Yemin, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda ileri sürülen bir iddiayı kuvvetlendirmek için Allah’ın isim veya sıfatlarından birisini şahit tutarak verilen sözdür. Bu yeminin geçerli olması için yemin eden kişinin birtakım şartları vardır. Aklı başında olmak, mükellef olmak, ikrah altında olmamak, Allah’ın adını zikrederek söz vermek gibi. Bu anlamda şartların da var olması ile birlikte yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir. Yeminin yerine getirilmemesi halinde, kefaret ödemesi gerekir. Yemin eden kimse, yemini ederken aklı başındaysa ama sinirli hali ile yemin etmişse ve ne dediğini hatırlıyor ve biliyorsa o yeminin kefareti vardır. Ancak ne söylediğini hatırlamayacak düzeyde bir sinirle söylemişse yani cinnet hali ile söylemişse bunun kefareti yoktur.
Vefat eden kişinin memleketinde defnedilmesi husussunda bir vasiyeti varsa bunu yerinmek gerekir mi?
Dinimize göre cenazeyi öldüğü yere defnetmek menduptur. Cenazeyi defnetmeden önce başka yere nakletmek mekruh olmakla beraber caizdir. Definden sonra kabrinden çıkararak nakil ise kesin zaruret olmadıkça mutlak suretle caiz değildir. Buna göre memleketleri dışında başka şehirlerde veya yurtdışında ölenlerin vasiyetleri varsa doğdukları memleketlerine nakledilmeleri mekruh olmakla beraber caizdir. Ancak vefat ettikleri yere defnetmek daha doğrudur.
Bizden alacağı olan kimseyi hakkını ödemek için bulamadığımızda ona hakkını nasıl verebiliriz?
Birisinin bizden alacağı varsa ya da isteyerek veya istemeyerek bir kişinin malına zarar vermişsek şayet o kişiyi tanıyor veya bulma imkânımız varsa, onu bulmalı ve hakkını helal ettirerek zararını tazmin etmeliyiz. Ancak kişi ölmüşse mirasçılarına hakkı tazmin etmeli ya da onlardan halellık istenmelidir. Şayet o kişiyi veya ailesini, mirasçılarını bulma imkânımız yok ise onun adına bir hayır kuruluşuna veya fakir bir kişiye para yardımı yaparak hayırda bulunmalıyız.
Namazdan önce kamet getirmek farz mı sünnet mi?
Kâmet, farz namazlardan önce, namazın başladığını bildiren ve ezan lafızlarına benzeyen sözlerdir. Ezandan farklı olarak, “hayya ale’l-felâh” cümlesinden sonra, “kad kameti’s-salât” cümlesinin eklenmesidir. Namaz, ister cemaatle, isterse tek başına kılınsın fark etmeksizin ki her farz namazdan önce kâmet getirmek sünnettir.
Göze lens taktırmak caiz mi?
Göze lens taktırmanın bir sakıncası yoktur. Bir sakıncası olmadığı gibi gözlerin içini abdest ve gusülde yıkamak farz olmadığından lensin abdest ve gusle de bir engeli söz konusu değildir.
Günün Ayeti
Allah dilediği kimselere rızkı bollaştırır da daraltır da. Onlar dünya hayatıyla sevinip mutlu oluyorlar, oysa âhiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir. Ra’d, 13/26.
Günün Hadisi
İnsanları güldürmek için yalan söyleyen kişiye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun. Ebu Davud, “Edeb”, 40.
Günün Sözü
Allah’a manen yaklaştırmayan nimet, kul için bela ve musibettir. Seleme b. Dinâr
Günün Duası
Ya rabbi aklımızın ve vicdanımızın, kötü ihtiraslarımıza engel olmasını nasip eyle.
Bunları Biliyor Muyuz?
Kefaet Nedir?
Elenecek çiftler arasında, dinî, iktisadi ve sosyal seviye bakımından yakınlık ve denklik’in var olması demektir.
Günün Nüktesi
Tavsiye...
Bera bin Âzib´den: Allah Resulü bize yedi şeyi yerine getirmeyi tavsiye etti: “Hastayı ziyaret etmeyi, cenazeleri kabre kadar yolcu etmeyi, aksıran kimseye ‘Allah sana merhamet buyursun’ demeyi, zayıf ve güçsüzlere yardım etmeyi, zulme uğrayana el uzatıp mağduriyetini gidermeyi, yemin eden kimsenin yeminini yerine getirme, selamı (verip almayı) yaygınlaştırmayı.” Müslim, “Libas ve Zînet”, 3.