diye. Bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar. Yolda bir adama rastlar. Elinde besili bir deve, “Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım.” “Param yok” der Hz. Ali. “Olsun” der adam. “Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum. 150 dirhem bu deve. Al sonra ödersin.” Alır Hz. Ali o deveyi. Yolda giderken başka bir adama rastlar. “Ya Ali” der, “Ne güzel bir deve bu, ben bunu 300’e alayım ne olur reddetme beni. Hz. Ali, “Ama ben bunu 150’ye aldım” der. “Olsun ben çok beğendim bunu” ve deveyi satar. Hz. Ali mutlu şekilde gider yiyecekleri alır evine döner. Sonra Peygamber’in huzuruna çıkar. Efendimiz güler, “Gel” der, “Ya Ali şu deve hikayesini anlat.” Anlatınca da der ki: “Sen ki ara düzelttin. Allah, Cebrail’i ile deveyi sana sattı. İsrafil’i ile de satın aldı. Her kim ara yapar birleştirir, düzeltir, ikilikten insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali.”

Mezarlığı ziyaret etmeden okuduğumuz Kur’an ve dua kabul olunur mu?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık