2

Orucun Manevi Faydaları…


  • Oluşturulma Tarihi : 19.06.2015 07:33
  • Güncelleme Tarihi :

Oruç ibadeti, insanın Allah’a itaat ve teslimiyetle bağlandığı ve bu sayede azim ve iradesinin güçlendiği bir ibadettir. Oruç, Allah’ın ihsan ettiği nimet ve faziletleri tercih ederek bedeni arzuları yenmek ve nefsi baskılara tahammül etmek demektir.

      Oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik bir araç ve ibadettir. İnsanın hem ruh hem beden dengesini sağlayan bu muazzam ibadet Hz. Muhammed ümmetinden önceki ümmetlere de farz kılınmış, biz Müslümanlara da hicretin 2. yılında İslam’ın beş erkanından biri olarak farz kılınmıştır.

      Oruç ibadeti, insanlar üzerinde maddi ve manevi birçok faydaları olduğundan Allah tarafından önceki ümmetlere farz kılındığı gibi bize de farz kılınmıştır.

      Oruç ibadetinin insanlara sağladığı faydaları şöyle özetleyebiliriz:

-Allah’ın rızasını kazanmak:

     Her şeyden önce oruç Allah’ın rızasını kazanmaya vesiledir. Çünkü bütün ibadetlerden maksat Allah’ın rızasını kazanmaktır. O’nun rızası ise her şeyin üstündedir.

Oruç, riyanın en az karışacağı bir ibadet olduğu için ancak Allah rızası için tutulur. Allah’ın rızası olmazsa hiç kimse riyakarlıkta olsa sabahtan akşama kadar aç kalmaz, kalamaz. Kişi orucu bu niyetle tutuğu zaman Allah indinde sevabı büyüktür. Nitekim sevgili peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Oruç benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim.” (Buhari, Savm, 2)

-Oruç günahları bağışlatır:

        Oruç ibadeti daha önce işlenmiş günahların da bağışlanmasına vesile olur. Hz. Peygamber efendimiz bir veciz sözünde buna şöyle işaret etmektedir:

“Kim inanarak ve mükafatını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Riyazü’s- Salihin, II, 489, Had. No. 1223)

-Oruç tutan cennete Reyyan kapısından girer:

        Oruç tutmanın bir mükafatı da, oruç tutanın kıyamet gününde kendileri için özel olarak ayrılan “Reyyan” denilen kapıdan cennete girmesidir.

Resulu Ekrem efendimiz Reyyan kapısı hakkında şöyle buyurmuştur:

“Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır ki kıyamet gününde oradan sadece oruçlular girer. Onlardan başkaları girmez.” (Buhari, Savm, 4)

-Oruç kişiye sabrı öğretir:

       Oruç, insana sabır ve tahammülü öğretir. Hayat içerisinde zahmetle rahmet, acı ile tatlı, mihnet ile nimet bir arada bulunur.  Çoğu kere nimet ve rahmete ulaşmanın yolu zahmet ve mihnetlere katlanmaktan geçer. Bu yönüyle sabır ve tahammül başarı ve zaferin anahtarıdır.

İnsanın sabra ihtiyacı, sadece zorluk ve sıkıntılarını aşmak için değildir. Genişlik ve rahatlık zamanlarında da insan, elindeki nimetlerle şımarmak, onları harama ve isyana vasıta yapmamak için sabra muhtaçtır.

      İşte oruç, insanı güçlüklere katlanmaya ve meşakkatlere karşı tahammüle alıştırır. İnsanda sabır duygusunu geliştirir ve olgunlaştırır. Bu sebeple Peygamber efendimiz:

 “Oruç sabrın yarısıdır.” (İbn Mace, Sıyam, 44) buyurmuştur.

-Oruç nefsi terbiye eder:

        Oruç, insanı kötülüklerden uzaklaştırır, iffetini korur. Ramazan orucunun farz olduğunu bildiren ayetin sonunda bu husus açıkça belirtilir. “Umulur ki oruç sayesinde kötülüklerden korunursunuz.” (Bakara, 2/183)

      Bazen insan çeşitli sebeplerden dolayı evlenme imkanı bulmayabilir ya da uzun müddet ailesinden uzak kalabilir. Bu sebeple karşı cinse rağbeti artabilir. İşte peygamber efendimiz bu durumda insanın iffetini muhafaza etmesi için oruç tutmasını tavsiye etmiştir. Çünkü oruç şehevi arzuları kırar, gem vurur.

-Oruç nimetin kadrini bildirir:

 Denizdeki balıklar suyun kendileri için ne kadar önemli, hayati bir nimet olduğunu suyun içerisinde iken anlayamazlar. Ancak sudan mahrum olunca anlarlar.

        İnsanlar da Allah’ın cömertçe vermiş olduğu sayısız nimetlerden ve güzelliklerden faydalanırlar, yerler, içerler, fakat bunun yokluğunu ve sıkıntısını çekmedikleri için kadrini hakkıyla bilemezler, anlayamazlar. Bu sebeple ramazan ayı boyunca aç ve susuz kalan insan, Allah’ın vermiş olduğu sayısız nimetlerin kadrini bilir, O’na şükreder.

-Oruç fakirlere yardımı hatırlatır:

  Oruç sayesinde insanın merhamet duyguları kabarır, yoksullara acır, merhamet ve yardım eder. İnsanda merhamet hissi elemden doğar, hastalanan kimse hastaların halinden anlar, aç acın halinden anlar. Bu yönüyle oruç, insanda acıma ve merhamet duygusunu geliştirir. Kendinden yukarıya değil, kendinden aşağıya bakmasını öğretir. Kişi oruç vesilesiyle aç ve susuz kaldığından ekmeğe, suya muhtaç insanların halini düşünerek onlara yardımcı olur.

-Oruç insanın sağlığını korur:

 Orucun sağlık ve tedavi yönünden de önemi büyüktür. “Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız.” Hitabı buna işaret etmektedir. İnsan vücudunun bütün gün çalışarak yorulan organları uyku ile dinlendiği gibi, bir yıl durmadan çalışan mide ve sindirim organları da oruç sayesinde dinlenir ve görevlerini daha iyi yapma imkanı kazanır.

-Oruç bedenin zekatıdır:

 Zekatın malı temizlediği gibi oruç da vücudu temizler. Hadis-i şerifte: “Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin zekatı da oruçtur.” Buyrulmuştur.

-Oruç kişiyi bir kalkan gibi cehennemden korur:

 Allah için ihlaslı tutulan oruç, sahibini cehennem ateşinden korur. Peygamber efendimiz orucun bu yönü hakkında şöyle buyurmuştur: “Savaşta sizden birinizi koruyan bir kalkan gibi oruç da cehennemden koruyan bir kalkan, ateşe karşı bir siperdir.” (Buharı, Savm, 2)

-Oruç tutan orucun şefaatine nail olur:

Allah-u Teala kıyamet gününde Kur’an’ın ve Orucun şefaat etmesine izin verecektir. Nitekim Hz. Peygamber bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Oruç ve Kur’an kula kıyamet gününde şefaat edecekler.” (el-Fethu’r-Rabbani, IX, 216)

-Oruç tutanın duası makbul olur:

 Ramazan ayı rahmet ve mağfiret ayıdır. Allah’ın rahmetinin, feyiz ve bereketinin taştığı bütün müminleri kuşattığı bir aydır. Bu ayda ona açılan eller boş çevrilmez. Resül-ü Ekrem efendimiz buna atıfta bulunarak şöyle buyurmuşlardır: “Üç kişinin duası geri çevrilmez. İftar edinceye kadar oruçlunun, adaletle hükmeden devlet başkanının, zulme uğrayanın duası.” (Müsned, II, 445)

-Oruç kişinin ahlakını güzelleştirir:

 Oruç, fertlerin ahlakı üzerinde olumlu ve derin tesirler bırakır. Oruç, kalpteki katılığı yumuşatır, şefkat ve merhamet duygularının kalbe yerleşmesine vesile olur. Nefsin kötü arzularını kontrol altına alarak kişiyi ruhen yükseltir, ahlaken olgunlaştırır.

 

Soru ve cevaplar

Oruç fidyesi ne demektir?

     Fidye, bazı ibadetlerin eda edilmemesi ya da edası sırasında bir takım kusurların işlenmesi hâlinde ödenen dinî-malî yükümlülüktür. İbadetlerle ilgili fidye, oruç ve hacda söz konusudur. İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan ve daha sonra da kaza etmesi mümkün olmayan

kimse, oruç tutamadığı her güne karşılık bir fidye öder. Kur’an-ı Kerim’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder.” (Bakara, 2/184) buyrulmaktadır.

      Bir fidye miktarı, bir sadaka-i fıtır miktarıdır. Sadaka-i fıtır ise bir kişiyi bir gün için doyuracak yiyecek veya bunun para olarak karşılığıdır.

      Oruç fidyeleri, Ramazan ayının sonunda toptan verilebileceği gibi, Ramazan ayı içinde günlük olarak veya Ramazan ayı başında da verilebilir.

 Oruç ibadeti sadece Hz. Muhammed’in ümmetine mi farz kılındı?

Oruç, namaz, zina, adam öldürme gibi ibadet ve yasaklar bütün peygamberler döneminde vardır. Oruç ibadeti de Hz. Peygamberin ümmetinden önceki ümmetler döneminde de vardı ve farzdı.

     Nitekim Kur'an-ı Kerim'de orucun bizden önceki ümmetlere ve şimdi de bize farz olduğunu ifade eden ayet: "Ey iman edenler oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı." (Bakara 183) vardır.

     Dolayısıyla oruç ibadeti sadece Hz. Muhammed’in ümmetine farz kılınmamıştır. Daha önceki toplumlara da farz kılınmıştır.

 Teravih namazı Hz. Peygamber döneminde cemaatle mi kılınıyordu?

       Hz. Peygamber döneminde teravih namazı sadece bir kaç defa kılınmış. Kılınan teravih namazı bazen cemaatle bazen de münferit olarak kılınmıştır.

       Hz. Peygamberin vefatından sonra teravih münferit olarak kılınmış. Bir ramazan gecesi Hz. Ömer mescide çıktığında halkın dağınık bir şekilde teravih namazı kıldığını görmüş. Ve dağınık bir şekilde kılmak yerine insanları bir imamın arkasında toplayıp teravih namazının cemaatle daha derli, toplu ve düzenli bir şekilde kılınmasının uygun olacağını düşünmüş ve ertesi gün teravih namazının cemaatle kılınmasını emretmiş.

      Dolayısıyla teravih namazının cemaatle kılınması Hz. Ömer döneminden günümüze kadar böyle gelmiştir.

 Geceleyin oruca niyet eden kimse sabah seyahate çıksa orucunu bozabilir mi?

      Yolculuk hali genellikle sıkıntı ve meşakkatli olduğu için yolcu olanlara birçok konuda kolaylıklar getirilmiştir.

      Yolcu olanlar için namazın terkine değil kısaltılmasına veya ileri vakti bir arada kılma ruhsatı verildiği halde, namaza göre daha yorucu ve yıpratıcı olduğu için orucun terk edilmesine ruhsat verilmiştir.

      Bunun için geceden niyetlendiği orucu tutarken gündüz yola çıkmak durumunda kalan kimse Hanefilere göre bu orucunu tamamlasa daha iyi olur, fakat bozması durumunda kefaret gerekmez.

       Şafii mezhebine göre ise Ramazan ayında geceden niyet edilmiş orucun bile sefer durumunda bozulabileceğini söylemişlerdir. Tabi yolcu dilemesi halinde orucunu da tutabilir. Hatta tutması daha hayırlıdır.

 Oruçlu olan kimsenin, abdest esnasında ağzına su verirken boğazına su kaçarsa orucu bozulur mu?

     Oruçlu olan kimsenin, abdest esnasında ağzına su verirken boğazına su kaçsa; oruçlu olduğunu hatırlamadan ağzına su almışsa ittifakla orucu bozulmaz

     Oruçlu olduğunu hatırladığı takdirde ağzına su verirse Hanefî mezhebine göre orucu bozulur Bilahare bir gün kaza etmek zorundadır

     Şafiî mezhebine göre ise oruçlu olduğunu bildiği halde mübalağa yapmadan ağzına su almış ve boğazına kaçmışsa orucu bozulmaz Amma mübalağa etmiş ise orucu bozulur.

 Günün Ayeti

Şeytan, malınızı hayra sarf ettirmemek için sizi yoksullukla korkutup cimri olmanızı emreder.

 Günün Hadisi

Kim iman ederek ve sevabını Allah’tan umarak oruç tutsa önceki günahları affedilir.

 Günün duası

Allah’ım elimizi, ayağımız, gözümüzü, bütün organlarımızı haramdan, oruçlarımızı da riyakarlıktan koru.

 Günün Sözü

Sadakalarınızı başa kalkarak ve eziyet ederek boşa götürmeyin.

Kur’an-ı Kerim

 Ramazan Kavramları

Tövbe namazı nedir?

    İşlediği bir günahtan tövbe etmek isteyen kimse her zaman ve her mekanda bunu yapabilir, ancak abdest alıp iki rekat veya daha fazla namaz kıldıktan sonra tövbe etmesi müstehaptır.       İşte bu namaza tövbe namazı denir.

 Günün Nüktesi

Niçin şükrediyorsun?

Harun Reşid, Bağdat'ın dışındaki bahçeleri gezerken ihtiyar bir Arap'ın hurma fidanı diktiğini görür, yanına gider, sorar:

-Ey! İhtiyar! Hurma ağacı kırk senede meyve verir. Sen ise yaşlısın. Meyvesini yiyemeyeceğin bir ağacı dikip de ne yapacaksın?" İhtiyar cevap verir:

-Daha öncekiler gördüğünüz bu ağaçları sırf bizim için dikmişler. Ben de bunu kendim için değil, benden sonrakiler için dikiyorum."

      Bu cevap padişahın hoşuna gider ve yaşlı adama ihsanda bulunur. Yaşlı adam verilen parayı aldıktan sonra, eliyle sakalını sıvazlar:

-Allah'a şükür!  der. Harun Reşid:

-Niçin şükrediyorsun" diye sorduğunda şu cevabı verir:

-Herkes diktiği ağacın meyvesini kırk senede alır, oysa ben bugün diktiğim ağacın meyvesinin yine bugün alıyorum. Nasıl şükretmem. Bu cevap hoşuna gider. Harun Reşid'in tekrar ihsanda bulunur. Yaşlı adam bir kere daha şükrettikten sonra konuşmasını şöyle sürdürür:

-Bu defa ki şükredişimin sebebi de şudur; Başkaları ağaçlarının meyvesini bir kere alırken ben bir gün de iki kere alıyorum.

Harun Reşid gülümseyerek vezirine döner:

-Yürü gidelim bu ihtiyar bizde para bırakmayacak, der.

 Bir Konu Bir yorum

Ölüm:

“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz”

     Bir insanın hayat tarzı, onun şuuraltını oluşturur. Bu nedenle, o insanın bir ömür boyu bütün hayatında, ölümü esnasında ve kabirde Münker ve Nekire cevap verirken hep o şuuraltının izleri tezahür eder.

    Müslüman olarak ölmek, hakkımızdaki ilahi takdirin nasıl tecelli edeceğini bilemediğimizden dolayı belki elimizde değildir ama, bu yolda, yani müslüman olarak ölme yolunda olmak elimizdedir. Yoksa, Kuranı Kerimin ancak müslümanlar olarak ölünüz" emri " teklif-i mala yutak yani yerine getirilmesi mümkün olmayan bir teklif olurdu.

    Hayatını salih ameller kuşağında geçiren bir insanın son nefesinde imanla ruhunu teslim etmesi kaviyyen muhtemeldir. O halde, imanın gereklerini o derecede hayatımıza hayat kılmalıyız ki aksi bir düşünce ve aksi bir hayat tarzı rüyalarımıza bile misafir olmasın. Allaha kavuşma arzusuyla yanıp tutuşalım ve hep bu inanç içerisinde yaşayalım.

 

Orucun Manevi Faydaları…
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık