Sayfa Yükleniyor...
Namazın geçerli olmasının rükünlerinden birisi de namazda secdeye varmaktır ki her rekatta iki defa secde etmek farzdır. Bu secde de yedi aza ile yapılır. Yani 2 ayak, 2 diz, 2 el ve yüz ( alın ve burun) ile secde yapılır. Yani secdede aynı anda hem alnı hem de burnu yere değdirmek gerekir. Bir özür olmadan secdede burnu yere koymamak ise mekruhtur. Buna göre, namaz kılarken secdede özürsüz olarak burnun konulmaması mekruhtur. Ancak mekruh da olsa bu namaz geçerlidir. Fakat namazda alın yere konulmazsa namaz geçersizdir.
Allah’ım falanın hürmetine bana şunu nasip et diye dua etmek caiz midir?
Duada Peygamberler ve fazilet sahibi büyük kişiler, sahabeler ve veliler vesile yapılarak, Allah’tan bunların hatırına bir şey istenebilir. Yalnız günümüzde yapıldığı gibi, türbelerin başına varıp, mum yakmak, tel, çaput, ip bağlamak caiz değildir. Nitekim Hz. Ömer’in kendi hilafeti sırasında, kuraklık olunca Hz. Abbas’ı alıp yağmur duasına çıktığı ve onun ellerini ellerine alarak, “Allah’ım! Bu senin Peygamberinin amcasının elidir. Bu el hürmetine bize yağmur ver” diye dua ettiği nakledilmektedir. Büyüklerimiz de öteden beri, “Allah’ım, Senin sevdiklerin ve seni sevenlerin yüzü suyu hürmetine (hatırına) bize merhamet eyle ve mağfiret eyle veya şu ihtiyacımı hasıl eyle” diye dua etmişlerdir. Tabi istenilecek şeyler vesile kılınan zattan değil bilakis onu vesile kılarak Allah’tan istemek gerekir. Zira her şeyin yaratıcısı ve sahibi şüphesiz Allah’tır o vermeden, o istemeden, bir şey almak mümkün değildir.
Müslüman olmayan kimsenin kestiği hayvanın eti yenir mi?
İslam inancına göre kesilen hayvanın etinden yiyebilmek için hayvanı kesenin belli şartları taşıması gerekir. Bu şartlar yerine getirilmezse kesilen hayvanın eti yenmez. Fıkıhçıların kesen kişi ile ilgili ortaya koydukları şartlar şöyle ifade edilmiştir. Hayvanı kesen kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman veya ehl-i kitap (yahudi veya Hıristiyan) olması, hayvanı Allah adına kesmesi gerekir. Ayrıca hayvanı kesen kimsenin kadın veya erkek olması fark etmediği gibi baliğ olması da gerekmez. Dolayısıyla ehl-i kitabın kızlarıyla evlenmek caiz olduğu gibi bunların kestiği hayvanın da etinden yemek caizdir. Ama ehl-i kitap (Yahudi-Hıristiyan) dışındaki inançtan olanların kestiği hayvanın eti İslam inancına göre yenmez.
İslam’ın yasakladığı bir malın ticaretini yapmak caiz mi?
İslam fıkhına göre bir kimsenin herhangi bir malı satabilmesi için, önce o mala sahip olması gerekir. Sahip olunmayan bir şeyin satılabilmesi, şüphesiz söz konusu değildir. İslami hükümlere göre, domuz eti, sarhoşluk veren içki ve benzerleri mallar Müslüman’ın sahip olabileceği mütekavvim bir mal değildir. Müslüman bunları satın alamaz, imal edemez ve edinemez. Bu itibarla, bir Müslüman’ın, müşteriler gayr-ı Müslim bile olsa, bu tür haram malların ticaretini yapması, dinen caiz değildir.
Günün Ayeti
“Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.” (Talak, 65/2)
Günün Hadisi
“Farz namazlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.” (Müslim, “Sıyâm”, 202.)
Günün Sözü
“Zenginlerle sohbet ederken aziz, fakirlerle sohbet ederken zelil ol. Zira zenginlere karşı izzetli davranman tevazu, fakirlere karşı zilletli davranman şereftir.” (Ebû Osman Hîrî)
Günün Duası
Allah’ım bugün dünyam ve ahiretim için hayırlı olan ne varsa onu bana nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Maazallah Nedir?
Gelecek bir tehlikeye karşı Allah’a sığınmak için söylenen, yegâne sığınılacak varlığın Allah olduğu ikrar edilerek Allah’tan yardım istenmekte kullanılan bir dua cümlesidir.
Günün Nüktesi
Siz de mi ağlıyorsunuz?
Hz. Enes’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber ruhunu teslim etmek üzere olan oğlu İbrahim’in yanına girince gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı. Bunun üzerine Abdurrahman İbni Avf, “Ey Allah’ın Resûlü! Siz de mi ağlıyorsunuz?” diye sordu. Hz. Peygamber ona, “Ey İbni Avf! Bu gördüğün gözyaşları rahmet ve şefkat eseridir” cevabını verdi. Sonra şunları ilave etti: “Göz yaşarır, kalp hüzünlenir. Biz ancak Rabbimiz’in razı olacağı sözleri söyleriz. Ey İbrahim! Seni kaybetmekten dolayı gerçekten üzgünüz.” Buhârî, “Cenâiz”, 43.