Sayfa Yükleniyor...
Mut'a nikahı, bir ücret karşılığında, belirli bir süre için nikahlanmaya denir. İslam dini, evliliğin devamlı olmak üzere kurulmasını öngörmüş ve akdin sıhhati için bunu şart koşmuştur. Aile, ancak dinen ve hukuken geçerli bir nikah ile oluşur. Bu itibarla, evden uzak olmak, yolculuğa çıkmak gibi çeşitli nedenlerle geçici veya belli bir zaman için kıyılan nikah batıldır.
Bu bağlamda, geçici nikahın ücret karşılığında yapılması anlamına gelen Mut'a nikahı İslam fıkıhçıları tarafından caiz görülmemiştir.
İslamın yayılmaya başladığı ilk dönemlerde caiz olan bu nikah Hz. Peygamberin yasaklaması ile haram kılınmıştır. Nitekim Hz. Peygamber Mekke'nin fetih gününde bu yasağı şu hadisle duyurmuştur: "Ey insanlar! Ben size kadınlarla mut'a nikahı ile evlenmenize izin vermiştim. Ancak Allah mut'a nikahı ile evlenmeyi kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında onlardan biri varsa serbest bıraksın..."
Günümüzde daha çok İran'da kendine bir uygulama sahası bulan mut'a nikahı ehl-i sünnet fıkıhçıları tarafından caiz görülmezken, Şii fıkıhçılar tarafından caiz görülmüş.
Zaten İran'da yaygın olması da bunun bir neticesidir. Öte yandan geçici nikah yani mut'a nikahı ile evlilik müessesesini, kadının onurunu, itibarını... da zedelemekte olup, İslamın temel ilke ve amaçlarına da aykırıdır.
Ama ne yazık ki bir çok konu gibi bu mut'a nikahı da kendine bir uygulama sahası bulmuş. İslam yasaklamış ama yapanlar hep var olmuştur. Tıpkı içkinin haram olup içilmesi gibi.
Çalışmak ibadet midir?
Çalışmak meşru bir işte olduğunda ve ibadetler ihmal edilmediğinde evet ibadettir. Yani çalışmanın ibadet olabilmesi için farzların yerine getirilmesi konusunda ihmal ve tembellik gösterilmemesi ve haramlardan kaçınılması şartına bağlıdır.
Nitekim iki namaz vakti arasında kalan diğer saatlerin, vakit namazları kılındığı takdirde bir ibadet şekline geleceği ve iki namaz arasında işlenen günahların affedileceği verilen müjdeler arasındadır.
Meselenin bir başka yönü de, farzlarını yerine getiren, haramdan kaçınan kimsenin ailesi için çalışmasının da ibadet olduğudur. Bir hadislerinde kişinin kendisi, ailesi, çocukları ve hizmetçisi için harcadığı paranın birer sadaka olacağını bildiren Peygamberimiz başka bir hadislerinde de bununla ilgili olarak şöyle buyurur:
Allah yolunda sarf ettiğin, bir kölenin hürriyetine kavuşturulması için harcadığın, fakire sadaka olarak verdiğin, bir de ailen için harcadığın paranın hepsi hayırlıdır. Fakat bunlar içinde ailen için sarf ettiğin paranın sevabı hepsinden daha çoktur.
Buna göre farz ibadetlerini yerine getiren, günahlardan uzak kalan kimsenin meşru yani helâlinden olan çalışması ibadet hükmüne geçer.
Hayatından umut kesilmiş kimsenin hayatına son vermek caiz mi?
Ötenazi, hayatından ümit kesilmiş hastanın kendi isteği ile hayatına son vermek ve acı çekmesine mani olmak anlamında kullanılan bir kelimedir.
Ötenazi iyileşme ümidi büsbütün kaybolduğu bir doktorlar heyetinin kararı ile belirlenmiş olan hastanın daha fazla acı çekmesin diye kendi isteği ile öldürülmesidir. İşte bu tam bir cinayettir. İster yeni doğmuş bir çocuk, ister ileri yaşta, isterse ölüm döşeğinde olsun, canları çıkıncaya kadar bunların tam bir yaşama hakları vardır. Böyle bir insanı öldürenle sağlıklı bir kişiyi öldüren arasında fark yoktur.
Hayat sıkıntılarla doludur. Hayatından büsbütün ümit kesilmiş nice hastaların iyileşip aramızda yaşamaya devam ettiğini her zaman görmekteyiz. Hastalık, darlık ve acı olaylar insanlar içindir. Bunlara karşı sabretmek ve ümidi yitirmemek gerekir. Ayette şöyle buyrulmuştur: "Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara 2/153)
İntihar etmek haram olduğu gibi bir başkasının kendini öldürülmesini istemek ve böyle bir isteği yerine getirmek de haramdır.
Günün Ayeti
Allah iyilik edenleri sever.
Günün Hadisi
İnsanın bir vadi dolusu altını olsa ikincisini ister.
Günün Sözü
Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar
Tolstoy
Günün Duası
Ya rabbi sırlarımızı ve ayıplarımızı ifşa eyleme
Bunları biliyor muyuz?
Karz nedir?
Birinin diğerine, kullanılmakla tükenen misli bir malı, daha sonra emsalini geri ödemek üzere vermesine karz denir. Buna göre karz, altın, gümüş, para veya buğday, arpa gibi misli bir malın, bir müddet sonra mislinin geri verilmesi üzere ödünç olarak verilmesidir. Tam olarak karşılamamakla birlikte aynı manayı ifade etmek üzere Türkçe'de, ödünç ve borç kavramları da kullanılmaktadır.
Günün Nüktesi
Uhud dağı büyüklüğünde amel
Ağzımızdan çıkan sözlerdir ki, bizi hem vezir hem rezil eder. Söz vardır dağlar aştırır, söz vardır düz yolda ayağımızı kaydırır.
Nitekim sevgili, Peygamberimiz bir gün ashabından birkaç kişiye sordu: İçinizde her gün Uhud dağı büyüklüğünde amel yapabilecek bir kimse var mıdır? Ashabı Kiram sordular:
- Ya Rasulullâh buna kim güç yetirebilir? Efendimiz, buna hepinizin gücü yeter, buyurdu. Sahabeler:
Ya Rasulullâh o amel nedir? Diye sorunca, Efendimiz buyurdu ki:
- Sübhanallah Uhud dağından büyüktür.
-Elhamdülillah Uhud dağından büyüktür.
-Allahu Ekber Uhud dağından büyüktür.