Sayfa Yükleniyor...
Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.(Bakara Suresi, 153)
Yüce Mevla, bu hitabında iman etmiş kullarının sabır göstererek ve namaz kılarak kendisine ibadet ve dua etmelerini istemektedir.
Namaz ibadeti, Allahın farz kıldığı temel ibadetlerden biridir. Namaz ibadeti müminlerin yalnızca Allaha kul olduklarının ve ancak Onun önünde secde ettiklerinin de bir nişanesidir.
İnam etmiş her Müslüman Allahın emrettiği bu ibadeti yerine getirir. Ancak namaz müminler için sadece fiili olarak yapılan bir ibadet değildir. İnsanın Allaha olan manevi yakınlığını ve teslimiyetini gösteren, kişinin rabbine manen yakınlaşması için bir vesiledir.
Namaz ibadeti ifa edilmekle mümin kimse yaratıcıyı yücelterek kendisi için tek yardımcının Allah olduğunu ifade etmektedir. Namazla birlikte Allaha dua ederek, Ondan yardım diler. Allahı zikretmek amacıyla namaz kılan müminler için bu ibadet, Rablerine manen yakınlaşmak için büyük bir fırsattır.
Namaz ibadetini ihlas ve huşu ile kılan bir Müslümanın imanı kuvvetlenir, Allahın rızasına nail olur ve manen yüce Mevlaya yakınlaşır.
Dahası namaz ibadeti ile birlikte kişi Allahın rahmetine erişir ve onu geçmiş günahlarının kirinden temizlenmiş olur.
Bunun da ötesinde namaz kılan mümin namazın verdiği sabırla hayatta karşılaştığı acı ve kederlere, sıkıntı ve dertlere kendinde katlanma gücü bulur.
Onun için her mümin imanın hazzını alma, Allahın sevgi ve rızasını kazanma, dünya ve ahretinde huzur bulma adına dinin direği ve temel ibadetlerinden birisi olan namazını kılmalıdır.
SORU VE CEVAPLAR
Bir Müslüman Ramazan günü oruca niyet etmemiş olsa akşama kadar bir şeyler yiyip içebilir mi?
Hasta yolcu ve ileri yaşlılık durumunda olduğu için oruç tutamayacak durumda olanlar oruç tutamıyorlarsa oruca niyet etmezler. O gün onlar için oruçlulara yasak olan şeyler yasak değildir. Ancak böyle bir özrü olmadığı halde oruca niyet etmemiş olanlar niyet vaktini geçirmişlerse artık o gün akşama kadar bir şey yiyip içemezler. Diğer oruçlular gibi bir şey yemeden beklemeleri uygun olur. Her ne kadar oruçlu değillerse de oruca hürmeten yemez ve içmezler.
Teravihte Rükûdu ve secdede ne kadar beklemek namazı geçerli kılar?
Fıkıh dilinde, rüku ve secdede beklemeye tadili erkan denir. Tadili erkan, rükünleri düzgün, yerli yerinde ve düzenli olarak yapmak demektir. Namaz, müminin miracı ve İslamın ana direklerinden bir direk olduğundan kılındığında belli bir hassasiyet, önem ve düzgünlük içerisinde kılınması lazım. Tadili erkana uyularak kılınan namaz, şekil olarak düzgün ve kıvamında yerine getirilmiş olur. Böyle bir ehemmiyet içinde kılınan namaz üstün körü kılınmadığından bilakis tabiri caizse dört başı mamur kılınmadığından Allah indinde makbul olur. Böylece namazdan beklenen ibadet amacı da hasıl olmuş olur.
Tadili erkan, Şafii, Hanbeli, Maliki ve Hanefi fıkıhçısı Ebu Yusufa göre farzdır. Bu fıkıhçılara göre namazda tadili erkan mutlaka yerine getirilmesi gerekir. İmam-ı Azam Ebu Hanifeye göre ise tadili erkan vaciptir.
İslam fıkıhçılarından anlaşılan şudur ki namazda tadili erkan farzdır. Namazda dinin temel direklerinden bir direk olduğundan, namaz kılarken özellikle rükuda, rükudan doğrulmada secdede ve iki secde arasındaki oturuşta dikkat edilmesi gerekir. Yoksa namaz eksik kaldığından fasit olur.
Sahurda ezan bitene kadar yemek yenilebilir mi?
İmsak vakti ezan ile değil, tan yerinin ağarması ile başlar. Bu sebeple ezan okunsun okunmasın imsak vaktinin başlaması ile yeme içmeye son vermek gerekir.
Ezanın imsak vaktinden önce okunması, ezanla birlikte oruca başlamayı zorunlu kılmadığı gibi, ezanın geç okunması hâlinde de imsak vaktinin girmesinden sonra yiyip içmek mübah olmaz. Dolayısıyla kişi ezan bitene kadar yiyip içemez.
Ruj orucu bozar mı?
Ağız dışındaki bölgelere uygulanan hiçbir makyajla oruç bozulmaz. Ancak dudağa sürülen ruj, yalanarak ağızdan içeri girip tadı mideye ulaşırsa orucu bozar. Aksi takdirde bozmaz.
Gusül abdesti alması gereken kimse sahur yemeği yiyebilir mi?
Cünüp olan kimsenin elini ağzını yıkamadan yiyip içmesi güzel görülmemiştir. Fakat yinede boy abdesti almadan kişi elini yüzünü yıkayarak sahur yemeğini yiyebilir. Fakat bir Müslümana yakışan her zaman temiz olmasıdır.
Hele Ramazan ayı gibi bir ibadet ve taat ayında geceleyin de olsa cünüp kalmak yakışmaz. Her zaman ibadete hazır olması için gusül abdestini sahurdan önce alması uygundur. Fakat almaması demek haram işliyor demek değildir.
Günün Ayeti
Umulur ki oruç sayesinde kötülüklerden korunursunuz.
(Bakara, 2/183)
Günün Hadisi
Oruç benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim.
Günün Sözü
Oruç, bedenin hem fiziksel, hem ruhsal dinlenişidir.
Pier Mulen
Günün Duası
Ey afı ve mağfireti bol olan Allahım geçmişte işlemiş olduğumuz bütün günahlarımızı kıldığımız namaz ve tuttuğumuz oruçların hürmetine bağışla ve razı olduğun kullarından eyle.
Ramazan kavramları
Tadîl-i Erkân nedir?
Namazın rükünlerinin düzgün ve kıvamında yerine getirilmesini ifade etmekte olup, namazın vaciplerindendir.
Günün Nüktesi
Kim misafir edebilir?
Bir ramazan akşamı yatsı namazı kılındıktan sonra, Allah Rasulünün huzuruna Suffe ashabının (Mescidi Nebide ilim için kalan, fakir ve kimsesiz Müslümanların) ileri gelenlerinden Ebu Hureyre geldi. Allah Rasulünün yanına kadar yaklaştı ve:
-Ya Rasulallah! Üç günden beri bir lokma bir şey yiyemedim. Üst üste aç olarak oruç tutmaktayım. Artık dayanamıyorum, dedi.
Rahmet Peygamberin nurlu bakışları cemaatin üzerinde dolaştı ve sordu:
-Bu şahsı bu gece evinde kim misafir edebilir?
Ebu Talha ayağa kalktı:
-İzin verirseniz onu ben misafir edeyim, dedi. Sonra Ebu Hureyreyi alıp evine götürdü. Hanımı birazcık çorba pişirmişti, onu da çocuklarına içirmeyi düşünüyordu.
-Ebu Talha hanımına:
-Bu gece çorbayı Allah Rasulünün misafirine ikram edelim. Biz nasıl olsa bir gün aç olarak oruç tutabiliriz. Çocukları da uyutalım, sabah olunca Allahın izniyle bir yolunu buluruz dedi. Sofrayı kurup hep birlikte oturdular. Ancak, gecenin karanlığından yararlanarak kendileri kaşıklarını çorba kâsesine daldırmadılar. Daldırdılarsa da boş olarak geri çektiler. Misafire ise bunu hiç hissettirmediler. Kalplerindeki Rasulüllah sevgisi ve Onun hatırının heyecanı onlara yetmişti.
Gece olup misafir istirahata çekildiğinde, Ebu Talha ve hanımı, gözlerinin ve gönüllerinin önünden hiç gitmeyen Kâinatın Biriciğinin misafirini ağırlamanın huzuru içinde sabahladılar. Gözleri uyudu belki ama gönüllerindeki cömertlik yüceler yücesi Allaha çoktan ulaşmıştı. İşte o gecenin sabah namazıydı. Nûr-u Muhammedînin ışıl ışıl aydınlattığı Mescid-i Nebide, namazın ardından o Rahmet Peygamberinin nurlu bakışları cemaatin üzerinde dolaşıyordu. Kutlu bakışlar Ebu Talha ve Ebu Hureyrenin üzerinde yoğunlaştı. Gönülden gözlere yansıyan memnuniyet öylesine ışıldıyordu ki, Gönüller Sevgilisinin neredeyse mübarek dişleri görünecekti. İşte Allahın Son Elçisi, Kâinatın Övüncü tebessüm ediyordu. Ve onlara şöyle diyordu:
-Bu gece ne yaptınız ki, hakkınızda: Kendileri zaruret içinde olsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Ayeti indirildi.
Onların o geceki davranışları, esasen her zamanki halleri idi. Allah ve Resulünün, bir de mümin kardeşlerinin isteklerini kendi isteklerine tercih etmek... Aç iken doyurmak, ihtiyaç sahibi iken giydirmek... Can bedende iken, ten ülkesini Sevgiliye feda etmek... Ve... Sevgili tebessüm ederken, kendini Onunla birlikte hissetmek... İşte bu halin adı ÎSAR idi ve hakiki müminlerin sıfatıydı. Bu sıfatın adını En Yüce Sevgili koyuyordu, yüce Mevlâmız koyuyordu. Bu sıfat, ...onları kendilerine tercih ederler. Ayetinde ifadesini buluyordu.
ALLAHIN SIFATLARI
Kıdem: Allahın varlığının başlangıcı olmaması demektir. Allah ezelîdir. Yani önce yok iken sonradan var olmuş değildir. Geçmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin, Allahın var olmadığı bir zaman düşünülemez.
RAMAZAN MANİLERİ
Bu aya hürmet gerek
Nimete şükür gerek
Mübarek Ramazanda
Hakka ibadet gerek.
Oruç tutmak izzettir
Bilene bir lezzettir
Onbir ayın sultanı
Müminlere rahmettir.
İZMİR EVLİYALARI
İbn-i Melek:
Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden olan İbn-i Melekin ismi Abdüllatîf bin Abdülazîz bin Emînüddîndir. Lakabı İzzüddîndir. İbn-i Melek veya İbn-i Ferişte künyesiyle meşhûr oldu. İzmir yakınlarında bulunan Tiredendir. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. 801 (m. 1399) senesinde Tirede vefât etti.
İbn-i Melek, zamanındaki büyük âlimlerden ilim tahsil etti. Zamanının bütün ilimlerini öğrendi. Özellikle dînî ilimlerde ihtisas sahibi oldu. Bütün ilimlerde üstünlüğünü kabûl ettirdi. İlmî ve faziletiyle kendini halka ve ileri gelenlere sevdirdi. En zor metinleri mütâlâa etmekte ve ilimlerin çoğunu ezberlemekte meşhûrdur. Aydınoğlu Mehmed Beye ders okutmuştur. Aydınoğlu Mehmed Bey, Tirede hocası adına İbn-i Melek Medresesi diye bilinen medreseyi yaptırdı, İbn-i Melek, bu medresede vefat edinceye kadar müderrislik yaptı ve eser yazmakla meşgûl oldu.
İbni Melek ismiyle anılan Abdüllatif Efendinin Timurdan ordusunun kente, Tire bağlarına zarar vermemesi konusunda ricada bulunduğu anlatılır. İbni Melekin bu ziyaretinde, konuşma disiplini ve bilgi birikimiyle Timurun ve özellikle yanında bulunan Seyyid Şerif Cürcaninin (1340-1413) takdirlerini kazandığı ifade edilir. Timurun, Abdüllatif Efendiyi yaşlı olması sebebiyle yanında Semerkanta götüremediği, bu yüzden çok üzüldüğü aktarılır. Bugün Cumhuriyet Mahallesinde günümüze ulaşmamış olan İbni Melek Medresesinin yanındaki türbe Tireli fıkıh, meal, tefsir alimi İbni Melek Abdüllatif Efendiye aittir.
Abdüllatif Efendinin İbni Melek ismiyle anılmasının sebebi şu menkıbeye dayandırılır:
Babası Abdülaziz Efendi Hicaza giderken eşini hamile olarak bırakmış ve çocuğunu da Allaha emanet etmiştir. Dönüşünde eşinin bir gün önce öldüğünü, çocuğunun da anasının karnında defnedildiğini öğrenir. Bunun üzerine, Ben evladımı Allaha emanet ettim. Onu Allah korumuştur, diyerek eşinin mezarını açtırır, Abdüllatif Efendiyi sağ elinin küçük parmağını emerken görür. Bundan sonra da Abdüllatif Efendiyi meleklerin koruduğuna inanılmış ve meleklerin koruduğu anlamında İbni Melek ismi yakıştırılmıştır.