Sayfa Yükleniyor...
Namazda düşünceye dalmak namaza zarar vermez. Ancak namazın manevi ortamından kopup düşünceye dalamak namazın ruhuna aykırıdır. Bu dalma da bazı durumlarda sehiv secdesi gerektirmektedir.
Hanefi mezhebine göre namazda ara verme sehiv secdesi gerektiren durumlardandır. Bu genelde namaz içinde uzunca bir süre tereddüt ve düşünme şeklinde olur. Uzunca bir müddet düşünme veya düşünmenin uzaması, ortalama olarak bir rükün eda edilecek kadar sürenin, bir rükün veya bir vâcibi eda etmeksizin, bir şey yapmaksızın geçirilmesi demektir.
Bu uzunca düşünme, namaz kılan kişiyi bir rüknü veya bir vâcibi yerinde edadan alıkoyduğu için sehiv secdesi gerekir. Bir rüknün eda edildiği sıradaki düşünme ise sehiv secdesini gerektirmez.
Cuma namazını kılmayan kimse öldüğünde cenaze namazı kılınır mı?
Cuma namazı şartları taşıyan erkek Müslümanlara dinen farzdır. Kur'an-ı Kerim: "Cuma günü namaza çağırıldığınız zaman, Allah'ı zikre koşun ve alış-verişi bırakın. buyuruyor.
Sevgili Peygamberimiz de, mazeretsiz Cuma namazını terk edenler için azim tehditlerde bulunuyor. İşte bunlardan birisi, cuma namazını üç defa terk edenin kalbinin mühürleneceğini ifade eden hadisidir ki, bu hadis Müslümanlar arasında yanlış algılanmış bunun yerine üç cumayı terk eden kâfir olur şeklinde algılanmıştır.
Aslında böyle bir şey ne Peygamberimizden nakledilmiştir ne de İslam'ın sair kaidelerine uygundur. Zira bir insan cumanın farziyetini inkâr etmeksizin, hayat boyu cuma kılmasa sadece günahkâr asi bir kul olur.
Böyle bir kişi tasvip etmediğimiz halde ömründe hiç Cuma namazı kılmamış olsa dahi Cenaze namazı kılınır. Zira yukarıda ifade ettiğimiz gibi o, sadece günahkârdır. Ama hafazanallah Cuma namazının farz oluşunu inkâr ederse dinden çıkacağı için bu kişinin namazı kılınmaz.
İkindi namazından sonra yatılmaz sözünün dini bir dayanağı var mı?
Kuran-ı Kerimde uykunun bir dinlenme ve istirahat vasıtası olduğu Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) yapan Odur. (Furkan, 25/47) Uykunuzu bir dinlenme kıldık (Nebe, 78/9) ayetlerinde ifade edilir.
Bazı adap ve meviza kitaplarında da, ikindiden sonra uyumanın hoş bir tutum olmadığına dair şu şekilde ifadelere rastlanmaktadır: Gündüzün ilk kısmında uyumak ahmaklık, ortasında uyumak Peygamberlerin ahlakı, sonunda uyumak ise yıpranmaktır (Muhammed b. Ebu Bekir, Şiratül-İslam, 502).
Ancak bunun ilmi bir değeri yoktur. Günümüzde yapılan araştırmalarda, insanların geceleri uyumalarının, gündüz uykularına göre vücudun biyolojik ritmine (ciradien ritm) daha uygun olduğu ifade edilmektedir. Aynı zamanda örfen gündüzün iş ve çalışma zamanı kabul edildiği bilinen bir durumdur.
Durum böyle olmakla birlikte, günümüzde çeşitli sebeplerle (iş, vardiya vb. ) geceleri çalışıp gündüzleri uyuyan kimseler vardır. Bu kişilerin günlük ibadetlerini aksatmadan ve sosyal görevlerini de ihmal etmeden gündüz uyumalarında bir sakınca yoktur.
Nafaka nedir?
Kişinin bakmakla yükümlü olduğu şahısların, sosyal seviyesine göre normal bir hayat sürdürebilmeleri için ihtiyaç duyduğu ve mükellefin de temin ile yükümlü bulunduğu şeylerin tümüne denir.
Nafaka denilince, mükellefin bakmakla yükümlü olduğu kişinin yiyecek, giyecek, mesken, tedavi masrafları, ayrıca gerektiğinde hizmetçisi anlaşılmalıdır
Günün Ayeti
Allah, yoldan çıkmış bir toplumu yola iletmez.
Günün Hadisi
Ana ve babaya iyilik ömrü artırır. Yalan söylemek rızkı noksanlaştırır.
Günün Duası
Allahım, senden, kalbimi daima hidayette tutacak, beni ıslah edecek, amelimi hayırlı kılacak, yüzümü ağartacak, her türlü kötülükten kurtaracak rahmetini diliyorum.
Günün Sözü
Dostlarınıza bir gün düşmanınız olabileceklermiş gibi, düşmanlarınıza ise bir gün dostunuz olabileceklermiş gibi davranın.
Bernard Shaw
Bunları biliyor muyuz?
Mü'min Ne demektir?
Allah'a, Hz. Peygambere ve O'nun haber verdiği eylere gönülden inanp, kabul ve tasdîk eden kimsedir.
Günün Nüktesi
Kısa ve özlü bir cümle
Hz. Ömerin halifeliği döneminde Şam valisi olan ve Hz. Peygamberin arkadaşlarından olan Sad b. Ebi Vakkas Şamdaki bir camiyi genişletmek ister.
Bu nedenle de caminin civarındaki arsaları kamulaştırır. Herkes arsasının bedelini alır ve isteyerek arsasını camiye devreder. Ancak Şamda yaşayan bir Yahudi, camiye bitişik olan
arsasını satmak istemez. Vali arsasının değerini fazlasıyla verse de Yahudi vatandaş arsasının kamulaştırılmasına rıza göstermez. Bunun üzerine vali arsaya el koyar ve bedelini adama gönderir.
Arsasını kaybeden Yahudi, komşusu olan bir Müslümana derdini anlatır. Sızlanır. Bana zulmedildi, der. Müslüman vatandaş da kendisine, Medineye git. Orada halife Hz. Ömer vardır. Derdini anlat. Ömer, son derece adildir, elbette seni dinler, der. Şamlı Yahudi Medinenin yolunu tutar. Yorucu bir yolculuktan sonra Medineye ulaşır. Halifeyi sorar. Vatandaşlar bir hurma ağacının gölgesinde dinlenen halifeyi gösterirler. İşte halife bu zattır, derler. Adam Hz. Ömerin yanına gider. Selam verip yanına oturur. Derdini anlatır. Hz. Ömer adamı dinler. Sonra bulduğu bir deri veya kemik parçasının üzerine şu cümleyi yazar: Bilesin ki, ben Nuşirevandan daha az adil değilim. Kısa ve özlü bir cümle. Yahudi bu yazıyı alıp ayrılır. Ama yolda giderken de kendi kendine şöyle konuşur: Şamdaki idarecilerin giyim, kuşam ve oturdukları yerdeki ihtişam ve debdebe nerde, Medinedeki halifede bulunan tevazu nerde. Şamdakiler şu mütevazı halifeyi ciddiye alırlar mı? Hiç sanmıyorum. Kendi kendine böyle konuşur. Sonunda Şama varır. Doğrusu valiye gitmek de istemez. Çünkü sonuç alamayacağı kanaatindedir. Bununla beraber, mademki yorulup da oralara kadar gittim, bari halifenin şu yazdığı cümleyi valiye vereyim, der.
Valinin huzuruna çıkar ve deri parçasını uzatır. Medinedeki halifenin size mesajıdır, der. Vali bu cümleyi okuyunca, sapsarı kesilir. Uzun müddet başını yerden kaldıramaz. Sonra endişe içinde, başını kaldırıp şöyle der; arsanız size geri verilmiştir.