Kumar oynamak dinimizce, Ey iman edenler içki, kumar, fal okları şans oyunları şeytanın pis işlerindendir ayetine binaen haram kılınmıştır.
Piyango bileti almak da bir şans ve oyunu ve kumarın bir çeşidi olduğundan, piyango bileti alıp oynamak haramdır. Bu yolla kazanılan para da haram işlenerek kazanıldığından gayr-i meşru bir para olur.
Promosyon Olarak verilen Milli Piyango Biletini Almak Caiz mi?
Milli piyango bir şans ve kumar oyunu olduğundan, ister akaryakıt istasyonları, marketler Alış-veriş karşılığında bedava versin, isterse kişi bizzat para vererek bileti satın alsın fark etmeksizin ikisi de haramdır. Buna göre kişinin bileti kendisinin almasıyla alış-veriş karşılığında promosyon olarak bedava alması arasında fark yoktur. Her ikisi de haramdır.
Promosyon olan biletin haram olma sebebi ise biletin özünde haram olmasıdır. Alış veriş onu helal yapmaz. Bu böyle bir alışverişte promosyon olarak verilen bir şişe içkiye benzer. Nasıl ki alış veriş verilen promosyon içki şişesini helal yapmıyorsa, aynı şekilde piyango biletini de helal yapmaz.
Allah için şu işimi yap diyen kişinin işini yapmasak bir günahımız olur mu?
Bu söz yemin olan sözlerden biri değildir. Yemin olan sözlerden olmadığı gibi böyle söz söyleyen kimsenin isteğini yerine getirmek zorunda da değiliz. Hele yapılması istenen iş eğer dine muhalif bir iş ise hiç yapılmaz.
Aynı şekilde bir insana Allah rızası için şu isteğimi yerine getir dendiği halde yerine getirmemesinden dolayı mesul olmadığı gibi yerine getirmek zorunda da değildir. Ancak meşru bir istek ise yapmak zorunda olmamakla birlikte dilerse yapabilir.
İslam inancında cesedin yakılması neden caiz değildir?
Müslüman olan kişinin öldükten sonra yıkanıp, kefenlenerek ve namazı kılınarak gömülmesi esas olandır. Dinimizin ölçüsü budur. Hz. Peygamberimizin uygulaması da böyledir.
Kişinin öldükten sonra yakılıp küllerinin denize dökülmesi İslam inancında olan bir uygulama değildir. Çünkü Müslüman kimse mükerrem bir varlıktır. Yaşarken de öldükten sonra da mekerremdir. Ona her zaman saygılı olmak dini bir gerekliliktir.
Tahiyyatı okuyup bitirdikten sonra selam vermesi gerekirken unutarak kalkan kişinin namazı bozulmuş olur mu?
Son oturuşta tahiyyatı bitirdikten sonra selam verip namazı bitirmek gerekir. Ancak kişi onutarak sehven selam vereceği yerde ayağa kalkıp namaza devam etmek isterse ve ayaktayken hatasını fark ederse hemen oturacak ve tahiyyatı okumadan selamını verecek. Ancak selamdan sonra sehiv secdesi yapması gerekir.
Günün Ayeti
"Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: Allahın yolu asıl doğru yoldur.
(Bakara 120)
Günün Hadisi
Mü'min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle mü'minin günahından bir
kısmını mağfiret buyurur.
Günün sözü
Büyük inkılap yapan Hz. Muhammed'e karşı beslenilen sevgi, ancak O'nun koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir."
Mustafa Kemal Atatürk
Günün Duası
Ya rabbi bugün bizi hiç bir konuda darda ve sıkıntıda bırakma
Bunları biliyor muyuz?
Zimmi Nedir?
İslâm tarihinde Müslüman ülkesinde, devletle yaptığı bir anlaşma ile devletin himâye ve güvencesi altında yaşayan gayrimüslim vatandaşlar demektir.
Günün Nüktesi
Günah işleme şartları
Halk arasında İbrahim Etem diye söylenen İbrahimin babası Ethem, Belh sultanıydı. Sultan babasının yerine geçerek Belh hükümdarı olmuştu İbrahim.
Bir gün bir meçhul adamın teklifsizce sarayına girip kapının yanına oturduğunu görüp Burası han değil, ne işin var burada? diye çıkışınca meçhul adamın düşündüren cevaplarıyla karşılaştı.
- Senden evvel burada baban Etem vardı, ondan önce de öteki hükümdar oturuyordu. Ondan önce de bir başkası vardı. Bunların hepsi de burada bir müddet kalıp gittiler, şimdi de bir müddet kalma sırası sana geldi. Söyler misin burası yolcuların bir müddet dinlenip de gittiği han değil de nedir? Meçhul adam, İşte benim istirahat müddetim de bitti, ben de gidiyorum. diyerek çıkıp gözlerden kayboldu. Belh hükümdarı İbrahim Etem, Hızır diye kabul ettiği bu meçhul zatın uyarısından sonra artık sarayını da, tahtını da terk ederek kendini tümüyle İslami hizmete verir. Kendini iyice yetiştirir, gençleri de yetiştirmeye başlar. İşte bu sırada gelen gencin biri İbrahim Eteme sorularını şöyle sorar:
Nefsim beni günaha girmeye zorluyor, nefsime nasıl karşılık vereceğimi bilemiyorum, ne tavsiye edersiniz bana? der.
İbrahim Etem de kendine mahsus üslubuyla cevap verip açıklama yaparak der ki:
Önce günaha girmenin şartlarını hatırlat nefsine. Günaha girme şartlarını yerine getirebilirse günaha girebileceğini söyle, der. Genç heyecanlanır.
- Günaha girmenin şartları da mı var? Öyle ise o şartları söyle de hemen yerine getireyim, der.
İbrahim Etem de anlatır günaha girmek için yerine getirilmesi gereken üç şartı.
- Birincisi der, içinde günaha girme duygusu başlayınca kendisine karşı günah işleyeceğin Zatın mülkünden dışarıya çık, günahı orada işle! Sonra geri dönüp gel!..
- Bu mümkün mü, der genç. Her yer Onun mülküdür. Mülkü olmayan yer yoktur ki, oraya gideyim de günahı orada işleyip döneyim!..
- Öyle ise der İbrahim, hem mülkünde oturacaksın hem de mülkün sahibine karşı gelmekten utanmayacaksın; senin gibi civanmert bir gence yakışır mı böyle saygısızlık?..
- Genç, sen ikinci şartı söyle, der. Onun mülkünün dışına çıkmam mümkün değildir.
İbrahim Etem de ikinci şartı anlatır:
- Öyle ise der, kendisine karşı günah işleyeceğin zatın verdiği rızkı da yememeye karar ver, ondan sonra ona isyana niyetlen!.. Genç, düşünmeye başlar:
Bu da mümkün değil der. Ben Allahın verdiği rızkı yemeden yaşayamam ki?
Öyleyse der İbrahim Etem, hem mülkünde oturacaksın, hem verdiği rızkı yiyeceksin hem de Ona karşı günah işlemekten utanmayacaksın, buna akıllı, insaflı civanmert bir gencin vicdanı razı olur mu?
Olmaz, der genç. Sen üçüncü şartı söyle de bir de ona bakalım. İbrahim Etem de günah işlemenin üçüncü şartını söyler:
İçinde günah arzusu kıpırdayınca hemen Onun görmediği gizli bir yere git, günahı görmediği gizli bir yerde işle. Sonra geriye dönüp gel!..
Genç, bu şartta der, öteki şartlar gibi imkânsız. Onun görmediği bir yer var mı ki gidip günahı orada gizlice işleyeyim de sonra dönüp geleyim?.. İbrahim Etem de sözlerini şöyle bağlar:
Öyle ise der, benim civanmert evladım, hem mülkünde oturacaksın, hem verdiği rızkı yiyeceksin hem de görmediği gizli bir yer bulamayacaksın, yine de ona karşı günah işlemeyi göze alacaksın, imanlı, insaflı, civanmert bir gence yakışır mı böylesine isyan ve itaatsizlik?
Genç, daha fazla dayanamaz, iki elini birden kaldırarak bağırmaya başlar:
Teslim oldum ey İbrahim teslim! der. Bundan sonra nefsim beni günaha zorlayınca haykırarak diyeceğim ki:
- Ey nankör nefis, utanmıyor musun, mülkünde oturduğun, verdiği rızkı yediğin, görmediği gizli bir yeri bulamadığın Allaha karşı açıkça, alenen isyan bayrağı çekip de nankörce günah işlemeye?