Hayatta olan inanmayanların doğru yolu bulmaları, hidayete ermeleri, İslam ile müşerref olmaları için dua etmede bir sakınca yoktur. Çünkü Rasulüllah Efendimiz Uhud savaşında mübarek dişleri kırılıp, yüzü yaralandığında, müşrikler için: "Allah'ım kavmimi bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar" diye dua etmişlerdi.
Ancak Müslüman olmadan ölen bir kimsenin bağışlanması için dua etmek dinen uygun değildir. Çünkü Allah kâfirleri Cehennem'e koyacağını ve onların orada ebedî kalacağını bir çok ayeti kerimesinde, Hz. Peygamber de hadisi şeriflerinde bildirmiştir. Nitekim Kuran-ı Kerimde geçen bu ayetler buna işaret etmektedir.
"Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba dahi olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek Peygambere ve mü'minlere yaraşmaz" (Tevbe (9) 113).
"Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma! Mezarı başında da durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulünü inkâr ettiler...."
"Onlara ister bağışlanma dile, ister dileme, fark etmez. Onlara yetmiş defa bağışlanma dilesen de Allah onları asla bağışlamayacaktır. Bu, onların Allah'ı ve Resulünü inkâr etmesinden ötürüdür. (Tevbe (9) 80)
Bunun aksini istemek Allah'ı isabetsizlikle suçlamak emirlerini red etmek ve onu yalanlamak olur ki bu da küfürdür. Buna göre kâfir olarak ölen birisi için dua etmek küfürdür. Onun bağışlanması için dua edilemeyeceği gibi aynı şekilde ona Yasin, Fatiha gibi Kuranın bir suresini okumak veya mezarında dua etmek caiz değildir.
Dolayısıyla ölmüş birisine dua etmek, Fatiha okumak için İslam dinine göre o kişinin Müslüman olarak vefat etmiş olması lazım. İslam dışındaki bir inanç veya inançsızlık üzerine ölmüş ise ona rahmet okunmaz dua edilmez mezarının başında Kuran, Yasin veya Fatiha okunmaz. Ama kafirin vefatından dolayı onun akrabalarına baş sağlığı ve sabır dilenebilir.
Yapılan umreler haccın yerine geçer mi?
Umre yapmak sünnet olan ibadetlerdendir. İfa edildiğinde sevap elde edilen ziyaretlerden biridir. Hac ise farz olan ibadetlerden bir ibadettir. Sayısızca umre yapılsa da o umreler hac farizasının yerini tutmaz. Dolayısıyla şartları taşıyan her mümin kendisine farz olduğundan hacca gitmek zorundadır. Ama şartları taşısa da hac olmadan umreye gitmek zorunda değildir.
Durum böyle olmakla beraber hac ve umre arasını ayırmamak gerekir. Çünkü ikisi de aynı mekanlarda ve hissiyatla yapılan biri farz diğeri sünnet olan iki ibadettir.
Vefat edene niçin telkin yapılmaktadır?
Cenaze defnedildikten sonra, kabirde Münker ve Nekirin sorması muhtemel soruları ve cevapları ölüye hatırlatma konuşmasına telkin denir. Ölüyü defnettikten sonra ona manevi bir destek olması ümidi ile Şafii mezhebine göre açıktan ve insanlar kabrin başındayken yapılır.
Hanefi mezhebine göre ise herkes gittikten sonra bir kişi kabrin başında ölünün yüzüne manevi destek olsun diye söyler.
Abdest alırken abdest dualarını okumasak abdestimiz geçerli olur mu?
Abdest alırken abdest dualarını okumak müstehabdır. Her abdest azasının bir duası vardır. Ama abdestin şartlarından değildir. Dolayısıyla abdest alırken her azada dua etmek dinen güzel ve sevabı olan bir şeydir. Ama bu dualar okunmadığında abdeste bir zararı dokunmaz. Fakat o duaların sevabından mahrum kalınmış olur.
Günün Ayeti
Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür.
Günün Hadisi
İnsanların Allah'tan en uzak olanı, katı kalpli kimselerdir."
Tirmizî, "Zühd", 61
Günün Sözü
İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil; prensipleri ve inançlarıdır.
Albert Einstein
Günün Duası
Ya rabbi bugün hakkımda hayırlı olmayan hiçbir işi bana nasip etme.
Bunları biliyor muyuz?
Safiyyullah Nedir?
"Allahın temiz kıldığı ve seçtiği demektir ki aynı zaman da Hz. Adem için kullanılmış bir lakabtır.
Günün Nüktesi
Gece Gündüz
Bir bilge kişi, çölde öğrencileriyle otururken demiş ki;
"Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?"
Öğrencilerden biri; "Uzaktaki sürüye bakarım," demiş, "Koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir."
Başka bir öğrenci söz almış ve "Hocam" demiş, "İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır."
Bilge kişi, uzun süre susmuş. Öğrenciler meraklanmışlar ve "Siz ne düşünüyorsunuz hocam?" diye sormuşlar.
Bilge kişi şöyle demiş; -Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ona "bacım" diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, "kardeşim" sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, "aydınlık" başlamıştır..."