2

Namaz…


  • Oluşturulma Tarihi : 28.05.2017 06:48
  • Güncelleme Tarihi :

“Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.”(Bakara Suresi, 153)

Yüce Mevla, bu hitabında iman etmiş kullarının sabır göstererek ve namaz kılarak kendisine ibadet ve dua etmelerini istemektedir.

Namaz ibadeti, Allah’ın farz kıldığı temel ibadetlerden biridir. Namaz ibadeti müminlerin yalnızca Allah’a kul olduklarının ve ancak O’nun önünde secde ettiklerinin de bir nişanesidir.

İnam etmiş her Müslüman Allah’ın emrettiği bu ibadeti yerine getirir. Ancak namaz müminler için sadece fiili olarak yapılan bir ibadet değildir. İnsanın Allah’a olan manevi yakınlığını ve teslimiyetini gösteren, kişinin rabbine manen yakınlaşması için bir vesiledir.

Namaz ibadeti ifa edilmekle mümin kimse yaratıcıyı yücelterek kendisi için tek yardımcının Allah olduğunu ifade etmektedir. Namazla birlikte Allah’a dua ederek, O’ndan yardım diler. Allah’ı zikretmek amacıyla namaz kılan müminler için bu ibadet, Rablerine manen yakınlaşmak için büyük bir fırsattır.

Namaz ibadetini ihlas ve huşu ile kılan bir Müslüman’ın imanı kuvvetlenir, Allah’ın rızasına nail olur ve manen yüce Mevla’ya yakınlaşır.

Dahası namaz ibadeti ile birlikte kişi Allah’ın rahmetine erişir ve onu geçmiş günahlarının kirinden temizlenmiş olur.

Bunun da ötesinde namaz kılan mümin namazın verdiği sabırla hayatta karşılaştığı acı ve kederlere, sıkıntı ve dertlere kendinde katlanma gücü bulur.

Onun için her mümin imanın hazzını alma, Allah’ın sevgi ve rızasını kazanma, dünya ve ahretinde huzur bulma adına dinin direği ve temel ibadetlerinden birisi olan namazını kılmalıdır.

SORU VE CEVAPLAR

Bir Müslüman Ramazan günü oruca niyet etmemiş olsa akşama kadar bir şeyler yiyip içebilir mi?

Hasta yolcu ve ileri yaşlılık durumunda olduğu için oruç tutamayacak durumda olanlar oruç tutamıyorlarsa oruca niyet etmezler. O gün onlar için oruçlulara yasak olan şeyler yasak değildir. Ancak böyle bir özrü olmadığı halde oruca niyet etmemiş olanlar niyet vaktini geçirmişlerse artık o gün akşama kadar bir şey yiyip içemezler. Diğer oruçlular gibi bir şey yemeden beklemeleri uygun olur. Her ne kadar oruçlu değillerse de oruca hürmeten yemez ve içmezler.

Teravihte Rükûdu ve secdede ne kadar beklemek namazı geçerli kılar?

Fıkıh dilinde, rüku ve secdede beklemeye tadili erkan denir. Tadili erkan, rükünleri düzgün, yerli yerinde ve düzenli olarak yapmak demektir. Namaz, müminin miracı ve İslam’ın ana direklerinden bir direk olduğundan kılındığında belli bir hassasiyet, önem ve düzgünlük içerisinde kılınması lazım. Tadili erkana uyularak kılınan namaz, şekil olarak düzgün ve kıvamında yerine getirilmiş olur. Böyle bir ehemmiyet içinde kılınan namaz “üstün körü” kılınmadığından bilakis tabiri caizse “dört başı mamur” kılınmadığından Allah indinde makbul olur. Böylece namazdan beklenen ibadet amacı da hasıl olmuş olur.

Tadili erkan, Şafii, Hanbeli, Maliki ve Hanefi fıkıhçısı Ebu Yusuf’a göre farzdır. Bu fıkıhçılara göre namazda tadili erkan mutlaka yerine getirilmesi gerekir. İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göre ise tadili erkan vaciptir.

İslam fıkıhçılarından anlaşılan şudur ki namazda tadili erkan farzdır. Namazda dinin temel direklerinden bir direk olduğundan, namaz kılarken özellikle rükuda, rükudan doğrulmada secdede ve iki secde arasındaki oturuşta dikkat edilmesi gerekir. Yoksa namaz eksik kaldığından fasit olur.

Sahurda    ezan bitene kadar      yemek       yenilebilir mi?

İmsak vakti ezan ile değil, tan yerinin ağarması ile başlar. Bu sebeple ezan okunsun okunmasın imsak vaktinin başlaması ile yeme içmeye son vermek gerekir.

Ezanın imsak vaktinden önce okunması, ezanla birlikte oruca başlamayı zorunlu kılmadığı gibi, ezanın geç okunması hâlinde de imsak vaktinin girmesinden sonra yiyip içmek mübah olmaz. Dolayısıyla kişi ezan bitene kadar yiyip içemez.

Ruj orucu bozar mı?

Ağız dışındaki bölgelere uygulanan hiçbir makyajla oruç bozulmaz. Ancak dudağa sürülen ruj, yalanarak ağızdan içeri girip tadı mideye ulaşırsa orucu bozar. Aksi takdirde bozmaz.

Gusül abdesti alması gereken kimse sahur yemeği yiyebilir mi?

Cünüp olan kimsenin elini ağzını yıkamadan yiyip içmesi güzel görülmemiştir. Fakat yinede boy abdesti almadan kişi elini yüzünü yıkayarak sahur yemeğini yiyebilir. Fakat bir Müslüman’a yakışan her zaman temiz olmasıdır.

Hele Ramazan ayı gibi bir ibadet ve taat ayında geceleyin de olsa cünüp kalmak yakışmaz. Her zaman ibadete hazır olması için gusül abdestini sahurdan önce alması uygundur. Fakat almaması demek haram işliyor demek değildir.

Günün Ayeti

“Umulur ki oruç sayesinde kötülüklerden korunursunuz.”

(Bakara, 2/183)

Günün Hadisi

“Oruç benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim.”

Günün Sözü

Oruç, bedenin hem fiziksel, hem ruhsal dinlenişidir.

Pier Mulen

Günün Duası

Ey afı ve mağfireti bol olan Allah’ım geçmişte işlemiş olduğumuz bütün günahlarımızı kıldığımız namaz ve tuttuğumuz oruçların hürmetine bağışla ve razı olduğun kullarından eyle.

Ramazan kavramları

Ta’dîl-i Erkân nedir?

Namazın rükünlerinin düzgün ve kıvamında yerine getirilmesini ifade etmekte olup, namazın vaciplerindendir.

Günün Nüktesi

Kim misafir edebilir?

Bir ramazan akşamı yatsı namazı kılındıktan sonra, Allah Rasulü’nün huzuruna Suffe ashabının (Mescidi Nebide ilim için kalan, fakir ve kimsesiz Müslümanların) ileri gelenlerinden Ebu Hureyre geldi. Allah Rasulü’nün yanına kadar yaklaştı ve:

-Ya Rasulallah! Üç günden beri bir lokma bir şey yiyemedim. Üst üste aç olarak oruç tutmaktayım. Artık dayanamıyorum, dedi.

Rahmet Peygamberin nurlu bakışları cemaatin üzerinde dolaştı ve sordu:

-Bu şahsı bu gece evinde kim misafir edebilir?

Ebu Talha ayağa kalktı:

-İzin verirseniz onu ben misafir edeyim, dedi. Sonra Ebu Hureyre’yi alıp evine götürdü. Hanımı birazcık çorba pişirmişti, onu da çocuklarına içirmeyi düşünüyordu.

-Ebu Talha hanımına:

-Bu gece çorbayı Allah Rasulü’nün misafirine ikram edelim. Biz nasıl olsa bir gün aç olarak oruç tutabiliriz. Çocukları da uyutalım, sabah olunca Allah’ın izniyle bir yolunu buluruz dedi. Sofrayı kurup hep birlikte oturdular. Ancak, gecenin karanlığından yararlanarak kendileri kaşıklarını çorba kâsesine daldırmadılar. Daldırdılarsa da boş olarak geri çektiler. Misafire ise bunu hiç hissettirmediler. Kalplerindeki Rasulüllah sevgisi ve O’nun hatırının heyecanı onlara yetmişti.

Gece olup misafir istirahata çekildiğinde, Ebu Talha ve hanımı, gözlerinin ve gönüllerinin önünden hiç gitmeyen Kâinatın Biriciği’nin misafirini ağırlamanın huzuru içinde sabahladılar. Gözleri uyudu belki ama gönüllerindeki cömertlik yüceler yücesi Allaha çoktan ulaşmıştı. İşte o gecenin sabah namazıydı. Nûr-u Muhammedî’nin ışıl ışıl aydınlattığı Mescid-i Nebi’de, namazın ardından o Rahmet Peygamberinin nurlu bakışları cemaatin üzerinde dolaşıyordu. Kutlu bakışlar Ebu Talha ve Ebu Hureyrenin üzerinde yoğunlaştı. Gönülden gözlere yansıyan memnuniyet öylesine ışıldıyordu ki, Gönüller Sevgilisi’nin neredeyse mübarek dişleri görünecekti. İşte Allah’ın Son Elçisi, Kâinatın Övüncü tebessüm ediyordu. Ve onlara şöyle diyordu:

-Bu gece ne yaptınız ki, hakkınızda: “Kendileri zaruret içinde olsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” Ayeti indirildi.

Onların o geceki davranışları, esasen her zamanki halleri idi. Allah ve Resulü’nün, bir de mümin kardeşlerinin isteklerini kendi isteklerine tercih etmek... Aç iken doyurmak, ihtiyaç sahibi iken giydirmek... Can bedende iken, ten ülkesini Sevgiliye feda etmek... Ve... Sevgili tebessüm ederken, kendini O’nunla birlikte hissetmek... İşte bu halin adı “ÎSAR” idi ve hakiki müminlerin sıfatıydı. Bu sıfatın adını En Yüce Sevgili koyuyordu, yüce Mevlâmız koyuyordu. Bu sıfat, “...onları kendilerine tercih ederler.” Ayetinde ifadesini buluyordu.

 ALLAH’IN SIFATLARI

Kıdem: Allah’ın varlığının başlangıcı olmaması demektir. Allah ezelîdir. Yani önce yok iken sonradan var olmuş değildir. Geçmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin, Allah’ın var olmadığı bir zaman düşünülemez.

RAMAZAN MANİLERİ

Bu aya hürmet gerek

Nimete şükür gerek

Mübarek Ramazan’da

Hakk’a ibadet gerek.

 

Oruç tutmak izzettir

Bilene bir lezzettir

Onbir ayın sultanı

Mü’minlere rahmettir.

İZMİR EVLİYALARI

İbn-i Melek:

Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden olan İbn-i Melek’in ismi Abdüllatîf bin Abdülazîz bin Emînüddîn’dir. Lakabı İzzüddîn’dir. İbn-i Melek veya İbn-i Ferişte künyesiyle meşhûr oldu. İzmir yakınlarında bulunan Tire’dendir. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. 801 (m. 1399) senesinde Tire’de vefât etti.

İbn-i Melek, zamanındaki büyük âlimlerden ilim tahsil etti. Zamanının bütün ilimlerini öğrendi. Özellikle dînî ilimlerde ihtisas sahibi oldu. Bütün ilimlerde üstünlüğünü kabûl ettirdi. İlmî ve faziletiyle kendini halka ve ileri gelenlere sevdirdi. En zor metinleri mütâlâa etmekte ve ilimlerin çoğunu ezberlemekte meşhûrdur. Aydınoğlu Mehmed Bey’e ders okutmuştur. Aydınoğlu Mehmed Bey, Tire’de hocası adına İbn-i Melek Medresesi diye bilinen medreseyi yaptırdı, İbn-i Melek, bu medresede vefat edinceye kadar müderrislik yaptı ve eser yazmakla meşgûl oldu.

İbni Melek ismiyle anılan Abdüllatif Efendi’nin Timur’dan ordusunun kente, Tire bağlarına zarar vermemesi konusunda ricada bulunduğu anlatılır. İbni Melek’in bu ziyaretinde, konuşma disiplini ve bilgi birikimiyle Timur’un ve özellikle yanında bulunan Seyyid Şerif Cürcani’nin (1340-1413) takdirlerini kazandığı ifade edilir. Timur’un, Abdüllatif Efendi’yi yaşlı olması sebebiyle yanında Semerkant’a götüremediği, bu yüzden çok üzüldüğü aktarılır. Bugün Cumhuriyet Mahallesi’nde günümüze ulaşmamış olan İbni Melek Medresesi’nin yanındaki türbe Tireli fıkıh, meal, tefsir alimi İbni Melek Abdüllatif Efendi’ye aittir.

Abdüllatif Efendi’nin İbni Melek ismiyle anılmasının sebebi şu menkıbeye dayandırılır:

Babası Abdülaziz Efendi Hicaz’a giderken eşini hamile olarak bırakmış ve çocuğunu da Allah’a emanet etmiştir. Dönüşünde eşinin bir gün önce öldüğünü, çocuğunun da anasının karnında defnedildiğini öğrenir. Bunun üzerine, “Ben evladımı Allah’a emanet ettim. Onu Allah korumuştur”, diyerek eşinin mezarını açtırır, Abdüllatif Efendi’yi sağ elinin küçük parmağını emerken görür. Bundan sonra da Abdüllatif Efendi’yi meleklerin koruduğuna inanılmış ve meleklerin koruduğu anlamında İbni Melek ismi yakıştırılmıştır.

Namaz…
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık