Sayfa Yükleniyor...
Oruç için fidye verilmesi, oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar için geçerlidir. Hz. Peygamber ve sahabenin uygulaması, fidyeden bahseden ayetteki oruç tutmakta zorluk çekenler. (Bakara, 2/185) ifadenin yalnızca yukarıda sayılan kimseleri kapsadığını göstermektedir. Buna göre, oruç tutmaya gücü yettiği halde tutmayan veya geçici bir sebeple tutamayan kimseler hakkında fidye hükmü yoktur (Müslim, Sıyâm, 149-150).
Ancak sağlığı yerinde ve oruç tutmaya gücü olduğu halde mazeretsiz olarak oruç tutmayanların, tutmadıkları oruçları kaza etmeleri ve mazeretsiz tutmadıkları oruçlar için tövbe istiğfar etmeleri gerekir.
Ramazanda oruçlu iken gündüzü uyuyarak geçirmenin oruca zararı var mıdır?
Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar, ibadet niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Orucun sahih/geçerli olması için, oruç tutmaya niyet etmiş ve orucu bozacak şeylerden kaçınmış olmak şarttır.
Gündüzleri az veya çok uyumak, orucun sıhhatine zarar vermez. Orucun vereceği sıkıntılardan uzak kalmak ve onları hissetmemek kasdıyla, gerekli olmadığı halde ramazan günlerinde uzun süreli uyumanın, orucun hikmetiyle bağdaşmayacağı da unutulmamalıdır. Ancak hiçbir şekilde uyumak oruca zarar vermez.
Kaç çeşit oruç vardır?
Hanefilere göre diğer ibadetler gibi oruç da farz, vacip ve nafile çeşitlerine ayrılır. Bu üçlü ayırım Hanefilerin dinen yapılması gerekli olan şeyleri farz ve vacip şeklinde iki kademeli bir ayırıma tabi tutmuş olması sebebiyledir.
Diğer mezheplerde "vacip" terimi ise her iki kategoriyi de içine alır. Nafile ise farz ve vacip dışında kalan dini ödevlerin genel adıdır.
Hanefi mezhebine göre oruç farz, vacip ve nafile olmak üzere 3 kısma ayrılmaktadır. Farz oruç, Ramazan oruç, vacip oruç adanmış, Nezredilmiş bir oruç, nafile oruçta bunların dışında kalan Pazartesi, Perşembe günleri gibi tutulan sünnet oruçtur.
Şafii ve diğer mezheplere göre iki çeşit oruç vardır. O da farz ve nafiledir. Nezredilmiş oruçta farza girmektedir.
Unutarak yiyen kişiye oruçlu olduğunun hatırlatılması gerekir mi?
Unutarak yemek içmek orucu bozmaz. Hz. Peygamber konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur; Oruçlu kimse oruçlu olduğunu unutup da yediği ve içtiği zaman, orucunu (bozmayıp) tamamlasın! Çünkü o oruçluya ancak Allah yedirmiş ve içirmiştir. (Buhârî, Savm, 26)
Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içen kişi, yaşlı, hasta, zayıf ve oruç tutmaya kuvvet getiremeyecek durumdaysa onu gören kişi oruçlu olduğunu hatırlatmamalı, oruç tutmaya kudret getirebilecek durumdaysa hatırlatmalıdır.
Emlakçılık yapan kimse mülkiyetindeki dairelerin zekâtını vermekle yükümlü müdür?
Ticaret malları zekâta tabidir. Emlakçıların ticari amaçlı olarak alıp sattıkları daireler de ticaret malı kapsamında yer alır.
Buna göre, büro, ikamet gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak amacı ile Emlakçıların ellerinde bulundurdukları dairelerin, borçları çıktıktan sonra değeri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir oranında zekâtının verilmesi gerekir
Günün Ayeti
Sadakalarınızı başa kalkarak ve eziyet ederek boşa götürmeyin.
Günün Hadisi
Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.
Günün Sözü
Fırsatlar da bulutlar gibi çabucak geçer gider
Günün Duası
Allahım imanımızı ve sağlığımızı koru bizi razı olduğun kullardan eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Nisap miktarı nedir?
Zekat vermek için kişinin dinen zengin sayılmanın ölçüsüdür.
Günün Nüktesi
Kim daha cömert?
Hz. Ali efendimizin ağabeyi Cafer b. Ebu Talibin oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü. Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu: Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı? Köle sıkılarak cevap verdi: İşte bu üç parça ekmek.
O halde neden kendine hiç ayırmadın?
Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim.
Peki sen ne yiyeceksin şimdi?
Oruç tutacağım.
Bunun üzerine, Abdullah b. Cafer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve ekledi: Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum. Cömertliğiyle meşhur Abdullah b. Cafer, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve, Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin. dediklerinde, şu karşılığı verirdi: Ama o elindeki her şeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını...