2

Neden tek bir mezhep yoktur?


  • Oluşturulma Tarihi : 29.04.2014 06:49
  • Güncelleme Tarihi :
Neden tek bir mezhep yoktur?

Neden tek bir mezhep yoktur?

Mezheplerin ortaya çıkışı, dini sebeplere dayanmaktadır. Peygamber döneminde dini konularda bir ihtilaf söz konusu değildi. Çünkü bir problem olduğunda Hazreti Peygamber'e sorularak çözümleniyordu.

Peygamberden sonra, sahabe ve tabiun döneminden itibaren görüş ayrılığı başlamış asr-ı Saadetten uzaklaştıkça da bu ihtilaflar çoğalmıştır. Bu görüş ayrılıklarının belli bir nedenleri vardı.

-Kitap ve sünnette geçen bazı kelime ve cümlelerin farklı anlaşılması ve yorumlanması

-Sözün hakikat veya mecaz anlamlarına çekilebilmesi

-Hadislerin bilinmemesi, hadislerin sıhhat derecesi ve ölçüsü konusundaki farklı anlayışlar.

-İctihat usul ve gücünün farklılığı

-Sosyal ve tabii çevrenin tesiri... gibi.

Bu sebeplerden kaynaklanan görüş ayrılıkları bulunmakla birlikte, müctehid imamlar devrine kadar mezheplerden söz edilmemektedir. Hemen hemen her yerleşim merkezinde birçok âlim ve müctehid bulunmakta, soruları cevaplandırmaktaydılar.

Fakat bunlara nisbet edilen bir mezhep yoktu. Bu devirde, fıkhın ve fıkıh usulünün tedrin edilmesi, nazari konularda ictihad edilmeye başlanması, fıkıh mekteplerinin teşekkül ederek münazara ve münakaşaların başlaması gibi sebeplerle mezhepler ortaya çıkmış, bir çok ameli mezhep ya da düşünce sistemi ortaya çıkmıştır.

Bu mezheplerin büyük bir bölümü, taraftar bulamadığı için zamanla yok olmuştur. Ancak Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli... gibi büyük mezhepler varlığını günümüze kadar korumuştur.

Bütün bu büyük mezheplerin çıkış noktası ve kaynağı aynı olduğundan hak olan bu mezheplerden herhangi birine uyabiliriz. Tabi o geri kalan hak mezheplere de sanki başka bir din, ya da rakip bir mezhep veya düşmanmış nazarı ile bakmamak lazım.

Yurt dışında yaşayan bir kimse Müslüman olmayan kimseden kan alabilir mi?

Buna karşılık mezarın bir-iki karış yükseltilmesi, israfa kaçmadan ve tevhid inancına zarar vermeyecek şekilde yapılmasında bir sakınca yoktur.

Tedavi için yapılan kan naklinde, kan verenin Müslüman veya gayr-ı Müslim oluşunun bir farkı yoktur. Müslüman’dan kan alınabileceği gibi, Müslüman olmayandan da kan alınabilir. Aynı şekilde kan veren kimse Müslüman’a kan verebildiği gibi Müslüman olmayan kimseye de kan verebilir. Bunun da dini anlamda hiçbir sakıncası yoktur.

Başka bir imkanımız yoksa tuvaletin lavabosunda abdest almamızda bir sakınca var mı?  

Abdest alınan yerin temiz olması esas olup, necaset mahalli olan pis yerlerde abdest alınması tenzihen mekruhtur. Ancak günümüzde temizlik amacıyla tanzim edilen mekânlarda genellikle banyo, lavabo ve klozetler birlikte yer almaktadır. Bu durumdaki banyolarda, necaset bulunmadığı için abdest almak veya banyo yapmakta sakınca yoktur.

Banyo, lavabo ve klozetlerin farklı mekânlarda yer aldığı evlerde, abdest almaya müsait bir yer varken, tuvalette abdest alınmaması daha uygun olur.

Sadece tuvalet amacıyla kullanılan mekânlarda abdest veya gusül abdesti almak zorunlu olduğu durumlarda, üzerine necaset sıçratmamaya özen gösterilmeli ve bunun için gerekli tedbirler alınmalıdır

Günün Ayeti

Hepiniz sonunda bize döndürüleceksiniz.

(Enbiya/35)

Günün Hadisi

Lezzetleri acılaştırıp yok eden ölümü çok anınız.

Günün Sözü

Dostu Olmayanın Düşmanı Da Olmaz.

Tennyson

Günün Duası

Allah’ım sana ibadet etmeme vesile olacak bir sağlık ve sana şükrettirecek bir mal nasip eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Şer Nedir?

Allah'ın hoşnut olmadığı, sevmediği, meşru olmayan, işlenmesi durumunda kişinin ceza ve kınamaya müstehak olacağı davranışlar demektir.

GününNüktesi

Bizi kime şikâyet edeceksiniz?

       Kul hakkına özen gösteren Sultan Süleyman, bu konuya duyduğu titizlik nedeniyle "Kanuni" lakabını almıştır. Budin Seferinden dönen ordu, yolların darlığı sebebiyle tarlalardan geçmek zorunda kalmıştı. Bu sırada bir köylü, elindekini padişahın atının geçtiği yere fırlatınca at ürkmüş, köylü de yakalanarak padişahın huzuruna getirilmişti.

Sultan Süleyman köylüye:

-Derdin nedir de böyle yaptın? diye sorunca,

-köylü:

-Biz fakir köylüleriz. Askerlerinizden bazıları, bizim yeni ektiğimiz tarlalardan geçtiler. Ya bu zararı ödersiniz, ya da sizi şikayet ederim. Bunun üzerine Kanuni köylüye:

-Peki bizi kime şikayet edeceksiniz? diye sormuş.

Köylü:

-Siz Kanuni değil misiniz? Sizi kanuna şikayet ederiz deyince,

 Sultan Süleyman çok memnun olmuş ve hemen köylülerin zararlarını hesaplattırıp zararı ödemiş.  

Neden tek bir mezhep yoktur?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık