Sayfa Yükleniyor...
Öncelikle şunu bilmek gerekir ki alış verişi cazip hale getirmek için meşru olmak kaydı ile verilen her şey dinen caizdir. Bu anlamda promosyon sürümü artırmak için satılan malla beraber ilave olarak para, eşya ve benzeri bir şeyi bedava olarak müşteriye vermektir.
Herhangi bir şart olmaksızın ve verilen promosyon meşru olmak kaydıyla satışla beraber promosyon verme de bir sakınca yoktur. Çünkü alıcı neye para verdiğini, satıcı da neyi pazarladığını bilmektedir. Örnek olarak; televizyon telefon verilmesi gibi bir alışveriş dinen sakıncalı değildir. Burada en önemli nokta; alıcıyı aldatacak bir unsura yer verilmemesidir.
Selama karşılık vermemek günah mı?
Dinimizce selam vermek sünnet onu cevaplandırmak ise farzdır. Bir topluma selam verildiği zaman o toplumdan sadece bir kişi bu selama karşılık vermesi bu farzı yerine getirmek için yeterlidir. Şayet cevap verilmese o toplumda oturan her Müslüman günahkâr olmuş olur.
Selamı o toplumun içinde oturan bir kimsenin ismini zikrederek verme durumunda ise ismi geçen kimse bu selama karşılık verme zorunda diğerleri için bir şey söz konusu değildir.
Selam, benden sana bir zarar gelmez, anlamına geldiğine göre her Müslüman bu güzel uygulamayı günlük hayatında yaşaması ve yaşatması lazım. Selam verdiği gibi verilen selama da karşılık vermesi gerekir. Çünkü Kur'an-ı Kerimde Allah'ü Teale mealen şöyle buyurmaktadır: Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. (Nisa 86)
İbadetler vekaletle yapılabilir mi?
Bedenle yapılan ibadetlerde vekalet geçerli olmayıp, ibadetin bizzat mükellefin kendisi tarafından yerine getirilmesi gerekir. Mesela, mükellef ne kadar hasta olursa olsun, onun yerine başkası namaz kılamaz. Bizzat mükellef, kendisine tanınan ruhsatlar çerçevesinde namazını kılar. Oruç da böyledir.
Mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet geçerlidir. Mesela bir kimse, zekat olarak hesaplayıp ayırdığı meblağı, ikinci bir kişi aracılığı ile fakirlere ulaştırabilir, malının zekatını hesaplayıp fakirlere vermek üzere başkasını vekil tayin edebilir.
Hem beden, hem mal ile yapılan bir ibadet olan hacda ise, bizzat mükellef tarafından yapılmasına engel meşru bir mazeret bulunması halinde vekalet geçerlidir. Mazeret bulunmadığı takdirde ise haccın vekalet yolu ile yapılması geçerli olmaz. Vekalet konusunda farz, vacip ve nafile hac arasında fark yoktur.
Yani bir kimse şartlar oluştuğu takdirde farz olan hac için vekil tayin edebileceği gibi, vacip veya nafile hac için de vekil tayin edebilir.
Cuma günü nafile oruç tutmakta bir sakınca var mıdır?
Oruç tutmak, bayram günleri gibi bazı günlerde mekruh görülmüştür. Aynı şekilde sadece Cuma günleri nafile oruç tutmak da tenzihen mekruh görülmüştür.
Hz. Peygamber; Sizden hiç kimse Cuma günü oruç tutmasın. Ancak bir gün önceden veya sonradan oruç tutuyorsa bu takdirde Cuma günü de oruç tutabilir buyurmuştur (Ebû Davud, Savm, 50).
Buna göre, Cuma günü kazaya kalan veya adak gibi vacip bir oruç tutmakta sakınca bulunmamaktadır. Cuma günü nafile oruç tutmak isteyenlerin, bir gün önce veya sonrasında da oruç tutması uygun olur.
Günün Ayeti
İyilikler kötülükleri giderir.
Günün Hadisi
Bir müminin öldürülmesi, Allah indinde dünyanın yok olmasından daha büyüktür.
(Nesâî, Tahrîm, 2)
Günün Sözü
İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez.
Kızılderili Sözü
Günün Duası
Ya Rabbi, bugün canımızı, malımızı, evimizi her türlü afetten, yangından ve benzeri tehlikelerden muhafaza eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Ümmet-i İcabet Kimdir?
Kendilerine gönderilen peygamberin davetini kabul edip, ona inanan ve tâbi olan kimseler demektir.
Günün Nüktesi
Ümmet-i Ümmetin selamı var
Üniversitede okuyan bir öğrenci yılsonu sınavlarına girmiş ve arkadaşına:
Ben memleketime gidiyorum, sınavlar belli olduktan sonra bana sonuçları bildir, ancak telefona ben çıkarsam bana söylersin.
Telefona annem çıkarsa zayıfım olmaz da eğer bir tane olursa Ebubekirin selâmı var, dersin.
İki zayıf imkansız da eğer olursa Ebubekirin Ömerin selâmı var, dersin.
Üç zayıf hiç olmaz da eğer olursa Ebubekir'in, Ömer'in, Osmanın selâmı var dersin.
Dört zayıf imkansız da eğer olursa, Ebubekirin, Ömerin, Osmanın, Alinin selâmı var dersin, seklinde konuşup memleketine gelir.
Bir zaman sonra sınavlar belli olur, arkadaşı sınav sonuçlarını bildirmek için telefona sarılır, telefona öğrencinin annesi çıkar.
-Teyze, oğluna söyle Ümmet-i Muhammedin selâmı var.